6 – 24 Kasım 2006 tarihleri arasında ülkemiz evsahipliğinde gerçekleştirilecek olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin Tam Yetkili Temsilciler Konferansı ITU-PP06, bugün Antalya’da başladı.
Konferansın açılış konuşmalarını Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve ITU Genel Sekreteri Yoshio Utsumi yaptı. Açılış Törenine, 150 ülkeden yaklaşık 90 Bakan, Bakan Yardımcısı, Büyükelçi, 2500 delege ve çok sayıda ulusal ve uluslararası basın mensupları katıldı.
Eski Başbakanlardan Bülent Ecevit’in ölümü nedeniyle 1 dakikalık saygı duruşuyla başlayan konferansın açılışında, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan konuşmasına Ecevit’e rahmet dileyerek başladı. Erdoğan’ın konuşma metni şu şekilde;
Sayın Genel Sekreter,
Değerli Katılımcılar…
Öncelikle hoş geldiniz diyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada, uluslararası toplumu çok yakından ilgilendiren bir Genel Kurulun açılış töreninde aranızda olmaktan büyük memnuniyet duyuyorum.
Bu önemli toplantıda alınacak kararlar, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin geleceklerini yakından ilgilendiriyor.
Günümüzde gerek hükümetler, gerek düzenleyici otoriteler, gerekse yatırımcılar, alacakları kararlarda Uluslararası Telekomünikasyon Birliği Genel Kurulu sonuçlarını dikkatle takip ediyorlar.
Hükümet olarak biz, bu alanda uluslararası ve bölgesel işbirliklerine büyük önem veriyoruz.
Zira, sermaye, bilgi ve emeğin, iletişim teknolojileri sayesinde serbestçe dolaştığı günümüzde, uluslararası ve bölgesel işbirlikleri de kaçınılmaz hale gelmiştir.
Değerli Katılımcılar…
Uluslararası Telekomünikasyon Birliği 1865 yılında, dünyanın küresel bir köye dönüşmesinden, yani iletişim uydularının uzaya fırlatılmasından 100 yıl kadar önce kurularak, bugünleri öngörme başarısı göstermişti.
Zamanın giderek daha çok hızlandığı, eskiden yüzyılları alan değişimlerin artık bir kaç yılda yaşandığı çağımızda sanırım bizleri nasıl bir geleceğin beklediğini öngörebilmek daha değerli bir hale gelmiştir.
Zira dünyanın nereye doğru gittiğini göremeden bu kadar hızlı ilerleyen bir değişime ayak uydurmanız da mümkün olmaz.
İletişim devrimi, bütün bu değişimlerin hayatlarımızı ve geleceğimizi en köklü biçimde dönüştürmüş olanıdır.
Radyo, televizyon ve nihayet iletişim uydularıyla başlayan bu kültürel devrim, internet ile bugün hala devam ediyor. Yarın ne olacağı belli değil.
Aramızdaki fiziksel mesafeleri kısaltıyor, sınırları ortadan kaldırıyor.
Dünyamızı giderek daha da küçültüyor.
Bütün bunlara ‘küreselleşme’ gerçeği diyoruz.
Bildiğiniz gibi, dünya devletleri eskiden beri çeşitli kategorilere ayrılmıştır.
Ancak bugün iletişim devriminden sonra zayıf yada güçlü devlet kriterlerinin de artık değişmeye başladığına tanık oluyoruz.
Artık sadece askeri yada ekonomik güçleri, devletlerin dünya içindeki yerini ve etkinliğini belirlemeye yetmiyor.
Devletler küresel sisteme entegre olanlar ve olamayanlar diye ikiye ayrılıyor.
Alt kategorilerde de, küresel sisteme entegre olmaya namzet yada başarısızlıkları tescillenmiş olanlar şeklinde de tanımlamalar yapıldığını görüyoruz.
