B Tipi aramalarda Faturalama Muafiyeti Kaldırılmalıdır

BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURMUNUN “TAŞIYICI SEÇİMİ” YÖNTEMİ İLE HİZMET VERİLMESİ ESNASINDA FATURALAMA HİZMETİNİN SAĞLANMASI İLE OLARAK TÜRK TELEKOM’A GETİRİLEN YÜKÜMLÜLÜĞÜ KALDIRMASININ SABİT TELEKOM HİZMETLERİ PİYASASINA ETKİLERİ KONUSUNDA BİLGİ NOTU:

1- Ülkemizde Telekomünikasyon Piyasa’larının rekabete açılması ve serbestleştirilmesi sürecinde BTK aldığı yeni kararlar ile kamuoyunda yaygın olarak B tipi ses hizmeti olarak bilinen “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile sabit telefon hizmeti verilmesi önüne ciddi engeller koymuş bulunmaktadır.

Bilindiği gibi 2004 yılında sabit telefon hizmetlerinin yasa önünde serbest rekabete açılmasına karşın, süreç çok ağır aksak ilerlemiş, öncelikle ön ödemeli kartlar ile hizmet verilen C tipi ses hizmetlerinde faaliyet gösteren alternatif işletmeciler nihayet 2007 yılı sonlarına doğru “Taşıyıcı Seçimi” ve “Taşıyıcı Ön Seçimi” yöntemleri ile sınırlı olarak, sadece şehirlerarası, milletlerarası ve GSM yönünde aramalar için hizmet vermeye başlayabilmiştir.

Telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren alternatif işletmeciler ancak, 02.10.2006 tarih 2006/DK-10/613 sayılı Kurul kararı ile “Arama Bazında Taşıyıcı Seçimi Yöntemi ile Yapılan Aramalara İlişkin Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlülüğüne İlişkin Usul ve Esaslar” onaylanarak yayınlanması, ara bağlantı testlerinin yapılması vb süreçlerinin tamamlanmasından sonra 2007 yılı sonbaharından itibaren “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile hizmet vermeye başlayabilmiştir.

2- İlgili yasal mevzuat, BTK düzenlemeleri ve imzalanan imtiyaz sözleşmeleri gereğince “Yerleşik İşletmeci” niteliğinde olan Türk Telekom’a fatura sağlama yükümlülüğünün getirilmesi, “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile sabit telefon hizmeti verilmesinde en önemli gerek şart ve ön koşullardan biri olmuştur. Kurum, düzenleyici otorite olarak “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile Sabit Telefon Hizmeti verilmesi esnasında “Faturalama Hizmeti” verilmesi yükümlülüğü konusunu ülkemiz koşulları ile dünyadaki diğer uygulamaları ve Türk Telekom’un ilgili piyasalardaki Etkin Piyasa Gücü’nü de dikkate alarak; 02.10.2006 tarih 2006/DK-10/613 sayılı kararı ile onayladığı “Usul ve Esaslar” ile Türk Telekom’a “Faturalama Hizmeti” sağlama yükümlülüğü getirmiştir. Ancak bu düzenlemeden sonra pazarın gelişmesi, pazara yeni giren alternatif işletmecilerin piyasada yer bulabilmesi mümkün olmuştur.

Söz konusu yükümlülüğün getirilmesinde; “Taşıyıcı Seçimi” yönteminin doğası dikkate alınmıştır. Bu yöntem ile hizmet verilmesi esnasında gerekli olan esneklik, sürekli olmayan tüketici karakteri, tüketicinin özgür olma talebi, yerleşik işletmecinin yaygın ve geniş tahsilât ağı, kıt kaynakların verimli kullanılması, ülkemizin piyasa koşulları, tüketicilerin ortalama sabit ses hizmetine ilişkin fatura düzeyleri ve benzeri nedenler dikkate alınarak, BTK tarafından “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile Sabit Telefon Hizmeti verilmesi esnasında faturalama hizmetinin Türk Telekom tarafından verilmesi yönünde tercihte bulunulmuştur.Bu tercih; AB ülkelerindeki uygulama ile uyumlu bir tercih olması yanı sıra ülkemiz sosyo-ekonomik koşulları, ülkemizin coğrafi yapısı, hizmetin verildiği tüketicilerin özellikleri gibi etkenler göz önüne alındığında kaçınılmaz bir tercih olarak gözükmekte olup eğer “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile ülkemiz koşullarında sabit telefon hizmeti verilmek isteniyor ise zorunlu bir tercihtir.

