4.Telekomünikasyon Zirvesi: Sonuç Alıcı Siyasi Ve İdari İcraat Bekliyoruz

Sapanca’da bugün başlayan 4.Telekomünikasyon Zirvesi’nde düzenleme ve lisans eksikliklerinin büyük oranda giderildiği, bundan sonra serbestleşme için sonuç alıcı icraatlar beklendiği vurgulandı.

Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) tarafından düzenlenen ve sektörde artık bir gelenek haline gelen 4. Telekomünikasyon Zirvesi Sapanca’da 19-20 Şubat 2010 tarihlerinde gerçekleşti.

Sektörde rekabeti, büyümeyi ve dayanışmayı getirecek bir iklim içinde çözümler üretmek, yurt içinde ve yurt dışında yapılacakları paylaşmak amacıyla düzenlenen Telekomünikasyon Zirveleri’nin dördüncüsünün ilk konuşmasını TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak yaptı. Arıak, TELKODER tarafından düzenlenen Sapanca Toplantıları’nın, telekomünikasyon hizmetleri alanının tüm unsurlarının temsil edildiği, sponsorsuz olarak ve harcamaları işletmeciler tarafından sırayla karşılanan toplantılar olduğunu vurguladı ve toplantılarda gündemi katılımcıların belirlediğinin, açık ve kapalı oturumların gerçekleştiği etkinlikte rekabet kurallarına titizlikle uyulduğunun önemle altını çizdi.

Arıak sonunda geniş mutabakata dayalı bir bildirinin yayınlandığı Sapanca Toplantılarında diyalogun ve uzlaşmanın ön planda tutulduğunu belirtti. Arıak, önümüzdeki 5 yıl içinde varılması gereken hedef konusunda şunları söyledi:

Beş yıl sonunda artık serbestleşme ile ilgili sorunların çözüldüğü, yeni nesil işletmecilerin pazar paylarının %40-50’lere ulaştığı, tüketicilerin seçme hakkının genişlediği bir telekom sektörü hedefliyoruz.

Konuşmasının sonunda telekomünikasyon sektörünün durumu ile ilgili özet bir yorum yapan Arıak, şunları ifade etti:

Günümüze kadar gerçekleşen gelişmeler sonucunda şu anda önemli bir düzenleme eksiğinin olmaması sevindiricidir. Ama serbestleşme açısından elde edilen sonuçlar tatmin edici değildir. Demek ki sorun icraatle ilgilidir ve bizim beklediğimiz sonuç alıcı siyasi ve idari icraattir. Beklentimiz daha güçlü, kararlı bir siyasi iradedir. Serbestleşmenin ne ölçüde gerçekleşeceği, siyasi ve idari kararlılığın ne ölçüde var olduğuna bağlıdır.

Arıak zirve hakkında şu mesajları verdi:

4. Telekomünikasyon Zirvesi amacına ulaşmış ve tüm katılımcılar için memnuniyet verici sonuçlar sunmuştur. Zirvede farklılıklarımızı koruyarak herkesin konuştuğu, sorunlara rağmen diyalog içinde, beraberce çözüm aranan bir ortam yaratılmıştır.

Açılış konuşmalarını Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak, BTK Başkanı Tayfun Acarer, Uşak Milletvekili Osman Coğkunoğlu ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın yaptığı 4. Telekomünikasyon Zirvesi’ne Turkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv, Vodafone Genel Müdürü Serpil Timuray, Avea Genel Müdürü Erkan Akdemir, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu kurul üyeleri, Türk Telekom yetkilileri ile yeni nesil işletmecilerin genel müdürleri ve sivil toplum örgütleri başkanları da katıldı.

Yusuf Ata Arıak’ın Zirve Açılış Konuşması

Değerli Misafirler ve Katılımcılar,

Bugün Telekomünikasyon sektörümüzün zirvesini teşkil eden toplantılarımızın dördüncüsünü gerçekleştiriyoruz.

Bildiğiniz gibi bu buluşmalarımız, sektörümüzde rekabeti, büyümeyi ve dayanışmayı getirecek bir iklim içinde konuşarak ve çalışarak çözümler üretmek için yapılmaktadır.

