5G’nin dışında kalan ‘hızlı’ yok olacak

Son 25 yılda kendi firmalarını yaratan ve eskinin büyük petrol, otomotiv şirketlerini geride bırakan internet, 5G ile birlikte yeni bir çağa giriyor. Bu ikinci nesil internetin, yeni nesil teknoloji şirketleri yaratması ise kaçınılmaz; hem de eskileri yok etme pahasına.

Gülseren Üst POLAT – Deniz KILINÇ

Daha yüksek hız, daha düşük gecikme süreleri ve tek seferde daha fazla cihaz bağlama yeteneği vaat eden 5G teknolojisinin veri alış-veriş hızını “uçurması” bekleniyor. Endüstriden lojistiğe, enerjiden tarıma kadar pek çok sektörde taşları yerinden oynatacak değiştirme ve dönüştürme gücüne sahip olan bu teknolojinin gerçek potansiyeli ise tam olarak bilinmiyor. Aslında amaç değil, tüm sektörlerde dönüşümün üzerinde yükseleceği bir araç olan 5G teknolojileri, bu gün ABD ve Çin arasında yaşanan ticaret savaşının altında yatan gerçek neden olarak da gösteriliyor.

5G teknolojisi, ülkeler için, endüstri için bu alanda çalışan teknoloji firmaları için gerçekte ne ifade ediyor? 5G’nin geleceği dönüştürmedeki rolü ne olacak ve Türkiye bu sürece ne kadar hazır? Pek çoğumuzun kafasındaki tüm bu soruların yanıtları için en doğru isimlerden biri hiç kuşkusuz Prof. Dr. Erdal Arıkan. Bilkent Üniversitesi, Elektrik, Elektronik Mühendisliği bölümünde profesör olan Arıkan, özellikle 5G teknolojisine yönelik bilimsel çalışmalarıyla dünyaca tanınan bir isim. Geçtiğimiz günlerde ENOSAD (Endüstriyel Otomasyon Sanayicileri Derneği)’ın düzenlediği, Hakan Güldağ moderatörlüğünde gerçekleşen ve DÜNYA’nın YouTube sayfasından canlı olarak yayınlanan “5G ve Endüstriyel Uygulamaları” webinarında pek çok soruya yanıt veren Prof. Dr. Erdal Arıkan, 5G ekosisteminin dışında kalan tüm unsurların yok olmaya mahkum olduğuna vurgu yapıyor ve Türkiye’nin de geç kalma lüksü olmadığının altını çiziyor.

ASIL DEĞER 5G’NİN TÜM SEKTÖRLERİ ETKİLEME GÜCÜ

G20 ülkelerinin 19’unda 2021 sonu itibariyle 5G frekans ihaleleri yapılmış olacak. Bazı ülkelerde ise neredeyse tamamen bitmiş olması bekleniyor. 5G’ye erken geçen ülkelerin de özellikle fabrika otomasyonlarında kullandıkları ölçüde bunun avantajlarını en erken şekilde görmesi bekleniyor. Telekom altyapı sektörünün dünya ekonomisinin sadece 0.25’i, toplam ekonominin ise 400’de biri olduğunu ifade eden Prof. Dr. Erdal Arıkan, toplam ekonomik büyüklüğün önemli olmadığının ve asıl önemli olanın bu sektörün tüm sektörleri etkileme gücü olduğunun altını çiziyor.

“KARARLI DENGE NOKTALARI YOK BU TEKNOLOJİDE”

Microsoft, Google, Amazon örneklerinden yola çıkarak teknolojide ilk hareket eden ve erken davrananın her şeyi aldığını söyleyen Prof. Erdal Arıkan, şu noktalara vurgu yapıyor: “İnternet son 25 yıl içinde kendi firmalarını yarattı ve bunlar eskinin büyük petrol, otomotiv firmalarını geride bıraktı. Şimdi yeni bir internet kuruluyor. Bu şu demek aslında: ikinci nesil internet, yeni internet şirketleri yaratacak. Bu firmaların değerleri 5 trilyon dolar mı olacak yoksa 20 trilyon dolar mı olacak bunu bilemeyiz, olma potansiyeli kesinlikle var. Dahası ikinci nesil internetin büyük firmaları birinci nesil internetin büyük firmalarını yok edecek. Kararlı denge noktaları yok bu teknolojide. Öndeyseniz bile durduğunuz anda yok olma riski ile karşı karşıyasınız.