3- Alternatif işletmeciler önceden belirlenmiş olan bu çerçeveye göre iş planları yaparak “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile haberleşme hizmeti sunmaya başlamışlardır.Televizyon reklamları ile kamuoyunda sınırlı da olsa bir bilinirlik seviyesi yakalanmış ve henüz bu hizmet türü emekleme aşamasında devam ederken BTK tarafından 09.09.2009 gün ve 2009/DK-10/466 sayılı karar alınmıştır.Bu karar ile 02.10.2006 gün ve 2006/DK-10/613 sayılı Kurul kararı ile yürürlüğe girmiş olan “Arama Bazında Taşıyıcı Seçimi Yöntemi ile Yapılan Aramalara İlişkin Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlülüğüne İlişkin Usul ve Esaslar” isimli düzenleyici işlem yürürlükten kaldırılarak, yerine “Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlülüğüne İlişkin Usul ve Esaslar” isimli düzenleyici işlemin onaylanmasına karar verilmiştir.

Yeni onaylanan “Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlülüğüne İlişkin Usul ve Esaslar” in 5 inci maddesinin ilk fıkrası yürürlükten kaldırılan yönetmelikle aynı olup ilave edilen 2 inci fıkra şöyledir;

“Kurum tarafından gerekli görülen hallerde, Türk Telekom‘un faturalama hizmeti sağlama yükümlülüğü gözden geçirilerek muafiyet tanınması dâhil tedbirler alınabilir”

“Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlüğüne İlişkin Usul ve Esaslar” da, Elektronik Haberleşme Kanunu’ nun yürürlüğe girmesi nedeni ile yapılması gereken terminoloji değişiklikleri dışında yapılan en önemli değişiklik 5 inci maddeye yapılan ve BTK tarafından Türk Telekom’a Faturalama Hizmeti sağlama yükümlülüğünde muafiyet tanınması yetkisi de dâhil ucu açık tedbirler almaya olanak tanıyan ilave 2. inci fıkradır.

4- BTK’nın 09.09.2009 tarih ve 2009/DK-10/466 sayılı Karar’ı ile onadığı düzenleyici işlem niteliğindeki “Usul ve Esaslar” ile edindiği muafiyet tanıma hakkını vakit geçirmeden kullanarak, 08.10.2009 tarih ve 2009/DK-10/510 sayılı Kurul Kararının 1 inci maddesi ile “Arama bazında taşıyıcı seçimi yöntemi ile sabit telefon hizmeti sunmak üzere yetkilendirilmiş olan işletmecilerden yıllık cirosu 10.000.000 TL’yi aşan işletmeciler için Türk Telekom’a getirilmiş olan faturalama hizmeti sağlama yükümlülüğüne ilişkin muafiyet getirilmesi” yönünde karar almıştır.

Kurul Kararının tam metni aşağıdaki gibidir:

“BİLGİ TEKNOLOJİLERİ VE İLETİŞİM KURULU KARARI

Karar Tarihi: 08.10.2009 Karar No: 2009/DK-10/510

Daha önce B Tipi Uzak Mesafe Telefon Hizmeti sunan işletmeciler için 02.10.2006 tarih ve 2006/DK-10/613 sayılı Kurul Kararı ekinde yer alan Arama Bazında Taşıyıcı Seçimi Yöntemi ile Yapılan Aramalara İlişkin Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlülüğüne İlişkin Usul ve Esaslar kapsamında Türk Telekom’a getirilmiş olan ve hâlihazırda yürürlükte olan “Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlülüğüne ilişkin Usul ve Esaslar” kapsamında arama bazında taşıyıcı seçimi yöntemiyle Sabit Telefon Hizmeti sunan işletmeciler için devam ettirilen Faturalama Hizmeti Sağlama Yükümlülüğüne ilişkin olarak