TELKODER tarafından düzenlenen Sapanca toplantıları, telekomünikasyon hizmetleri alanının tüm unsurlarının temsil edildiği, SPONSORSUZ olarak ve harcamaları işletmeciler tarafından sırayla karşılanan toplantılardır; gündemi katılımcılar belirlemekte, açık ve kapalı oturumlar yapılmakta , rekabet kurallarına titizlikle uyulmakta, sonunda geniş mutabakata dayalı bir bildiri yayınlanmaktadır; diyalogu ve uzlaşmayı ön planda tutan Sapanca Toplantıları, telekomünikasyon hizmetleri alanının zirvesi haline gelmiştir.

Türkiye Telekom Hizmetleri Sektörü-Dünden Bugüne

2000 yılında başlamış olan sektörümüzdeki serbestleşme sürecine birlikte tanıklık ettik. Öncelikle bu süreçteki önemli gelişmelere değinmek istiyorum.

Bildiğiniz gibi 2001 yılında BTK kurulmuş, 2004 başında ise Türk Telekom’un tekel hakları sona ermiştir. 2000-2004 arasındaki dönemi Telekomünikasyon Hizmetleri Sektöründe serbestleşme sürecinin yasal zeminlerinin hazırlandığı dönem olarak kabul edebiliriz.

2005 yılından günümüze kadar olan süreci ise serbestleşmenin sağlanabilmesi için gerekli olan düzenlemelerin yapıldığı dönem olarak ifade edebiliriz. Bu dönemin önemli gelişmelerine bakalım.

2008 yılında Elektronik Haberleşme Kanunu çıkarıldı ve mobil numara taşınabilirliği başladı.

2009 yılında şehir içi telefon hizmetleri rekabete açıldı, sabit numara taşınabilirliği (yasal olarak) başladı, 3G lisansları verildi.

2000 başında hiçbir alternatif işletmeci sektörde yokken bugün alternatif işletmecilerin pazar payları tüm telekomünikasyon hizmetleri pazarında %3 civarına ulaştı.

Neredeyiz?

2000 yılından günümüze kadar geçen süreçte yaşanan gelişmeleri değerlendirebilmek için aynı süre içerisinde AB’de yaşanan gelişmeleri göz önüne almamızın faydalı olacağını düşünüyorum.

2000 yılında AB’de sektördeki toplam gelirlerin 191 Milyar € olduğunu görüyoruz.

2008 yılına geldiğimizde ise toplam gelirler 357 Milyar €’ya yükselmiş.

AB’de sabit telefonda alternatif işletmecilerin payı %40, Türkiye’de %12.

AB’de geniş bantta alternatiflerin payı %50, Türkiye’de %6.6

Türkiye’deki Telekom Hizmetleri piyasasına bakarsak,

2000 yılında toplam sektör gelirleri 8,2 Milyar $

2008 yılında toplam sektör gelirler 12,86 Milyar $’a yükselmiş.

Son 7 yıllık dönemde AB’deki gelir artışı %87 iken Türkiye’de bu oran %51 olmuş. Aynı süre içerisinde AB’ye göre sektörümüzdeki büyümenin daha yavaş olduğu görülüyor. Sanırım bu durumun, serbestleşme seviyeleri arasındaki farkla doğrudan ilişkisi olduğunu söylersek, gerçeği ifade etmiş oluruz.

Türkiye Telekom Hizmetleri Sektörü – Son Gelişmeler ve Değerlendirme

Olumlu Gelişmeler

Bildiğiniz gibi 2009 yılı tüm sektör için hareketli bir yıl oldu. Bu yılın OLUMLU gelişmeleri nelerdir?

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından Pazar verilerini içeren raporlar yayımlanmaya başlandı. Yine Kurul kararlarının bir kısmı Kurum’un web sitesinde yer almaya başladı. Bu durum şüphesiz BTK’nın daha şeffaf bir düzenleyici kurum olması yönünde olumlu bir gelişmedir.

Bir diğer olumlu gelişme ise internet hizmetinden alınan vergilerin düşürülmesi oldu. Nihai hedefin tüketici çıkarlarının korunması ve genişletilmesi olduğu düşünüldüğünde vergilerin düşürülmesi hem işletmeciler hem de tüketiciler için çok önemli bir gelişmedir. İnternet hizmetlerinden alınan vergilerle birlikte diğer hizmet kalemlerinden alınan vergilerin de en kısa süre içerisinde düşürüleceğini umut ediyoruz.