Bense devletleri internet terminolojisiyle şöyle sınıflandırıyorum: Online devletler ve off-line devletler.
Ve büyük bir memnuniyetle söyleyebilirim ki, Türkiye son yıllarda gerçekleştirdiğimiz büyük atılımlarla artık 24 saat online(ONLAYN) bir devlettir.
Türkiye’nin erişim dışı olduğu hiçbir alanın kalmaması için bilgi toplumuna dönüşüm çalışmalarımızı büyük bir hızla sürdürüyoruz.
Türkiye kendi vatandaşları için de, küresel sistemin her hangi bir noktasında bulunan kişi yada kurumlar için de ihtiyaç halinde hattın öbür ucunda hazırdır.
Dünyaya açık bir toplum, dünyaya açık bir ekonomi.
Bizim Türkiye vizyonumuz işte budur.
Değerli Dostlar…
Bilgi toplumu olma yolunda attığımız adımlarla ülkemizde son yıllarda, internet abone sayısında büyük artış olmuştur.
2002’de 1 milyon 300 bin olan bu sayı, bugün 2,5 milyona yaklaşmıştır.
ADSL abone sayısı da 2 milyonu aşmış, ülkemizdeki internet kullanıcısı 16 milyon kişiye ulaşmıştır.
Hayata geçirdiğimiz yeni projelerle Internet kullanımı daha da artacaktır.
E-Devlet ve e-Dönüşüm projelerine de büyük önem veriyoruz.
Bu projeler ile münferit çalışmaları tek çatı altında toplayarak, vatandaş odaklı, katılımcı, şeffaf, etkin, daha kaliteli ve hızlı kamu hizmeti sunmayı hedefledik.
Bu alanda önemli bir mesafe kat ettik.
Bakınız, başlattığımız bu iletişim hamlesiyle bir yandan e-Dönüşüm’ü gerçekleştirerek kamu hizmetlerinde hız ve verimliliği artırıyor, bir yandan da yeni nesilleri geleceğe hazırlamak için gerekli adımları atıyoruz.
Onun için okullarımızı en son teknolojilerle destekliyoruz.
Bu doğrultuda okullarımızda bilişim teknolojileri sınıfları kurduk.
Okullarımızın büyük bir kısmını ADSL ile hızlı internet imkanına kavuşturduk.
2003 yılında sadece bin 742 okulumuzda internet vardı.
2004 yılında 12 bin 14, 2005 yılında da 7 bin 835 okulumuzu daha internet imkânına kavuşturduk.
Bu yılın sonuna kadar 17 bin 502 okulumuzu daha internetle buluşturacağız.
Bugün artık, ilköğretim öğrencilerimizin yüzde 82’si, lise ve dengi okul öğrencilerimizin yüzde 95’i internetle bilgiye daha hızlı ve daha kolay ulaşıyor.
Ancak bilgi ve iletişim teknolojilerine sahip olmak, tam anlamıyla bir bilgi toplumu olabilmek için tek başına yeterli değildir.
Bunu gerçekleştirmenin yolu, toplumu etkileyen tüm alanlarda ciddi bir dönüşümün gerçekleştirilmesinden geçiyor.
Onun için biz, insanımızın bilgi toplumunun gerektirdiği niteliklere ve dinamizme kavuşturulmasına yönelik adımlar atmaya da devam ediyoruz.
Değerli Katılımcılar…
Böylesine hızla gelişen bir alanda, yenilenen teknolojilerin aynı hızla insanların hizmetine sunulabilmesi için önemli düzenlemelerin yapılmasına ihtiyaç olduğunu hepimiz biliyoruz.
Onun için biz, kendi değerlerimize bağlı kalarak günümüzün hızla değişen ekonomik, sosyal ve kültürel şartlarına uyum sağlamak üzere gerekli çalışmaları yürütüyoruz.
Dünyadaki eğilimlere paralel olarak kamu faaliyetlerinin daraltılması, bürokrasinin azaltılması, özelleştirme ve serbestleşme yolunda ciddi adımlar attık.