Daha önce bir firma rekabet altında yine kendi ülkesinden bir firmaya tüm avantajını kaptırıp yok olup gidiyordu ama şu anda ise söz konusu olan şey liderliğin başka bir ülkenin eline geçme riski. Yaşanan bu olursa dünyanın bir numaralı ülkesi olarak da kalamazsınız. Bu çok stratejik bir nokta ve bu nedenle zaten ABD ve Çin arasında ticaret savaşı başladı ve devam da edecek. Korumacılıkla da engelleyeceğiniz bir durum değil bu.”

CİN ŞİŞEDEN ÇIKTI

Çin’in artık durdurulmasının imkansız olduğunun altını çizen Prof. Arıkan, “Cin şişeden çıktı. Şuanda teknolojiyi üretebilir durumdalar ve pazardan kaynaklanan bir ekonomik güçleri var. Kendilerine göre bir ekonomik modelleri var, kaynakları seferber edebiliyorlar ve sonuç alabiliyorlar. Huawei bunun örneklerinden biri ve ABD’yi en fazla endişelendiren aslında Huawei oldu. Çin’in Batı’yı yakalamak ve sonra da geçmek anlamında büyük hedefi var. Bu sadece telekomünikasyon alanında değil, uzay teknolojilerinden havacılığa, biyoteknolojiye kadar her alanda böyle bir hedef var. Netice olarak ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşı -ki bu çip üretimine de yansıdı- bunun temeli tamamen teknolojik gücü kaybetmeme savaşı. Fakta bunların Çin’i durdurması mümkün değil. Ayağı tökezletiyor ama uzun vadede Çin’i hedefinden saptıracak nitelikte değiller. Çin kabaca önümüzdeki 20 yıl içinde ABD ekonomisini geçecek” diyor.

TÜRKİYE ESKİ USUL GİDİYOR Türkiye’deki fiber altyapının 5G için yeterli olmadığını ve 5G’ye geçerken bu fiber altyapıya yatırım yapılması gerektiğini

‘HIZLI’ YOK OLACAK

5G’nin dışında kalan kaydeden Prof. Arıkan, “Türkiye’de 5G için en erken 2023 senesinde frekansların tahsis edileceği söyleniyor. G20 ülkeleri içinde frekans ihalelerini ne zaman yapacağını ilan etmemiş tek ülke Türkiye maalesef” diyor. Almanya Japonya, Kore gibi üretim konusunda endüstride çok etkili ülkelerin avantajlarını kaybetmemek adına bu konuda yoğun çalıştığını aktaran Arıkan, “Türkiye kendisini bu kadar büyük bir baskı altında görmüyor anladığım kadarıyla. Sanayicilerden de bu konuda baskı olmuyor diye düşünüyorum. Bir ülkenin internet altyapısı zayıfsa bu ülkeye ileri otomasyon kullanan fabrikaları getiremezsiniz ya da yerli yatırımcı burada böyle bir yatırım yaparsa rekabet edemez” şeklinde konuşuyor.

