Fatma Ağaç
Telekomünikasyon sektöründe 1 Ocak 2004’te başlayacak olan serbestleşme ile birlikte Türk Telekom’un sektördeki yasal tekel konumu kalkacak, özel sektörde faaliyet gösteren firmalar da ses ve çeşitli telekomünikasyon hizmeti vermeye başlayacaklar.
TELEKOMÜNİKASYON Kurumu’nun 1 Ocak 2004 tarihinden önce ikincil düzenlemeleri yapması ve lisansları vermesi gerekiyor. Şu ana kadar verilmesi gerekli olup da verilmemiş kablolu TV, sabit kablo erişim lisansları bulunurken, yerel ağın paylaşıma açılması, DSL hizmetlerinin Türk Telekom’un dışında verilmesini sağlayacak düzenlemelerin yapılması, geçiş hakkı, numaralandırma rejimi, kişisel bilgelerin korunması, tesis paylaşımı konularındaki düzenlemelerin gerçekleştirilmesi ve ara bağlantı düzenlemesinin de yeniden yapılması konuları da askıda olan işler arasında yer alıyor.
Telekomünikasyon Kurumu geçen yıldan beri yapması gereken düzenlemeleri yetiştirmeyi iki ayın içerisine sıkıştırırken, bazı düzenlemelere ilişkin taslakları sektörün görüşüne açıyor. Telekomünikasyon Kurumu’nun yapacağı düzenlemelerin yanında Ulaştırma Bakanlığı’nın da Bakanlar Kurulu’nun onaylaması için “Karasal Hatlar Üzerinden Veri İletimi Asgari Bedel Tespiti” ile “Ortak Kullanımlı Telsiz Sistemleri İçin Asgari Bedel Tespiti”ni bir an önce kurula sunması bekleniyor.
Ulaştırma Bakanı Yıldırım: “Serbestleşmede gecikme olmayacak”
. . . . . .
Uğurlu: “1 Ocak 2004’ten önce tüm lisansların verilmesi gerekiyor”
TELKODER Genel Sekreteri Rıdvan Uğurlu, Telekomünikasyon Kurumu’nun 1 Ocak 2004 tarihine kadar telekomünikasyon sektöründe serbestleşmeyi sağlayacak tüm düzenlemeleri yapması gerektiğini, ancak kurumun bu konuda bir sıkışıklık yaşadığını ileri sürdü.
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Genel Sekreteri Rıdvan Uğurlu, serbestleşmenin başlayacağı 1 Ocak 2004 tarihinden önce kesinlikle tüm düzenlemelerin yapılması ve tüm lisansların verilmesi gerektiğini vurguladı. Telekomünikasyon Kurumu’nun düzenlemelerin yapılması konusunda biraz sıkışıklık yaşadığını öne süren Uğurlu, “Çok az miktarda konu rekabete açılmış, yani bu konularda lisanslar verilmiş durumda. Özellikle ses altyapısı olmak üzere diğer konularda da lisansların bize göre 1 Ocak 2004 tarihine kadar mutlaka verilmesi lazım ki serbestleşmenin bir anlamı olsun” diye konuştu. Uğurlu, aksi halde Türk Telekom’un yasal tekel konumunun fiili tekel konumuna dönüşeceğine işaret etti. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın serbestleşme tarihinin gecikmeyeceği yönündeki açıklamalarının iyi niyetli açıklamalar olduğunu belirten Uğurlu, “Ancak bakanlığın iyi niyetine inanabilmemiz için Nisan 2003’te Telekomünikasyon Kurumu tarafından bakanlığa gönderilmiş ‘Karasal Hatlar Üzerinden Veri İletimi Asgari Bedel Tespiti’nin ve yine Telekomünikasyon Kurumu tarafından Haziran 2003’te bakanlığa gönderilmiş ‘Ortak Kullanımlı Telsiz Sistemleri İçin Asgari Bedel Tespiti’nin bir an önce yapılması lazım” şeklinde konuştu. Uğurlu, serbestleşmeye ilişkin Telepati’nin sorularını şöyle cevaplandırdı:
TELKODER, 1 Ocak 2004 tarihinde başlayacak serbestleşmeye ilişkin firmalarla birlikte neler yapıyor ve bu sürece nasıl hazırlanıyor?
