Özelleştirme ve Rekabet

TÜRK Telekom nihayet özelleştiriliyor. 1980’li yıların ortalarında konu gündeme geldi. Aradan yirmi yıla yakın süre geçti. Dünyada telekom şirketlerinin fiyatları baş aşağı gitti. Biz, ancak bu aşamaya gelebildik.

Türk Telekom’un özelleştirme serüvenine bakıldığında, Türkiye’nin gerçekten özelleştirme yapıp yapmamak istediği konusunda şüphe duyuluyor. Şirketin yeni sahibini çeşitli sorunlar bekliyor. Uzmanların görüşlerine göre, şirketin yeni yatırımlara girmesi gerekiyor. Şirketteki istihdam fazlası nedeniyle çalışanların bir kısmının işten çıkarılması gerektiği düşünülüyor.

SORUNLAR

Konunun en can alıcı yeri rekabet sorunlarıdır. Sabit hatlarda Türk Telekom tekel durumunda. Uzak mesafe telefon hizmeti ise rekabete açıldı. Türk Telekom tekel konumundaki pazarda fiyatları artırdı. Rekabete açılan pazarda ise fiyatları düşürdü.

Bir çeşit makyajlama söz konusu oldu. Son yıllarda elde edilen karlardan ve nakit akımından hareket eden bir fiyatlama yöntemiyle şirketin değerinin azamiye çıkarılması amaçlandı. Bu arada, rekabete açılan alanda da, rakip şirketlere nefes aldırmamak konunun bir başka boyutu oldu. Sabit hatlarda tekel konumunda olunca, Türk Telekom şimdilik istediği gibi at koşturabiliyor.

Bir devlet kuruluşu olması nedeniyle Türk Telekom’un uygulamalarına Rekabet otoritesi karışamıyor. Ama, özelleştiğinde, Türk Telekom da Rekabet Kurulu’nun gözetiminde olacak. Tekel konumunu devletin himayesinde olduğu gibi kullanamayacak.

Doğal olarak, son yıllarda elde edilen karlara göre, özelleştirmeden sonra rekabet kuralları içinde çalıştığı taktirde, Türk Telekom’un kárları düşecek. Yeni yatırımların amortismanları ve finansman giderleri de eklendiğinde, Türk Telekom için devletin umduğu fiyat çıkmayabilir.

Özelleştirme ile beraber telekomünikasyon alanında oyunun kuralları değişiyor. Değişen kurallar sektörü zorlayıcı nitelikte olabilecektir. Hatta, devletin, şirketi satmakla şirketin sorunlarına arkasını dönmek gibi bir lüksü de olmayabilecektir. Daha da vahimi, rekabet otoritesinin Türk Telekom’a farklı bir şekilde bakması da istenebilecektir. Telekomünikasyon Üst Kurulu ile Rekabet Kurulu arasında çatışmalar da çıkabilecektir.

Türk Telekom’un özelleştirilmesi bir çimento fabrikasının özelleştirilmesi benzememektedir. Kısa ve orta dönemde telekomünikasyon sektörünün bir bölümünde bir tekel hakkının satışı söz konusudur. Rekabet kurallarının hala muğlak olduğu bir ortamda, şirketin tekel konumunun nasıl gözetim ve denetiminin yapılacağı ileride sorun yaratacak boyutlardadır.

YA GEÇ YA ERKEN

Kamu finansmanı ve özelleştirme politikası açısından, Türkiye Türk Telekom’u özelleştirmekte geç kalmıştır. Ama, Türkiye, rekabet kurallarını oturtmakta da geç kalmıştır. Rekabet açısından, Türk Telekom’un özelleştirilmesinin ileride Türkiye için erken olduğu anlaşılabilir. Türk Telekom’un fiyatlandırılması mutlaka bu riskleri de kapsayacaktır. Bu çeşit riskleri kapsamayan bir fiyatlandırma, Türk Telekom’un ‘olmazsa, devlete geri veririz’ anlayışıyla özelleştirildiği izlenimini güçlendirecektir.

‘Olmazsa devlete geri veririz’ anlayışı ileride Türkiye’yi sıkıntılara sokabilecektir. Özelleştirme çok ucuza olunca da, çok pahalı olunca da devletin başına beladır. ‘Aria’ konusunda bunu yaşamadık mı?