– Sabit telefon hizmeti piyasasında yer alan işletmeciler arasında gerçekleşen fiyata dayalı rekabete ilave olarak hizmet kalitesi bazında da rekabetin sağlanmasının ve bu kapsamda söz konusu piyasada yapılacak olan yatırımların artırılmasının temini ve
– Arama bazında taşıyıcı seçimi yöntemi ile sabit telefon hizmeti sunmak üzere yetkilendirilmiş işletmecilerden yıllık ciro bazında belirli bir büyüklüğe ulaşanların sabit

Telefon hizmeti piyasasındaki son kullanıcıların algısında kendi işletmeci hüviyetlerini

Güçlendirmelerinin sağlanması amacıyla

Mevcut Usul ve Esasların 5’inci maddesinin 2’nci bendinde yer alan “Kurum tarafından gerekli görülen hallerde, Türk Telekom’un faturalama hizmeti sağlama yükümlülüğü gözden geçirilerek muafiyet tanınması dâhil tedbirler alınabilir.” İfadesi kapsamında Türk Telekomünikasyon A.Ş.’ye muafiyet tanınması ihtiyacı hâsıl olmuştur.

Bu amaçla;

Arama bazında taşıyıcı seçimi yöntemi ile sabit telefon hizmeti sunmak üzere yetkilendirilmiş olan işletmecilerden yıllık cirosu 10.000.000 TL’yi aşan işletmeciler için Türk Telekom’a getirilmiş olan faturalama hizmeti sağlama yükümlülüğüne ilişkin muafiyet getirilmesi,
Muafiyet getirilen işletmecilerin, Türk Telekom’dan faturalama yükümlülüğü kapsamında almış oldukları hizmetleri yerine getirebilmeleri için 3 ay içerisinde gerekli hazırlıkları tamamlamaları ve bu süreçte Türk Telekom’dan faturalama hizmeti almaya devam edebilmeleri,
Her takvim yılının sonunda söz konusu ciro kontrolünün işletmecinin kendisi tarafından yapılması, kontrol sonunda birinci madde kapsamına girilmesi durumunda ikinci madde kapsamındaki hazırlıkların yapılması ve konu hakkında Türk Telekom’un haberdar edilmesi,
Üçüncü maddede ifade edilen kontrol sonucunda daha önce kendisine yönelik muafiyet getirilen ancak mevcut takvim yılı itibariyle belirlenmiş olan cironun altında kalmış olan işletmeci veya işletmeciler için getirilmiş olan muafiyetin geçerliliğini yitirmesi,
Faturalama hizmetine ilişkin muafiyet kapsamına alınan arama bazında taşıyıcı seçimi yöntemi ile sabit telefon hizmeti sunmak üzere yetkilendirilmiş olan işletmeci veya işletmecilerin fatura gönderimine ilişkin hususları Türk Telekom ile karşılıklı müzakereler neticesinde en geç 2 ay içerisinde belirlemesi, uzlaşmazlık olması halinde Kurum tarafından hüküm ve koşulların belirlenmesi,

Türk Telekom tarafından faturalama hizmetine ilişkin muafiyet kapsamına alınan işletmeci veya işletmecilerin fatura basım ve dağıtımına ilişkin, ücret ve/veya abone verilerinin güvenli aktarımı dâhil tüm hususlarda azami kolaylık ve özenin gösterilmesi,
Hususlarına oy birliği ile karar verilmiştir.”

Karar 20.10.2009 tarihinde Kurum’un internet sayfasında yayınlanarak kamuoyuna ve ilgili alternatif işletmecilere duyurulmuştur.

5- Bu kararın henüz emekleme döneminde telekomünikasyon piyasasına ve alternatif işletmecilere etkileri nasıl olacaktır.