Rıdvan Uğurlu, serbestleşmeyi gerçekleştirecek düzenlemelerin eksik yapılmasının Türk Telekom’un yasal tekel konumunu fiili tekel konumunda devam ettirmesini sağlayacağını kaydetti.
“TELKODER’in temel amacı telekomünikasyon hizmetleri sektöründe tam serbestliğin ve tam rekabetin sağlanacağı bir pazarın oluşması. Bizim temel hedefimiz bu. Temel hedefimiz bu olduğu için biz gelişmeleri birkaç açıdan tam anlamıyla takip ediyoruz. Birincisi bakanlığın tutumu; Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın son açıklamaları aslında bizim için umut verici. Serbestleşmeyi daha uzağa götürecek bir anlayış içerisinde olmamaları bizim açımızdan çok olumlu. Tabi bunların sözde kalmamasını iş olarak ortaya çıkmasını istiyoruz. Bakanlığın serbestleşmeyi 1 Ocak 2004 tarihinin ilerisine götürmek gibi bir niyetinin olmadığı konusunda ikna olmuş durumdayız.
Bakanlık tarafıyla ilgili olarak bir endişemiz var; elektronik haberleşmeye ilişkin hazırlanan yeni yasa. Hükümetin Acil Planı’nda da yer alan yeni bir telekomünikasyon yasası çıkarılması söz konusuydu. Bununla da ilgili olarak 2003 yılının başından itibaren bazı çalışmalar yapıldı. Ama bu çalışmaların sonuçları bizi çok tedirgin edecek bir tarihte ortaya çıktı. Serbestleşmeye iki ay kala yeni bir telekomünikasyon yasası ortaya konuldu. Bizim kanunlardan veya şu ana kadar yapılan düzenlemelerden bir şikayetimiz yok. 406 Sayılı Kanun çeşitli tarihlerde değişikliklere uğramış ve en son 2000 yılında açıklanan 4502 Sayılı Kanunda denmiş ki; “1 Ocak 2004’ten itibaren tam serbestleşme olacak”. Bundan yana bir şikayetimiz yok. Tek bir endişemiz var: 2000 yılından bu yana kadar geçen 4 yıllık sürede Telekomünikasyon Kurumu kuruldu. Kurum da 4502 Sayılı Kanunla oluşturuldu. Bu kurumun yapması gereken; 2004 yılına kadar telekomünikasyon sektöründe serbestleşmeyi gerçekleştirmek için gerekli olan tüm düzenlemeleri gerçekleştirmesi. Bu konuda biraz sıkışıklık yaşanıyor şu anda. Çok az miktarda konu rekabete açılmış durumda yani az sayıda konuda lisanslar verilmiş durumda. Özellikle ses altyapısı ve diğer konularda da lisansların bize göre 1 Ocak 2004’e kadar mutlaka verilmesi lazım ki bir anlamı olsun. 1 Ocak 2004’ten sonra yasal tekel halinden çıkacak olan Türk Telekom’un fiili tekel konumuna gelmemesi için bu lisanların mutlaka ve mutlaka verilmesi lazım. Bunlar sadece altyapı ve sesle kısıtlı da değil. Şu ana kadar verilmesi gerekli olup da verilmemiş kablolu TV, sabit kablo erişim lisansları var. Yerel ağın paylaşıma açılması ile DSL hizmetlerinin Türk Telekom’un dışında verilmesini sağlayacak düzenlemelerin 1 Ocak 2004’ten önce yapılması ve tüm lisansların verilmesi lazım. Bizim istediğimiz bu. Bizim Telekomünikasyon Kurumu’ndan istediğimiz bir başka konu da lisans alacak ya da almış şirketlerin piyasada rahat çalışmalarını sağlayacak düzenlemelerin yapılması. Nedir bunlar? Geçiş Hakkı, Numaralandırma Rejimi, Kişisel Bilgilerin Korunması, Tesis Paylaşımı vb. Ara bağlantı çıktı ama bunun yeniden tadil edilmesi gerek. Bu gibi düzenlemelerin de 1 Ocak 2004’ten önce çıkması lazım. Gördüğümüz kadarıyla Telekomünikasyon Kurumu bu yönde bir gayret içerisinde. Belli taslakları sektör görüşlerine açıyor. Biz de onlara görüşlerimizi bildiriyoruz. Umarız bu düzenlemeler 1 Ocak 2004’ten önce gerçekleştirilir. Resmi Gazete’de yönetmelik ya da tebliğ şeklinde yayınlanacak ikincil düzenlemelerin bu tarihten önce mutlaka yapılması gerekiyor.”