Endüstri 4.0 ya da yeni nesil endüstride Almanya, Japonya, Çin, ABD gibi önde giden ülkeler birinci ligde yer alıyor. Türkiye’nin ise ikinci ligde yer aldığını söyleyen Arıkan, ikinci ligden düşersek yatırımlar yaparak çağ atlayan ülkelerin olduğu 3. lige değil direk olarak 4. lige gerileyeceğimizin altını çiziyor. “Türkiye bulunduğu yer olarak risk altında. Bulunduğumuz yerin taşıdığı riskleri idrak etmemiz gerektiğini düşünüyorum. Çok ciddi bir imalat sanayimiz var ama alt yapıyı yenilememiz gerekli. Eski usul gidiyoruz. Böyle bir yerde duramazsınız ya 1. lige çıkacaksınız ya da 4. lige düşeceksiniz. Bunu mutlaka biz yapacağız diye bu sektörün gelişimini ve ülkeye gelmesini geciktirmenin kendi başına çok ciddi bir maliyeti var. Karar vericilerin bu kararı verirlerken bu noktaları göz önünde bulundurmasında yarar var” diyen Prof. Arıkan, 5G’de rehavet şansımızın olmadığının altını çiziyor.

TEKNOPARKLAR, OSB’LER, FİNANS MERKEZLERİ ÖNCELİKLİ OLMALI

GSMA, 2025 yılında dünyadaki tüm kablosuz bağlantıların yüzde 16’sının 5G olmasını bekliyor. Bu nedenle 5G’nin, yazılım geliştirecek firmalarının bulunduğu teknoparklara, OSB’lere, finans merkezlerine öncelikli olarak ulaştırılması gerektiğini vurgulayan Prof. Erdal Arıkan, “Türkiye bir turizm ülkesi; havalimanları, kongre merkezleri, 5 yıldızlı oteller, 5G ile bir an önce buluşturulmalı. Lütfi Kırdar’da 5G alt yapınız olmazsa yarın öbür gün oraya konferans getirmeniz mümkün olmayacaktır, bunu bugünden söyleyeyim.

Özel lisans konusunda da mevzuat ile ilgili engellerin kaldırılması lazım. 5G ağlarının kurulmasına kimse karşı çıkmıyor aslında, asıl tartışma konusu kim kuracak? Önemli olan engelin kalkması. İleride özel ağ kurmak isteyen işletme olursa bunu mutlak sağlayın” diye konuşuyor.

TERMİNAL SEKTÖRÜNDE POTANSİYEL ÇOK DAHA FAZLA

Prof. Arıkan’ın vurguladığı başka bir konu ise abone sayısında talebin belli sınırda duracağı terminal sektörünün ise asıl kârlı taraf olduğu. Arıkan, “Dünyada 5.6 milyarı halihazırda, 8 milyar potansiyel cep telefonu kullanıcısı var. Rakam bunun ötesine geçmez. Çünkü talep bu kadar. Fakat fabrika içine girdiğinizde hareketli ya da hareketsiz tüm nesnelere sim kart taktığınızda buzdolabı da bir terminal haline geliyor. Bu gün en kârlı sektör terminal sektörü. Herkes terminalin peşinde aslında. 8-10 milyarlık terminal sayısı yerine trilyona giden rakamdan söz ediyor olacaksınız. O pastada herkesin gözü var” diyor.

“STARLİNK, STRATEJİK BİR DEĞER”

Elon Mask’ın Starling projesine de değinen Erdal Arıkan, şu ifadeleri kullanıyor: “40-42 bin uydu ile denizler ve çöller dahil dünyanın her noktasında internet erişimi sağlamayı hedefl eyen bir proje. Starling projesini gökyüzünde dönen baz istasyonları gibi de görebilirsiniz. Her ülkenin kendi operatörleri var ama bunu global bir operatör olarak görebilirsiniz. 5G’nin alternatifi değil, birlikte çalışabilecek bir sistemden söz ediyoruz bence. Örneğin, New York şehri ile Londra Borsası arasında en kestirme haberleşme kanalı Starling üzerinden olacak. Uydudan, uyduya düz hat üzerinden gecikmesiz olarak iletişim kurulacak.

Borsaları birbirine bağladığınızda çok ciddi bir avantaj da elde edeceksiniz. Çok sayıda müşterisi de olacaktır bunun. Stratejik bir değeri olduğu apaçık meydanda.”