Bu karar ile henüz BTK verilerine göre Sabit Telefon Hizmetleri piyasasında toplam konuşma süresi olarak %4 civarında piyasa payı alabilmiş olan alternatif işletmecilerin verdiği en önemli hizmetlerden biri olan “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile Sabit Telefon Hizmetleri’ne fiilen bir sınır konulmuş bulunmaktadır.Bu hizmetin doğası gereği, tüketici ile işletmeci arasında sürekli olmayan bir ilişki mevcut bulunmaktadır.Bu nedenle “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile hizmet vermek için işletmecilerin tek tek aboneleri ile abonelik sözleşmesi yapmasını doğuracak bu karar sonrasında, işletmeciler faturalama hizmeti yükümlülüğünün Türk Telekom’da kalması için 10.000.000 Tl ‘lik ciroyu aşmamaya çalışacaklardır.Bu şekilde fiilen bu hizmet türüne alternatif işletmeciler açısından limit konmuş bulunmaktadır.

6- BTK’nın zaman zaman Telekomünikasyon Piyasası ile ilgili yaptığı araştırmalar ve hazırladığı raporlarda, “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile ilgili olarak gerçekçi ve dünya uygulamalarından dersler çıkaran tespitler mevcuttur.

Örneğin, Kurum internet sayfasında da mevcut bulunanan BTK nın Temmuz 2009 tarihli “Sabit Şebeke Üzerinden Arama Hizmetlerine Yönelik İlgili Piyasalar” konulu raporunun 7 nolu alt başlığında; “EPG’ye Sahip İşletmeciye Getirilebilecek Yükümlülükler” açısından konu incelenmiş ve şu tespitler yapılmıştır:

“….İlgili piyasada EPG’ye sahip işletmecinin tespit edilmesi, söz konusu piyasada etkin rekabet ortamının bulunmadığının bir kanıtı olarak görülmekte ve yapılan pazar analizinde ulaşılan sonuçlara göre etkin rekabetin tesisi ve devamı açısından gerekli görülen tedbirlerin alınması gerekmektedir…

…Rekabet politikaları çerçevesinde işletmecilerin aksak rekabete yol açabilecek uygulamaları temelde rakipleri dışlayıcı uygulamalar (girdi vermeyi reddetme, fiyat ayrımcılığı,yıkıcı fiyatlama,çapraz sübvansiyon gibi rekabete aykırı fiyatlama politikaları,ve/veya müşterilerin zararına doğrudan gerçekleşen aşırı fiyatlama, düşük kalite hizmet sunumu vs.) uygulamalar ortaya çıkmaktadır.

Sabit arama hizmetleri piyasasında ortaya çıkabilecek rekabet problemlerihem son kullanıcı hem de rakipler açısından etkili olabilmektedir. Nitekim ortaya çıkabilecek rekabet problemleri arasında; EPG’ye sahip işletmecinin ilgili piyasada sahip olduğu gücü kullanarak rakip işletmecin kendi şebekesine erişimine izin vermemesi, erişim ücretlerini yüksek belirlemesi,taşıyıcı seçimi ve önseçimi yöntemlerinin kullanılmasına karşı çıkması ile faturalama hizmetini vermekten kaçınması gibi yollala ilgili pazara giriş engeli oluşturabileceği düşünülmektedir.

Söz konusu rekabete aykırı davranışlar ile rakip işletmecilerin piyasaya girişleri engellenmekte ve etkin piyasa gücüne sahip firma, ilgili pazardaki gücünü kullanarak aşırı fiyat uygulama veya düşük kalitede hizmet sunma gibi uygulamalar içine girerek tüketicinin refahının azalmasına neden olabilmektedir.

…Bu kapsamda sabit arama hizmetleri piyasasında etkin piyasa gücüne sahip işletmecinin dikey bütünleşik yapısı (perakende pazarda faaliyet göstermesi ile kendi altyapı şebekesine sahip olması) nedeniyle ortaya çıkabilecek rekabet ihlalleri aşağıdaki şekilde gerçekleşebilmektedir.