2008 sonunda çıkarılan Elektronik Haberleşme Kanunu’nun yetkilendirmeye ilişkin hükümleri 10 Mayıs 2009’da yürürlüğe girdi. Numara, frekans, uydu gibi kıt kaynak gerektirmeyen hizmetleri vermek isteyen işletmeciler bedel ödemeksizin yetkilendirilmeye ve hizmet vermeye başladı. İşletmecilerin önündeki bürokratik engellerin kalkması sektörün gelişebilmesi için olumlu bir adımdır.

Bildiğiniz üzere 10 Mayıs 2009 tarihinde Sabit Telefon Hizmetleri yasal olarak rekabete açıldı. 9 Eylül 2009’da da Sabit Numara Taşınabilirliği yasal olarak başladı. Uygulamada ise henüz bir sonuç alınamadı.Yine de rekabetin gelişmesi önündeki engellerin en azından yasal olarak ortadan kaldırılması bir değer taşımaktadır.

Mevcut Sorunlar

Elektronik Haberleşme Kanunu henüz çok yeni olmasına rağmen, özellikle rekabet konularını düzenleyen 7. maddesinin gözden geçirilmesi ihtiyacı ortaya çıktı. Rekabet Kanunu’nun Rekabet Kurumu tarafından uygulanmasında sorunlar var.

2008 yılında 23,5 Milyar TL olan telekomünikasyon hizmetleri sektörümüzün cirosunun 2009 yılında 24 Milyar TL olduğunu tahmin ediyoruz. Ekonominin, tüm sektörlerin kaldıracı olarak görülen Telekomünikasyon Hizmetleri sektöründeki büyüme Türkiye için önemlidir. 2009’da yaşanan ve halen yaşanmakta olan şiddetli fiyat yarışmalarının ve sınırsız tarifelerin sonucunda firmaların karlılık düzeylerinde düşüş ve cirolarında duraklama görüyoruz.

Kablo TV Sektörü, 1997’den itibaren beş özel firma olarak ortaya çıkmıştı. Bunların tamamı, 2006 yılında lisansta almış olmalarına rağmen kapandı; bu yatırım ve birikimler heba oldu. Bunların yerine tek bir kamu şirketi işletmecilik yapıyor. Bu durumu son 10 yılın ders alınacak bir önemli kaybı olarak not ediyorum.

Sınırsız tarifeler özellikle mobil ile sabit işletmeciler arasındaki savaşlarda ortaya çıkan bir unsur olarak görülüyor. Sabit telefon hizmetleri piyasasında henüz yeterli rekabet ortamı oluşmadan mobille olan bu savaşta en büyük zararı yine alternatif işletmeciler gördü. Dakika esaslı arabağlantı ücreti ödemek zorunda olan alternatif işletmecilerin sınırsız tarifelerle rekabet etmesinde sorunlar var.

ADSL abone sayısı artış hızında yavaşlama görülüyor; 2009 başında ADSL abone sayısı 6 milyon iken 2010 başında bu rakam 6,2 milyon oldu.

2009 başında Sabit telefon abone sayısı 17,3 Milyon iken şu anda 16,7 milyondur.

Alternatif işletmecileri ilgilendiren en önemli sorunlardan birisi FİYAT SIKIŞTIRMASI’dır. Bu sorun, sabit ses, sabit geniş bant ve metro ethernet alanlarında kendini gösteriyor. En önemli rekabet ihlallerinden biri olarak sayılan fiyat sıkıştırmasının önlenmesi ile ilgili olarak henüz hiçbir düzenleme yapılmamıştır. Acilen yapılmalıdır.

Faturalama hizmeti için Türk Telekom’a tanınan muafiyet kararı, Çağrı bazında taşıyıcı seçimi (B Tipi) önünde engel oluşturuyor. Sayın Bakan Ocak ayında Sabah gazetesinde yer alan bir demecinde, tüketicilere her ay 6-7 ayrı fatura gönderilmesinin doğru olmadığını, bu faturaların birleştirilmesinin yararlı olacağını belirtmişti. Oysa faturalama muafiyeti kararının bir sonucu olarak, birleşmiş olan faturalar yeniden ayrılacaktır.