İmalat sektörünü hızlandıracak teknoloji

Geçtiğimiz on yılda, veri toplama, analitik, makine öğrenimi ve artırılmış gerçeklik gibi teknolojik gelişmeler akıllı ve otomatik fabrikaların artışını destekledi. Fakat bağlantı, Endüstri 4.0’ın büyük potansiyelini gerçekleştirmenin önündeki en büyük engel olmaya devam ediyor. En gelişmiş fabrikalar bile yoğun alanlarda müdahale ve büyük sanayi bölgelerinde yönetmesi zor olan karışık sabit bağlantılar gibi çeşitli sorunlara yol açan masrafsız Wi-Fi ağlarına bel bağlamaya devam ediyor. ABD’li danışmanlık şirketi McKinsey’nin hazırladığı rapor, 5G teknolojisi ve Endüstri 4.0’ın gelecek dönemde ağ sağlayıcıları ve otomasyon sanayinin yanında imalat sektörünün dijital dönüşümünü hızlandırarak bu sektörlerde yeni bir dönemi başlatacağına işaret ediyor.

“İmalat sektörü küresel ekonomiye 650 milyar dolar katkı sağlayabilir”

Yüksek bantlı 5G ağları gibi gelişmiş bağlantı teknolojilerinin ortaya çıkışı, imalatçılara güvenilir bir alternatif sunuyor. Bu teknoloji, makinelerin ve üretim robotlarının kablosuz bağlantısı gibi kritik bağlantıların yapılmasını sağlayarak, 5G’ye özel Nesnelerin İnterneti (IoT) araçlarını kitlesel olarak yaygınlaştırabilir ve Endüstri 4.0’ın gerçek potansiyelini ortaya koyabilir. McKinsey’e göre 2030 yılına kadar imalat sektörü 5G sayesinde küresel ekonomiye 400 milyar dolar ile 650 milyar dolar arasında değer katabilir. Bu değerin büyük bir çoğunluğu da genel veya özel yüksek bantlı 5G ağları sayesinde elde edilebilir. 5G teknolojisinin Endüstri 4.0’a özel kullanım durumlarını inceleyen McKinsey, 2021 ila 2030 yılları arasında işletmeler arası (B2B) 5G IoT teknolojilerine yönelik en fazla talebin imalat sektöründen geleceğini öngörüyor. Bu noktada özel kullanım durumları kapsamında imalat sektörünün 5G satışlarının yarısından fazlasından sorumlu olacağını belirten rapor, aynı dönemde inşaat, madencilik, tedarik zincirleri ve tarımda talebin daha ılımlı olacağını söylüyor.

● Görüş kalitesi kontrolleri: Kalite kontrol, sapmaları hızlı ve erken tespit etmek için gerçek zamanlı analitiğe dayanan, bağlantı özellikli görsel incelemelerle büyük ölçüde iyileştirilebilir. Potansiyel değer: 50 milyar ila 100 milyar dolar.

● Artırılmış gerçeklik: Artırılmış gerçeklik gözlükleri gibi araçların üretim, lojistik ve Ar- Ge’de etkili olması için verileri gerçek zamanlı olarak işlemesi gerekir. Yüksek bant 5G, düşük gecikmeli ve yüksek hızlı iletişimi sunarak maliyetleri düşürebilir. Potansiyel değer: 45 milyar ila 75 milyar dolar.

●Sistem genelinde gerçek zamanlı işlem kontrolü: Montaj hatlarında ve birden çok tesis genelinde süreçleri optimize eden gelişmiş analitik, genellikle sensörlü analizler yardımıyla imalat şirketleri için değer oluşturabilir. Potansiyel değer: 130 milyar ila 200 milyar dolar.

● Otomatik yönlendirmeli araçlar (AGV’ler): Gerçek zamanlı bağlantısı kapsamında sofi stike, analitik odaklı gezinme ve koordinasyon kararları alabilen büyük yeni nesil AGV fi lolarına olanak tanıyacaktır. Potansiyel değer: 130 milyar ila 200 milyar dolar.