2004 yılından itibaren telekomünikasyon sektöründe serbestleşmeyi sağladık.
Sektörü, işletme ve altyapıya sahip olma açısından serbest rekabete açtık.
Hükümet olarak, en son bilgi ve iletişim teknolojilerini, ülkemizin sosyo-ekonomik yapısını da dikkate alarak insanımızın yararına sunmanın gayreti içerisindeyiz.
Bilgiye erişimi daha da kolaylaştırmaya çalışıyoruz.
Toplumumuzun bütün kesimlerinin bu anlamda eşit fırsatlara sahip olmasını istiyoruz.
Bunun için en gelişmiş teknolojilerden yararlanılması ve sektörün küresel ekonomiye uyumlu hale getirilmesi üzerinde özenle duruyoruz.
Bu doğrultuda dünyanın çeşitli gelişmiş ekonomilerinde gerçekleştirilen lisanslama uygulamalarını günü gününe takip ediyor, dikkatle inceliyoruz.
Coğrafi şartlarımız ve toplumsal ihtiyaçlarımızla uyumlu uygulama stratejileri geliştiriyoruz.
Biliyoruz ki yapılacak her değişiklik olumlu sonuçlar doğurmaz.
Bu nedenle teknolojik gelişmeleri dikkatle izliyor, gerekli değişiklikleri yaparken yatırımcı ve tüketicilerimizin haklarını korumaya azami hassasiyeti gösteriyoruz.
Bu bizim, sağlıklı bir biçimde bilgi toplumu olma vizyonumuzun da doğal bir gereğidir.
Memnuniyetle ifade edebilirim ki bugün Türkiye’de, bilgi teknolojilerinden en etkin şekilde yararlanılmasını mümkün kılan bir altyapı oluşturulmuştur
Son yıllarda elde ettiğimiz kazanımlarla istikrar içinde büyüyen, küresel ölçekte rekabet gücünü artıran, bilgi toplumuna dönüşen bir ülke haline geldik.
Bugün artık kopenhag kriterlerini karşılayarak Avrupa Birliği ile müzakere sürecini başlatmış bir Türkiye var.
Değerli Dostlar…
Ülkemiz, genç ve dinamik bir nüfusa sahip….
Yeni nesiller, en ileri teknolojiyi kullanarak hatta bu teknolojiyi geliştirerek telekomünikasyon sektörünün dinamizmi içinde yer almak istiyor.
Bu doğrultuda, teknoloji geliştirme merkezleri kurarak, AR-GE çalışmalarını destekleyerek, AR-GE harcamalarına vergi istisnaları getirerek bu alana yeni bir dinamizm kazandırmamız gerekiyor.
Yine bilgi teknolojileri alanında çoğunluğunu donanım çalışmalarının oluşturduğu mevcut pazar yapımızın, yazılım ve katma değerli hizmetlerle ilgili payını artırmak zorundayız.
Bunu küresel ölçekte gerçekleştirmenin son derece güç olduğunun farkındayız.
Bilgiye erişimin sınır tanımadığı günümüzde, bu alandaki insan gücümüze hem yurtiçinde, hem de yurtdışında istihdam alanları açma gayretindeyiz.
Bu hedefe de, sadece teknoloji transferiyle ulaşamayız.
AR-GE çalışmalarını, yenilik üretecek, uygulanabilir sonuçlar alacak şekilde tasarlamak zorundayız.
Onun için biz, teknoloji geliştirmeye yönelik girişimciliği özendiriyoruz.
Yeni yöntemler geliştirerek verimliliği ve kârlılığı artırmayı, mevcut pazarları büyütmeyi ve yeni pazarlar oluşturmayı hedefliyoruz.
Yenilikçi düşünceleri destekliyoruz.
Özel sektörümüzün araştırma merkezleri kurma girişimlerini teşvik ediyoruz.