Erişim yapmayı reddetme: Sabit arama hizmetleri pazarında EPG’ye sahip olan işletmeci rakiplerine erişim hizmetini sunmayı reddederek potansiyel rakip işletmecilerin piyasaya girişini engellemek isteyebilir. Bu kapsamda söz konusu işletmecinin rakipleri dışlamak için erişim ücretlerini yüksek belirlemesi, taşıyıcı seçimi ve önseçimi yöntemlerinin kullanılmasına karşı çıkması ile faturalama hizmetini vermekten kaçınması uygulamalarını da örnek olarak verebiliriz…”

denilerek, EPG’ne sahip yerleşik işletmecinin “faturalama hizmetini vermekten kaçınması” sabit telefon hizmeti ile ilgili piyasalarda rekabet ihlali olarak tanımlanmaktadır.

Kurum tarafından alınan kararlar ile bizzat kurum tarafından rekabet ihlali olarak tanımlanan sonucu yanı Türk Telekom’un “faturalama hizmeti vermekten kaçınması” eylemi ile aynı sonuçlara yol açan bir düzenleme getirilerek rekabet ihlaline neden olunmaktadır.

7- BTK’nın aldığı kararlar ile çelişen Kurum tespitleri sadece bunun ile sınırlı değildir; BTK’ nın Temmuz 2009 tarihli “Sabit Şebeke Üzerinden Arama Hizmetlerine Yönelik İlgili Piyasalar” konulu raporunda (http://www.tk.gov.tr/srth/piyasa-analizleri.htm linkinden ulaşılabilir) 7 nolu alt başlığında “Etkin Piyasa Gücü’ne Sahip İşletmeciye Getirilebilecek Yükümlülükler” anlatılırken (g) bendinde EPG’ ye sahip işletmecilere neden “Fatura Sağlama Yükümlülüğü” getirildiği çok net ve ilave bir açıklamaya gerek kalmayacak şekilde belirlenmiştir.

“g.Fatura Sağlama Yükümlülüğü

STH hizmetlerinin sunulabilmesi için abone bilgilerini elinde tutan işletmecinin söz konusu bilgileri STH işletmecilerine iletmesi gerekmektedir. B tipi UMTH hizmetinin sunulabilmesi durumunda abone ile işletmeci arasında devamlı bir ilişkinin olmaması nedeniyle tüketiciler farklı STH işletmecilerinden hizmet alabilmektedirler. Özellikle bu durumda çok düşük seviyede kalan görüşme ücretleri fatura gönderme bedelinin bile altında kalabilmekte bu ise söz konusu işletmecilerin Türk Telekom ile rekabet edebilme imkânını ortadan kaldırmaktadır. Son olarak tüketicilerin birden fazla sayıda fatura ile karşılaşması, farklı ödeme noktaları nedeniyle tüketicilerin STH’dan yararlanmasını sınırlandırmaktadır.

“Telekomünikasyon Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliği”nin Faturalama Anlaşmaları başlıklı 15 inci maddesi gereği iliçi, İllerarası ve uluslararası arama hizmetinin sunumu için Türk Telekom’a fatura sağlama yükümlülüğünün getirilmesi gerekmektedir…”

Kurum tarafından “Faturama Sağlama Yükümlülüğü” ile ilgili olarak getirilen gerekçelerden “abone ile işletmeci arasında devamli bir ilişkinin olmaması nedeniyle tüketicilerin farklı STH işletmecilerinden hizmet alabilmeleri” gerekçesi çok gerçekçi ve “Elektronik Haberleşme Piyasası” serbetleştirilirken dünya uygulamalarında genel kabul görmüş bir gerekçedir. Tüketicinin bu şekilde esnekliğe ve özgürlüğe sahip olması, rekabeti ve tüketici yararını en üst noktaya çıkaran, kar marjlarını minimuma indirerek hizmetin olabilecek en uygun fiyatlar ile verilmesini sağlayan ve haberleşme sektörünün serbestleşmesi sürecinde, özellikle bu nedenler ile tercih edilen bir hizmet türüdür.

8- “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile hizmet veren alternatif işletmecilerimizden birine ait aylık fatura sayıları ile yıllık bazda fatura kesilmiş toplam değişik tüketici sayıları incelendiğinde, “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile Sabit Telefon Telefon hizmetinin verilebilmesi açısından yerleşik işletmeci olan Türk Telekom’un fatura sağlama yükümlülğünün önemi çok daha iyi anlaşılmaktadır.