● 3D parça toplama (bin picking): Gelişmiş bağlanabilirlik, bulutta veya uçta veri analizini mümkün kıldığı için robotlar minimum dahili işlem gücü gerektirecektir. Potansiyel değer: 30 milyar ila 50 milyar dolar.

G-20’NİN 19’U İLAN ETTİ, TÜRKİYE EKSİK

● G20 ülkelerinin 19’unda 2021 yılı sonu itibariyle 5G frekans ihaleleri yapılmış olacak.

● ABD, Çin, Almanya, Japonya, Kore 5G lisanslarını 2019 yılından bu yara tahsis etmiş durumda.

● 5G’ye erken geçen ülkeler, 5G ekonomisinde aslan payını alacak.

● Telekom altyapı sektörü büyüklük olarak global ekonominin yüzde 1’i kadar ancak geri kalan yüzde 99 bu altyapı üzerine yükseliyor.

● 5G kendi başına bir amaç değil bir araçtır.

 

5G geç gelse ne olur?

Önümüzdeki on yılda sadece mobil teknolojilerindeki gelişmelerin yüzde 0.2 verimlilik katacağı düşünülüyor. Bu rakam 5 yılda yüzde 1 yapıyor. Dünya ekonomisinin yüzde 1’i Türkiye ekonomisi büyüklüğü demek aslında. İşin bir de verimlilik boyutu var. 5G tüm sektörlerde verimlilik artışı sağlayacak. Prof. Arıkan bu konuda, “Siz buna geç dahil olduğunuzda finans sektörünüz neredeyse hiç olmayacak, bankadan para çekmek için bankaya gitmek gerekecek. Bazı insanların verimlilikleri yüzde 0.2 değil belki yüzde 20 düşecek. Öğrenciler uzaktan eğitim alamayacaklar. 5G’ye geç geçelim diye düşünmemek lazım. Başkaları niye yapıyor, yapmamak için geçerli bir neden olabilir mi?” diyerek konunun önemin altını çiziyor.

Prof. Dr. Erdal Arıkan: Sistemin dışında kalan tüm unsurlar yok olmaya mahkum

Bir insanın beyninde canlandıramayacağı kadar karmaşık sistemlere gidiyoruz. 5G aslında daha gelişkin bir sinir ağı. 5G, 4G telefon sistemini üç farklı yönde iyileştirmeye çalışıyor. Bunlar biri dikey yönde ve daha hızlı iletişim olsun isteniyor. Aynı zamanda çok sayıda algılayıcı ve sensörü birbirlerine yakın konumlandırdığınızda bile (4G’nin çalışması mümkün değil) bu yoğun trafiği algılayabilecek bir sistemden söz ediyoruz. Bir de endüstriyi ilgilendiren kısmı var. Çok düşük gecikmeli ve her sinyalin mutlaka hedefine hatasız erişimini sağlamayı hedefl eyen bir sistem ki bu fabrikalarda birbirleriyle konuşan robotlar için oldukça önemli.

İnsanların gitmek istediği yer daha karmaşık üretim sistemleri, tedarik zincirleri, uluslararası ticaret sistemleri… 5G’de bu büyük ağdaki sinir sistemi. Daha hızlı, mükemmel ve daha güvenilir bir sinir sisteminden söz ediyoruz. Bu ağın içerisine dahil olmayan herhangi bir üretim unsurunun bu organizmada yeri yok aslında. Üretim ya da ticaret ne olduğu fark etmiyor bu büyük sistemin dışında kalan tüm unsurlar yok olmaya mahkum diye düşünüyorum. Bu, aynı zamanda ülkelerin de yapacağı bir tercih. Bir şekilde doğayı aşmayı çalışıyoruz ve bunu yapabilen ülkeler diğerlerinden çok daha ileriye gideceklerdir. Bu anlamda bir yarış da var ve kim önce 5G’ye geçerse bu alanda da bir avantaj sağlayacak.