Telekomünikasyon Kurumu’nun yapacağı düzenlemelerin gecikmesi nasıl bir sakınca doğuracak?
“Yapılacak her eksik düzenleme biraz önce ifade ettiğimiz gibi Türk Telekom’un yasal tekel konumunu fiili tekel konumunda devam ettirmesini sağlayacak. Lisansları düzenlemediğiniz zaman firmalar faaliyet gösteremeyecekler. Bu ne demektir? Serbestleşme olmuyor demektir.”
Serbestleşme Türkiye’ye ve ekonomiye ne tür kazanımlar getirecek? Firmalar serbestleşmeye yeterince hazırlar mı?
“Türkiye’deki firmalar serbestleşmeye çok fazla hazırlandılar. Öylesine hazırlandılar ki mutlaka harekete geçmek zorundalar. Çünkü Türkiye’nin Koç, Sabancı, Oyak, Doğan, Borusan gibi büyük grupları telekom operatörü olma yönündeki niyetlerini açıkça ifade ediyorlar. Bunların her birisinin yabancı ortaklığı, hangi konularda faaliyet göstereceklerine ilişkin fizibilite raporlarının hazırlanması ve finans bulunması konularındaki hazırlıklarını gözlüyoruz. Hazır olduklarına inanıyoruz.
Telekomünikasyon diğer sektörler gibi değil. Telekomünikasyon aslında bir temel sektör. Bir altyapı meydana getiriyorsunuz. Yani ülkenin kalkınması, dış ticaretinin artması ya da diğer sektörlerde yapılan işlerin daha fazla anlam kazanabilmesinde telekomünikasyonun önemi büyük. Şehirleri yaparsınız ama yolları yapmadığınız zaman, o şehirler arasındaki bağlantı kurulmadığı zaman yerel kalmak durumundasınız. Dolayısıyla bizim ülkemizde de her boy küçük işletmeden tutun büyük boy işletmelere kadar işlerini daha iyi yapabilmeleri için telekomünikasyon altyapıları en önemli unsurlardan. Bu konularda aslında fazla bir söz söylemeye de gerek yok. Çünkü dünyada gelişmiş ülkelere baktığınızda tekelin devam ettiği başka bir ülke yok. Amerika başta olmak üzere arkasından Avrupa Birliği ve OECD ülkelerinin hepsi telekomünikasyon sektörünü serbest rekabete açmış durumdalar. Bunun tüketici açısından da ne getireceğini görmek için bugün Amerika’daki bir geniş bant erişimi ile Türkiye’deki geniş bant erişiminin maliyetini kıyaslamak yeterli olacaktır. Mesela telefon görüşmelerinde; uzun mesafe ses taşıma hizmetleri diğer ülkelere nazaran 5-6 kat daha fazla. Serbestleşme hem piyasa açısından hem tüketici açısından hem de şirketler açısından büyük ucuzluk getirecek.
Başka bir konu daha var; fiyat-kalite dengesi de sağlanacak serbestleşmeyle. Tüketicinin hizmeti seçme şansı olacak. Tekel ortamında tüketicinin böyle bir şansı yok. Türk Telekom neyi veriyorsa onu belirlenen fiyattan almak zorunda.”
Firmaların kuracakları ya da kurdukları altyapıları bu hizmetleri vermeye yeterli olacak mı? Yoksa Türk Telekom’un mevcut altyapısından yararlanarak mı bu hizmetleri verecekler?