Bildiğiniz gibi, çok kısa bir süre önce mobil arabağlantı ücretleri %50 mertebelerinde düşürüldü. Bu,kuşkusuz, sektörümüzdeki mevcut dengeleri derinden etkileyecek bir karardır.Bu kararın,sabit ile mobil sektörler arasındaki ilişkiler kadar mobil sektör içindeki ilişkileri de değiştireceği açıktır. Bu kararın muhtemel sonuçlarını herhalde bu zirvede değerlendireceğiz.

Sabit ve mobil arabağlantı ücretlerinin birbiriyle ve AB gibi geniş bir coğrafya ile uyumlu hale getirilmesi,çok önemli bir konu olarak önümüzdedir.Unutmayalım ki iki yıldır sabit arabağlantı ücretleri kayda değer oranda değişmedi ve halen AB ortalamasının üstündedir.

Tüm bunlarla birlikte dünden bugüne devam etmekte olan sorunlarımız bulunuyor;

MVNO konusu işlemeyen bir konu olarak önümüzde duruyor. 11 işletmecinin yetkilendirmesi yapılmış olmasına rağmen MVNO hizmeti veriliyor diyemiyoruz. Çifte vergilendirme konusu çözülemedi.
Telekomünikasyon sektöründen alınan vergilerin yüksekliği halen geçerli bir sorun.

Wimax hizmetinin verilmeye başlanamamış olması eksiklik

Alternatif İşletmecilerin Durumu

Sektörün durumunun daha iyi anlaşılabilmesi için alternatif işletmecilerin sektör içindeki yerinin incelenmesi faydalı olacaktır.

-Sabit Telefon Hizmetleri Piyasasında 10 yıllık süreçte alternatif işletmecilerin pazar payları %12 olabilmiştir.

– Temmuz 2008’de Sapanca’da yapılan toplantıda Sayın Bakanın da dile getirdikleri gibi, ADSL’de TTNet’in payının çok yüksek olduğu ve 2009 sonuna kadar alternatif işletmecilerin pazar paylarının yükseltilmesi için pozitif ayrımcılık uygulanması kararı alınmış ve 2009 sonuna kadar alternatif işletmecilerin Pazar paylarının %20’ye ulaşması hedeflenmişti. Ancak alınan önlemler yetersiz kalmıştır. 2009 sonu verilerine göre alternatif işletmecilerin ADSL’deki pazar payı %6,6’da kalmıştır. Yani Temmuz 2008’de %5,4 olan oran, 1,5 yıl sonra sadece %1.2’lik bir artış ile %6.6 ya çıkmıştır; kuşkusuz bu çok düşük bir artıştır.

Önümüzdeki 5 yıl içinde gelinmesi gereken hedef

Geçmişin değerlendirmesini yapmak kadar geleceği planlamanın da gelişme ve büyüme için önemli bir adım olduğunu düşünüyoruz. Bu nedenle bizler önümüzdeki 5 yıl içerisinde sektörümüzden neler beklediğimizi dile getirmek istiyoruz;

Serbestleşmenin en önemli göstergesi, alternatif işletmecilerin sektör içerisindeki pazar paylarıdır. Biz beş yıl sonunda artık serbestleşme ile ilgili sorunların çözüldüğü, alternatif işletmecilerin rekabetçiliğinin güçlendiği, pazar paylarının %40-50’lere ulaştığı, tüketicilerin seçme hakkının genişlediği bir telekom sektörü bekliyor, talep ediyor ve gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

Bildiğiniz gibi tüm dünyada yakınsama konusu giderek önemini arttırıyor. Mobil ve sabit hizmetlerin bir arada verildiği hizmet paketleri sunulmaya başlanıyor. Yakınsamanın rekabeti ve sektördeki büyümeyi arttırdığı belirtiliyor. Türkiye’nin de yakın bir zamanda bu sürece girmesi kaçınılmaz olacaktır. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var. Etkin rekabet seviyesine ulaşmamış piyasalarda yakınsama süreci olumsuz sonuçlara sebep olabilir. Yakınsama ile birlikte altyapı sahibi olan işletmeci ön plana çıkıyor, güçleniyor. Altyapı-Hizmet ayrımının olmadığı bir sektörde sonuç, yerleşik işletmecinin güçlenirken alternatif işletmecilerin rekabet edebilirliğinin azalması olarak karşımıza çıkabilir. Bu nedenle yakınsama sürecinin Türkiye’de faydalı olabilmesini sağlamak için Altyapı-Hizmet ayrımının hayata geçirilmesi şarttır.