TELEKOMÜNİKASYON ŞİRKETLERİNDE ÇALIŞMALAR SÜRÜYOR

5G destekli verimlilik projeleri çalışıyoruz

Gediz Sezgin – Turkcell Şebeke Teknolojilerinden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı

Turkcell olarak TÜBİTAK ve HTK (Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi) başta olmak üzere yerli ve milli 5G teknolojileri konusunda çalışan gerek üniversitelerimiz gerekse şirketlerimizle birlikte hareket ederek, Türkiye’de yerli ve milli bir 5G çözüm ekosisteminin oluşturulmasına destek veriyoruz. Güçlü 4.5G altyapımız sayesinde 5G’de pek çok ilke de imza attık. Türkiye’nin ilk uluslararası standartlarla uyumlu canlı 5G bağlantı testini gerçekleştirdik. Bunun yanı sıra 3GPP standartlarına uygun 5G veri aramasını dünya çapında hayata geçiren ilk operatörlerden biri olduk.

İstanbul Havalimanın altyapısını ilk günden 5G’ye hazır bir şekilde kurulması çalışmalarında liderlik ettik. Trabzon’da altyapısı Turkcell tarafından kurulan Trabzonspor Şenol Güneş Spor Kompleksi Medical Park Stadyumunu 5G’ye hazır hale getirdik. 5G odaklı dört yeni projemizin Avrupa Birliği Hoziron 2020 Ar- Ge programına kabul edilmesiyle birlikte Turkcell’in Horizon 2020 hibe desteği alan 5G projesi sayısı beşe çıktı.

HER ÇÖZÜM SEKTÖRE ÖZEL BİR TASARIM GETİRİYOR

Ar-Ge çalışmalarımızın yanı sıra uluslararası platformda 5G standartlarının oluşturulması ve test edilmesi konusundaki çalışmalarımız da devam ediyor. Bunun son örneklerinden biri de NGMN’de dört yıldır başarıyla yürüttüğümüz 5G test projesi oldu.

5G teknolojisinin en önemli kullanım alanları olarak endüstride dijitalleşme fırsatları ile verimlilik artışı tanımını yapabiliriz. Bu bağlamda paydaşlarımız ile farklı sektörlerde 5G destekli verimlilik projeleri çalışıyoruz. Her çözümün sektör ve hatta firmaya özel bir tasarım getirdiğinin, beklenen faydanın da bu çerçevede farklılaştığının bilincindeyiz. 5G teknolojisinin üretim sektöründe, özellikle otomotiv endüstrisinde, madencilik sektöründe ve liman işletmeciliğinde önemli fırsat alanları sağlayacağını düşünüyoruz. Çalışmalarımızı sadece bu sektörler ile sınırlandırmayıp verimlilik artırmaya odaklı tüm alanlarda sürdürüyoruz. Son zamanlarda pandeminin de etkisi ile sağlık sektöründe karşımıza çıkan çeşitli projeleri paydaşlarımız ile birlikte inceliyoruz. Farklı sektörlerden şirketler ile beraber yürüttüğümüz 5G Ar-Ge projeleri ve dijitalleşme çözümleri bulunuyor.

Öte yandan Ar-Ge çalışmaları kapsamında 4.5G ve 5G radyo erişim şebekeleri için girişim önleme (COMP Projesi) ve 5G uçtan uca şebeke dilimlemesi (RELIANCE Projesi) konularında TÜBİTAK destekli Ar-Ge projelerimizi de sürdürüyoruz. Bu projelerde ULAK’la ortak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ayrıca yerli ve milli baz istasyonu ULAK için toplam verilen 3.400 siparişin 2.900’ünü Turkcell olarak biz gerçekleştirdik.

TÜBİTAK’ın da desteklediği “Uçtan Uca Yerli ve Milli 5G Haberleşme Şebekesi Projesi”nde işletmeci kimliğimizle rol alıyoruz. Böylece gelecek nesil şebeke teknolojilerine yönelik ürün geliştiren üretici firmalara potansiyel müşteri ihtiyaçlarının neler olabileceğini ve mevcut saha deneyimlerini aktarmayı hedefliyoruz.