“Şu aşamada, bugünün ekonomik ve fiziksel koşullarında Türk Telekom’un altyapısına rakip olabilecek bir altyapı inşa etmek mümkün değil. Zaten hiçbir ülkede de mümkün olmamış. Dolayısıyla altyapı olarak ilk başta mutlaka Türk Telekom’un altyapısından yararlanacak firmalar. Bu da bedava olmayacak tabi ki. Türk Telekom hat kiralayacak, kira bedeli neyse işletmeciler verecekler, hizmetlerini sağlayacaklar ve Türk Telekom da bu yolla gelir sağlayacak. Firmalar zamanla kendi altyapılarını da kurmaya başlayacaklardır. Aslında altyapıyı ikiye bölmek lazım; birincisi yerel dediğimiz erişim altyapısı; ikincisi de şehirlerarası, uluslararası ana omurga (santrallar, fiber hatlar vs). Şehiriçi erişim şebekesinin oluşturulması bugün itibariyle mümkün değil. Her yere giden bakır kablonun döşenmesi olanaksız. Bunun için de yerel ağın paylaşıma açılması söz konusu; yani Türk Telekom’un sahip olduğu hatların başka işletmecilere kiralanması. Diğer bir usul de pahalı bir usul, alternatif şebekeleri devreye koymak.
Bugün itibariyle bir kablo TV şebekesi 2,5 milyon eve giriyor. Dolayısıyla bu şebekeyi hem ses için hem İnternet için kullanmak mümkün. Bunun kullanıma açılması da bir rahatlama sağlayacak. Ülkemizde olmayan sabit kablosuz erişim de söz konusu; bunun için de lisanslar verilirse, bunu sağlayacak şirketler kendi altyapılarını kurarak telsiz erişim hizmetini vermiş olacaklar. Şehirlerarasında ana omurga için başka ülkelerde elektrik hatları kullanılıyor. Burada da esas olan güzergah sahibi olmak. Bu güzergaha da Devlet Demir Yolları kısmen sahip, BOTAŞ ve TEAŞ sahip. Birtakım işletmeciler de bunların güzergahlarından istifade ederek, zaman içerisinde de mutlaka uzun mesafe omurgalarını kendileri kuracaklar.”
Eklemek istediğiniz başka konular?
“Kesinlikle 1 Ocak 2004’ten önce tüm lisansların verilmesi, tüm düzenlemelerin tamamlanması gerekiyor. Bunun için bakanlık iyi niyetle birtakım işler yapıyor gözükse de bakanlığın iyi niyetine inanabilmemiz için Nisan 2003’te Telekomünikasyon Kurumu tarafından bakanlığa gönderilmiş ‘Karasal Hatlar Üzerinden Veri İletimi Asgari Bedel Tespiti’nin bir an önce yapılması lazım. Yine Telekomünikasyon Kurumu tarafından Haziran 2003’te bakanlığa gönderilen ‘Ortak Kullanımlı Telsiz Sistemleri İçin Asgari bedel Tespiti’nin bir an önce yapılması lazım. Çünkü şu anki mevcut kanuna göre yeni lisans konularının açılabilmesi için Bakanlar Kurulu tarafından bu hizmetlerin asgari bedel tespitlerinin yapılması gerekiyor ki Telekomünikasyon Kurumu o bedel üzerinden lisanslandırma yapsın. Dolayısıyla bizim bakanlıktan beklediğimiz; biri 6 aydır birisi de 8 aydır bakanlıkta gerekçesiz olarak bekletilen bu düzenlemelere ilişkin fiyat tespitlerinin bir an önce yapılmasını sağlaması.
Elektronik haberleşemeye ilişkin olarak hazırlanan yeni kanunun iyi niyetle hazırlandığından fazla kuşkulanmıyoruz ama bunun da serbestleşmenin aleyhine yanlışlıkla da olsa bazı maddeler içermemesi lazım. Biz o konudaki görüşlerimizi zaten ayrıntılı olarak bakanlığa verdik. Görüşlerimizin dikkate alınmasını bekliyoruz. Taslakta sakıncalı maddeler sanırım bizim görüşlerimiz doğrultusunda düzeltilir.”