Hükümet olarak bu konuda özel sektörümüze her türlü desteği sağlamaya devam edeceğiz.
Bilim, teknoloji ve yenilik kültürünün toplumun her kesiminde geliştirilmesine yönelik çalışmalarımızı da planlı bir biçimde sürdürüyoruz.
Gerek kamuda, gerekse özel sektörde, yerli yada yabancı araştırmacı istihdamının daha da artırılması için gerekli her türlü imkanı sağlayacağız.
Değerli Katılımcılar…
Hükümet olarak üzerinde en çok durduğumuz konulardan biri de, alternatif altyapı ve hizmet sunumuyla bilgiye daha etkin, daha hızlı, daha güvenli ve daha makul maliyetlerle erişilmesini sağlamaktır.
Son yıllarda ülkemizde çok yönlü değişim yaşanmıştır.
Bu süreçte telekomünikasyon, bilgi ve iletişim hizmetlerinde alternatif altyapı kullanımıyla ilgili yoğun açılımlar da sağlanmıştır.
Evet, Türkiye’de halen, elektronik haberleşme hizmetlerinde vergi oranı yüksektir.
Bunun bilgi toplumuna dönüşme yolundaki hızlı ilerlememizi aksatmaması için, vergi yükünün kademeli olarak azaltılması yönünde çalışmalara başlamış bulunuyoruz.
Amacımız hem bireysel, hem de kurumsal kullanıcıların telekomünikasyon hizmetlerinden daha fazla yararlanmalarına imkan sağlamaktır.
Türkiye’de bu alanlardaki düzenleyici otoritelerin, işbirliklerini artırarak, daha zengin bir içeriği, daha etkin bir altyapıyla tüketiciye sunmanın gayreti içinde olduklarını memnuniyetle görüyoruz.
Değerli Dostlar…
Bugün, küresel gelişmelerin bir gereği olarak, telekomünikasyon ve yayıncılık alanlarında dünya ülkeleri arasında yoğun işbirliği sağlanması gerekiyor.
İnanıyorum ki yakın bir gelecekte telekomünikasyonda bir çok yeniliği yine birlikte başaracak, çok yararlı gelişmelere hep birlikte şahit olacağız.
Bu düşüncelerle Genel Kurulun verimli geçmesini diliyor, sizleri bir kere daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Daha sonra söz alan Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ise
ülkemizde, bir yandan haberleşmeyi mümkün olan ileri düzeyde sağlamak için gerekli çalışmaları yaparken, diğer yandan Sayısal Uçurumun azaltılması üzerinde önemle duruyoruz.
dedi. Yıldırım konuşmasına şu şekilde devam etti:
Bugün Türkiye’de sabit telefon abone sayısı yaklaşık 19 milyondur. Sabit telefonda hane başına penatrasyon oranı ise %100’lere ulaşmıştır. Mobil telefon abone sayısı, 50 milyonu aşmıştır. Bu da %70 penatrasyon oranına karşılık gelmektedir. Özellikle hükümetimiz döneminde GSM abone sayısında artış hızı, ikiye katlanmıştır.
Ülkemizde son üç yılda geniş bant internet (DSL) abone sayısı 2,5 milyonu aşmıştır. İnternet kullanıcı sayısı 16 milyonun üzerindedir. Başka bir deyişle, internet penatrasyon oranı %22’ler seviyesine gelmiştir. 2010 yılına kadarda, bu oranı %60’a çıkarmayı hedefliyoruz.
Yıldırım telekomünikasyon sektöründe ses ve altyapı tekelinin kaldırıldığını ve bunun sağladığı serbestleşme sonucunda da halen: Uzak Mesafe Telefon Hizmetleri veren sabit ve mobil telefon işletmecileri; internet servis sağlayıcıları ve de uydu platform işletmecileri olmak üzere, toplam 228 firmanın faaliyet gösterdiğini belirtti.