Fiber yatırımlar kamu politikası haline gelmeli

Thibaud Rerolle – Vodafone Türkiye İcra Kurulu Başkan Yardımcısı

Türkiye’ye çok daha yüksek hız ve kapasiteyle veri transferi imkânı sunacak 5G teknolojisini müşterilerimize sunmak üzere hazırlıklarımıza devam ediyoruz. Beklentimiz önümüzdeki sene 5G ihalesinin yapılması yönünde. Ancak, bu teknolojinin tam anlamıyla hayata geçirilebilmesi için gerekli ortamın ve koşulların oluşması önem taşımaktadır. Bu hazırlıkların kuşkusuz en önemli parçası, tüm ülkeyi kapsayan yaygın bir fiber ağına sahip olmak.

Türkiye’deki fiber ayak izini yaygınlaştırmak, sadece sabit pazar için değil, aynı zamanda mobil şebekelerin veri taşıma kapasitesini güçlendirmek için de gerekli. Ancak, burada da baz istasyonlarımızın fiberleşmesi için altyapıyı yerleşik operatörden kabul edilmesi zor maliyetlerle kiralamak zorunda kalıyoruz. Operatörler olarak amacımız, altyapıda değil, üstyapıda, yani vereceğimiz ürün ve hizmetlerle rekabet edebilmek olmalı. Fiber yatırımlarının önceliklendirilmesi ve kamu politikası haline getirilmesi gerekiyor.

Bununla birlikte, 5G için kullanılacak frekans bantları teknolojinin hayata geçmesinde önemli rol oynamaktadır. Spektrum kaynaklarının hem tüketici refahını hem de sektörde uzun vadeli yatırımları teşvik edecek bir yöntemle operatörlere tahsis edilmesi yönünde bir politika benimsenmesi kritiktir. Ancak bu şekilde teknolojinin yaygınlaşması ve ülkemizde beklenen ekonomik katma değerin ortaya çıkması mümkün olacaktır.

MEXT’İN KURDUĞU TEST ŞEBEKESİ İLE 5G SAĞLAYICISI OLDUK

Türkiye’nin 5G’ye hazırlanması konusunda kamu otoriteleriyle işbirliği halindeyiz. Grubumuzun uluslararası düzeyde zenginleştirdiği bilgi ve donanımı, 5GTR Forum ve 5G Vadisi gibi platformlara aktararak, Türkiye’nin 5G Beyaz Kitabı’nın tamamlanması gibi çalışmalara önemli katkılar sağladık. Üyesi olduğumuz 5G Vadisi Açık Test Sahası’nda verilen ilk sinyale de gerçekleştirdiğimiz testler ve çalışmalarla katkı sunduk. Türkiye’de ilk defa hizmete aldığımız 5G’nin öncü teknolojilerinden Dar Bantta Nesnelerin İnterneti (NB-IoT) üzerinde çalışan yerli ve milli firmalarımızın sayısı her geçen gün artıyor. 5G Test Vadisi’nde ve teknokentlerde birçok firma ile ortaklaşa çalışmalar yürüterek, yerli ve milli 5G ekosisteminin oluşmasına katkı sağlıyoruz.

Geçtiğimiz aylarda da Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın teknoloji merkezi olan MEXT’in test şebekesinde 5G altyapısının hazırlıklarını tamamladık. Merkezdeki dijital fabrikada gerçek üretim yapılıyor. Vodafone olarak, Türkiye’nin 5G teknolojisiyle entegre ilk dijital fabrikasını da bünyesinde bulunduran MEXT’in kurduğu test şebekesi ile 5G sağlayıcısı olduk. Kurulan 5G test şebekesi, düşük gecikme süresi ve yüksek hız avantajıyla öne çıkıyor. Şebekeyle yakın gelecekte bina içindeki kamera, robot kol ve otomatik yönlendirmeli araçların 5G aracılığıyla yönetilmesi ve görüntü aktarımı yapılması mümkün olacak.

https://www.dunya.com/sektorler/teknoloji/5gnin-disinda-kalan-hizli-yok-olacak-haberi-620655