Örnek alınan alternatif işletmecinin 2008 yılında aylık bazda ortalama olarak 250.000 civarında, 2009 yılında ise 200.000 civarında aboneye hizmet vermesine karşın, 2008 ve 2009 yılında hizmet verdiği toplam abone sayısı ise 2.000.000 adet civarındadır.Yani bu örnek işletmeci için sürekli müşteri sayısı 200.000 bile değilken 2.000.000. değişik aboneye fatura çıkarılmış bulunmaktadır.

İşletmeci ile tüketici arasında devamlı bir ilişki olmadığı ve hizmetten yararlanan tüketici profilinin sürekli değiştiği bu rakamlardan da görülmektedir.İncelenen alternatif işletmecinin iki yıla varan fatura dağılım bilgileri BTK’nın yukarıda anılan yayınındaki tespitler ile birebir uyumlu olup, “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile sabit telefon hizmeti sunulması esnasında işletmeci ile tüketici arasında devamlılık gösteren bir ilişki sözkonusu olmadığını göstermektedir.Bu gerçek göz önüne alındığında “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile sabit telefon hizmeti verilmesini aboneler ile tek tek yapılacak bir sözleşme süreci ile gerçekleştirmenin mümkün olamayacağı açıktır.

Bir alternatif işletmecinin hizmetlerinden sürekli şekilde yararlanma eğiliminde olan tüketiciler “Taşıcı Ön Seçimi” yöntemi ile sabit telefon hizmetlerini almayı tercih etmektedirler.Bir kısım tüketiciler öncelikle fiyat ve ses kalitesini deneme amacıyla “Taşıyıcı Seçimi” yöntemini bir süre kullandıktan sonra hizmet ve fiyat bazında kaliteden memnun kalırlar ise, “Taşıyıcı Ön Seçimi” yöntemine geçmekte, adeta “Taşıyıcı Seçimi” yöntemini bir test olanağı olarak kullanmaktadırlar.Bazı tüketiciler ise zaman zaman ve sadece kendileri için avantajlı olduklarını düşündükleri yönler için “Taşıyıcı Seçimi” yöntemini kullanmaktadırlar.

BTK’ nın Temmuz 2009 tarihli “Sabit Şebeke Üzerinden Arama Hizmetlerine Yönelik İlgili Piyasalar” konulu raporunda:

“Özellikle bu durumda çok düşük seviyede kalan görüşme ücretleri fatura gönderme bedelinin bile altında kalabilmekte bu ise söz konusu işletmecilerin Türk Telekom ile rekabet edebilme imkânını ortadan kaldırmaktadır “
şeklinde tespiti yapılan bu husus, tüketici ile işletmeci arasında sürekli ve devamlılık gösteren bir ilişki olmaması gerçeğinin bir başka sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

9- Örnek alternatif işletmecinin rakamlarının incelenmesi sonucunda ortya çıkan başka gerçek de şudur:

“Ortalama rakamlar ile düzenlenen faturaların %70’ inin değerleri 5,5 TL ve altında olup bu faturaların alternatif işletmeci tarafından tüketiciye yollanması ve tahsil edilmesi ekonomik olarak mümkün değildir.”

Faturaların alternatif işletmeci tarafından tüketiciye yollanması ve tahsil edilmesi tüketici davranışları ve piskolojisi açısından da mümkün değildir:

Tüketici, kullanacağı hizmete ilişkin bedeli Türk Telekom tarafından sağlanan tek fatura altında ödemesi mümkünken, sözleşme yapmak ve fatura göndermek zorunda kalan Alternatif İşletmeci’yi kesinlikle tercih etmeyecektir. Dolayısı ile rekabet kurallarına aykırı olarak tüketici, fatura bedelini Türk Telekom aracılığı gönderebilen, başka deyişle hizmetten geliri 10.000.000 TL’nin altında kalan işletmecilere kaydırılmış olacaktır. Bu durumda 10.000.000 TL limitini aşan STH işletmecileri bir anda oyun dışına itilmiş olacaktır.Hiçbir işletmeci bir sonraki yıl hizmet verememesi sonucunu doğuracak bir sonuca yol açmamak için 10.000.000 TL limitini aşmayacak ve fiilen “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile Sabit Telefon Hizmeti verilmesi konusunda işletmeci bazında sınır getiren bir uygulama başlatılmış olacaktır.

