Türk Telekom’un ADSL tarifesinde yaptığı son ayarlamalar, kullanıcılardan tepki aldı.
Ancak tepkilerin hedefi tam 12’den vurmadığı gözleniyor. Kızgın kullanıcılar genellikle Ulaştırma Bakanı’na ve Türk Telekom’a ateş püskürüyorlar.
Ulaştırma Bakanı nispeten doğru bir hedef ama Türk Telekom’un hedef alınması tamamen yanlış. Yürürlükte olan yasalar ve Telekomünikasyon Kurumu’nun regülasyonlarına göre veri iletişimi Türkiye’de Türk Telekom’un tekeline tahsis edilmiş durumda.
Normalde bu tekelin özelleştirme tamamlanmadan önce kaldırılması gerekiyordu. Hükümetin sözü Türk Telekom’un özelleştirilmesiyle, telekom sektörünün serbest rekabete açılması yani sektörün serbestleştirilmesinin aynı anda yapılacağıydı.
Ancak Türk Telekom’un satışı gecikti, serbestleşmeye ise çok yavaş bir şekilde, yarım yamalak geçildi.
Yıllardır Türk Telekom’un satılmasını savunurdum. Ancak geçen sene serbestleşme, Türk Telekom’un değeri düşmesin diye, hükümetin dümen suyuna giren Telekomünikasyon Kurumu tarafından yavaşlatılmaya başlanınca fikrimi değiştirmiş ve yazmıştım.
Çünkü sektörün serbestleşmesi, Türk Telekom’un satılmasından çok daha önemli. Telekom’un satışından bir sefere mahsus bir gelir elde edilecek. O gelirin de nerelere akıtılacağı meçhul. Büyük bir olasılıkla, yanlış hükümet politikalarıyla çar çur edilecek.
Halbuki sektörün özelleşmesi, tam serbest rekabete kavuşması Türkiye’nin geleceği için hayati önem taşıyor. Ama hükümet ve Telekomünikasyon Kurumu serbestleşmeye değil özelleştirmeye daha çok önem veriyor. Serbestleşmenin sağlanmasına yönelik regülasyonlar çok yavaş yapılıyor.
Neyse sonuçta Türk Telekom satıldı. Bu aşamadan sonra satışına karşı çıkmak akıl kárı değil. Ama özelleşmiş Türk Telekom’un yeni sahiplerinin serbestleşmeye ayak bağı olmasına şiddetle karşı çıkmak gerekiyor.
ADSL tarifesine yapılmak istenen son ayarlamanın asıl önemi de burada. Bu son ayarlama özelleşmiş Türk Telekom’un serbestleşmeyi geciktirmek için elinden gelen gayreti göstereceğini ortaya koyuyor.
Dediğim gibi Türk Telekom özel bir şirket ve veri iletişimi tekelini elinde tutuyor. Yerinde hangi özel şirket olsa bu tekeli en iyi şekilde kullanmaya çalışır, hakkıdır ve eleştirmek yersizdir. Eleştirilmesi gereken kurum bu tekeli ortadan kaldırmaya yönelik regülasyonu yapmayan Telekomünikasyon Kurumu ve hükümettir.
Türk Telekom ADSL tekeli elinde olduğu için minimum altyapı yatırımıyla maksimum geliri elde etmeye çalışıyor. Altyapıya gerekli yatırımları yapmadığı için mevcut altyapı kullanıcılardan gelen talebi karşılayamıyor. Özellikle sınırsız erişim seçenekleri, yetersiz olan altyapıyı iyice zorluyor.
Türk Telekom da yaptığı tarife ayarıyla, kullanıcıları yetersiz altyapıyı daha az meşgul edecek seçeneklere özendirmeye çalışıyor.
Serbest rekabet olsa, şirketler müşteriye en iyi hizmeti vermek için hem altyapılarını güçlendirmek hem de tarifelerini düşük tutmak zorunda kalacaklar. Tekel olunca, Türk Telekom istediği gibi at koşturuyor.
Ve tüm bunlara Telekomünikasyon Kurumu’nun veri iletişimi tekelini Türk Telekom’un tekelinden alacak adımları atmaması neden oluyor.
Türk Telekom iyi yönetilince, hükümet vizyonsuz olunca, Telekomünikasyon Kurumu da çalışmayınca olan biz İnternet kullanıcılarına oluyor.
Durumun en çıplak özeti budur…