Ne Yapılmalı?

Kısa Dönem Hedefleri

Alternatif işletmecilerin sınırsız tarifelerle rekabet edebilmesi için birçok Avrupa ülkesinde de uygulanan “kapasite esaslı arabağlantı ücreti” Türkiye’de de derhal başlamalı,

Fiyat sıkıştırması ile ilgili düzenlemeler bir an önce tamamlanmalı,

Toptan Hat Kiralanması ve Yalın DSL uygulamaları başlamalı,

Sabit numara taşınabilirliğinin uygulanabilirliği sağlanmalı

Sabit arabağlantı ücretleri düşürülmeli

MVNO hizmetleri işler hale getirilmeli, çifte vergilendirme sorunu biran önce çözülmeli

Sektörden alınan vergiler düşürülmeli

Wimax yetkilendirmesi yapılmalı

Orta Vadeli Hedefler

Uzun dönemli olarak bakıldığında sektördeki en önemli sorunlardan birisinin Rekabet sorunu olduğunu görüyoruz. Son dönemde Rekabet Kurumu BTK tarafından alınmış kararlar hakkında işlem tesis etmemektedir. Ortada bir yanlış var. Bir kurumun yapmış olduğu işlemlerin doğruluğunun yine kendisi tarafından denetlenmesi uygun bir durum değildir. 5809 sayılı kanun ile BTK’ya rekabet konusunda hem icra, hem de denetleme görevi verilmiştir. Bu konu düzeltilmelidir.

Altyapı-Hizmet ayrımının sağlanması sektörümüzün geleceği için büyük önem taşımaktadır. Türk Telekom’un sadece büyük altyapıyı işletir halde olması, buna karşılık o altyapı üzerinden verilen bütün hizmetlerin Türk Telekom’un dışında kalan kuruluşlarca ve eşit şartlar altında sağlanması için Sayın Bakan’ın inisiyatifi ve Türk Telekom’un da katılımı çerçevesinde düzenleyici Kurumumuz BTK ve sektördeki tüm temsilciler ile birlikte çalışma başlatmamız gerektiğini düşünüyoruz.

SONUÇ

Dünden bugüne yaşadığımız olumlu/olumsuz gelişmelere değindik. Sonuç olarak, ilgili her işletmecinin, kurumun bu sektörden ve birbirinden beklentilerini yüksek tutması gerekiyor. Bizlerin beklentileri büyük;

Daha güçlü, kararlı bir siyasi irade bekliyoruz! Serbestleşmenin ne ölçüde gerçekleşeceği, Siyasi ve İdari kararlılığın ne ölçüde var olduğuna bağlıdır.

Kısa dönem çıkarları yerine uzun dönemli rekabeti destekleyen işletmeciler, rakipler bekliyoruz!

Sektörümüzün durumu ile ilgili bir özet yorum şudur.

“Wimax” dışında verilmemiş yetkilendirme/lisans yoktur.

“Fiyat Sıkıştırması” dışında önemli bir düzenleme eksiği de yoktur.

Ama serbestleşme açısından elde edilen sonuçlar tatmin edici değildir. Demek ki sorun icraatle ilgilidir ve beklenen sonuç alıcı icraattir.

Bugün ve yarın burada sektördeki tüm unsurların katkısıyla bir resim çekmeye çalışacağız. Bugün 4.sünü düzenlediğimiz ve artık bir gelenek haline gelen Sapanca toplantımızın amacına ulaşacağından kuşkum yok. Sektörde, sorunların anlaşılması ve çözümüne yönelik sonuç üretecek, SPONSOR’a göre yönlenmeyen, SPONSOR’suz, fikir üretmeye yönelik toplantılara ihtiyaç vardır. Biz burada, Sapanca’da bunu başarmaya çalışıyoruz.

Katılımcılarımıza teşekkür ederiz.