Yine örnek alternatif işletmecinin şu anki uygulamasında bile, aylık bazda kesilen fatura sayıları incelendiğinde; bilânço dönemi sonları olan Mart, Haziran, Eylül ve Aralık aylarında fatura sayılarında çarpıcı sıçramalar olduğu görülmektedir. Bu sıçramaların nedeni, çok düşük olan kullanımlar için, fatura basımı, dağıtımı ve tahsilâtının Türk Telekom ile birlikte ortak şekilde yapılarak, her iki taraf için maliyetlerin aşağı çekildiği uygulamada bile ekonomik ve anlamlı olmamasıdır. Bu nedenler ile üç aylık bilânço dönemi sonlarında geçmiş üç ayın görüşme bedelleri toplu olarak abonelere yansıtılmaktadır. “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile verilen sabit telefon hizmetine ilişkin faturalamanın Türk Telekom üzerinden yapılmasının bir diğer nedeni ise, Türk Telekom’un “Sabit ücret” adı altında aslında Erişim Hizmeti bedellerini de tahsil etmesi nedeni ile ortalama fatura bedellerinin çok daha yüksek miktarlarda olmasıdır. Bunun sonucunda fatura masrafları ile tahsil edilen bedel arasındaki ilişkide daha uygun oranlar oluşmaktadır.Buna rağmen Türk Telekom HesaplıHatt aboneleri için son aylarda yazılı fatura yollanması uygulamasını abonenin yazılı başvuru şartına bağlayan bir uygulamaya gitmek yoluna gitmiştir.

Türk Telekom her halükarda, aboneler herhangi bir çağrı yapmasa bile, sabit ücret adı altında “Erişim Hizmeti” ücretini abonelerden tahsil etmek için fatura düzenlemek ve tahsil etmek durumundadır. Alternatif işletmecilerin fatura bilgilerinin de aynı fatura içeriğinde yollanması uygulamasının Türk Telekom’un da fatura maliyetlerini azaltıcı etkisi de bulunmaktadır.Kamu yararı ve kıt kaynakların verimli kullanılması açısından bakıldığında da Faturalama Hizmeti’nin ortaklaşa Türk Telekom tarafından yapılması uygun gözükmektedir.

SONUÇ:
Sonuç olarak; faturalama hizmetinin Türk Telekom tarafından sağlandığı durumda bile, hizmeti kullanan tüm abonelere fatura bilgilerini her ay yollamak anlamlı ve ekonomik olamayacak düzeyde düşük değerli fatura bedelleri oluşmakta iken, alternatif işletmeci tarafından bu fatura bilgilerinin tüketicilere bizzat yollanması durumunda; faturaların en az %70 nin yollanması mümkün olamayacaktır. Muhtemel kullanıcıların hizmeti deneme olanağı bulabilmek için önce sözleşme yapma zorunluluğu, alternatif işletmecilerin sözleşme yapılmamış abonelerden gelen çağrıları tahsilat riskleri nedeni kabul edemeyecek olmaları ve benzeri nedenler ile alternatif işletmecilerden hiçbiri bu hizmet türü için yıllık bazda getirilmiş olan 10.000.000 TL ciro limitini aşmayacak ve faturalama yükümlülüğü Türk Telekom’un üzerinde kalacak şekilde hizmet vermeyi tercih edecektir.

Bu sonuç ise alternatif işletmecilere “Taşıyıcı Seçimi” yöntemi ile ilgili olarak, tam da şehiriçi aramaların rekabete açılması öncesinde getirilmiş ve Türk Telekom’u kollayan bir bir engel niteliğindedir.Adeta şehiriçi aramaların rekabete açılması öncesinde alternatif işletmecilerin Pazar payı almalarını engellemek için mıntıka temizliği yapılmaktadır.