Telkoder ile Türk Telekom arasında gerilen ipler, Telkoder’in 10/08/2004 tarihinde İstanbul Hyatt Regency Oteli toplantısı ile daha da gerileceğe benziyor. Çünkü Telkoder eylem planını icra etmeye başlıyor görünüyor.
Türk Telekom’un Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak’ı yıpratmaya yönelik olarak Hürriyet gazetesine yansıyan kaçak trafik girişimi geri tepmişe benziyor. Çünkü Türk Telekom, yazılarımda da sık sık değindiğim gibi Türkiye’de 250 Milyon dakika olduğu tahmin edilen kaçak trafik konusunda halen ortamın, -TK UMTH lisansı verdikten sonra bile- 90’lar gibi olduğunu zannediyor.
Yani, Türk Telekom “PRI hatlarınızı kapatırım, tek geliriniz olan –şimdilik- çağrı sonlandırmadan ekmek yiyemezsiniz” sopasıyla Telkoder öncülüğünde bir araya gelen sektörü çil yavrusu gibi dağıtabileceğini zannetti. Ancak Telkoder’in birkaç saat öncesinde basın açıklaması ile tamamlanan toplantısında “halen” sektörün tek yumruk olduğunu “öğrendiklerinde” umut bağladıkları operasyonlarının da başarısızlıkla sonuçlandığını ne yazık ki öğrenmiş olacaklar.
Tek kötü haber bu değil, TT için. Telkoder’in sektörle tek yumruk olup, hedefine hızlı ve emin adımlarla ilerlemesi sürüyor. TK gayri resmi olarak Türk Telekom’un PRI kapatma operasyonunda yetkisiz olduğunu ve bu yaptırımın TK tarafından icra edilebildiğini ifade etti. Anlamı şu, Türk Telekom “kafasına estiği” gibi PRI kapatamaz ve ara bağlantı konusunda UMTH’ciler değil, Türk Telekom yükümlüdür! Türk Telekom’un başına ne geliyorsa, zaten kendini halen “tekel” zannetmesinden geliyor…
Yüksek katılımla gerçekleşen Telkoder toplantısının ana fikri, yürütülen mücade ile ilgili olarak Avrupa Birliği’ne mevcut durumu iletmek başta olmak üzere (Sn. Arıak yarın Brüksel’de AB temsilcileri ile görüşecek aldığım duyumlara göre), Türk Telekom’un kamu kaynaklarını “rekabet” için israf ederek yürttüğü faaliyetlerini bir kenara bırakarak; hadiseyi Avrupa Birliği normları ve emsalleri ile TK üyelerine anlatmak, Ankara’daki bürokratlar, Bakan ve hatta Başbakan düzeyinde iletişim faaliyetlerini arttırmak şeklinde özetleniyor. Ayrıca Türk Telekom’un yürüttüğü ve devlet gelenekleri ile pek örtüşmeyen “operasyonlarını” ve yasal yetkilerini aşan faaliyetlerini de yargıya götürmek şeklinde özetlenebilir.
Doğrusunu söylemek gerekirse, Türk Telekom’un UMTH’cilere mantık dışı yaptırımlar uygulamasını açıklayabilmek çok zor. Çünkü her hamlesini eline yüzüne bulaştırıyorlar. Ayrıca “maliyetlerini” bilmediğini söyleyen bir Türk Telekom’un ara bağlantı konusunda, Telkoder’in masaya koyduğu “bilimsel çalışma ürünü” rakamların karşısında keyfi olarak ortaya attığı 50 ve 70 küsur TL konusunda tutunması da gittikçe zorlaşıyor. Tarfilerini, ara bağlantı maliyetleri ile UMTH işletmecilerinden aşağıda tutma, bir başka deyişle “haksız rekabet” matemetiğinden başka bir anlamı olmadığını görmemek mümkün değil! Bakalım TK bu haksız rekabete karşı UMTH işletmecilerinin rakamlarını nasıl değerlendirecek? Yoksa onlar da Türk Telekom’u UMTH’cilere karşı korumak için ortak mı hareket edecek? Böyle bir durumun hasıl olması, rekabeti düzenleyen bir kurumun “suç” işlemesi anlamına gelecek ki, bu da Türkiye’ye has bir garabet örneği olacaktır. Ancak düşük ihtimal veriyorum.
Türk Telekom, TK’dan rol çaldığında TK bu duruma fena halde bozuluyor. Ancak böyle giderse, Rekabet Kurumu müdahil olarak konuya girdiğinde; bozulan taraf sayısı daha da artabilir…
Tüm yıpratmalara karşın Telkoder Başkanı Sayın Yusuf Ata Arıak’ın kişisel kayıpları gözealarak yürüttüğü mücadele –neredeyse- film konusu olacak bir noktaya geldi. Kendisini serbest piyasa ve liberal ekonomiye inanan bir kişi olarak kutluyor ve yürüttüğü çalışmaların T.C. tarihinde eşine az raslatlanır bir “örgütçülük” olduğunu belirtmek istiyorum. Sektörün de Telkoder ve kişisel olarak Sn. Arıak’ın arkasında durması, Türkiye’de birşeylerin değiştiğinin ve AB standartlarına uyumun da bir göstergesi. Bakalım AB nezdindeki girişimlerden sonra TC Hükümeti, ihale kanunu ve insan hakları konusunda olduğu gibi gelişmelere seyirci kalmakla, müdahil olma konusunda nasıl bir karar verecek?
* * *
Değinmek istediğim son husus ise Türk Telekom’un yazılarıma gönderdikleri tekzipleri ile ilgili. Biliyorsunuz iki ayrı yazıma, iki ayrı tekzip geldi. Öncelikle Türk Telekom’un ilk tekzibindeki dialer/audiotex anlaşması yapmamış da, yabancı operatörler ve bazı içerik sağlayıcılar Türk Telekom abonelerini istismar etmiş nevinden açıklamaları mantık hatalarıyla dolu. Kaleme alırken, birkaç kişiye okutmalarında fayda var. TT’nin tahsilatını yaptığı ve “memnun” oldukları bir işin arkasında durabilme hassasiyetini göstermesinde fayda var. Türk Telekom’a önerim, zaten değersiz bir paçavra olarak gördükleri anlaşmaları yırtıp atsınlar, anlaşmalar çervesinde üzerlerinden geçen o “uygunsuz ve sıradışı” trafikten tahsil ettikleri tüm paraları abonelerine iade etsinler! Tüketici derneklerini göreve davet ediyorum. Böylelikle sorun biter. (TK’nın 2.Tip TR İşletmeciliği kapsamında vereceği Telefon Mesaj (0900’lü Hatlar) Hizmeti’ni hızlandırmasında fayda var. Çünkü TT, dialer konusunda halen abonelerini -kendi tabirleri ile- istismara açık halde bırakıyor. Bu servislerin yüksek ücretlerle uluslararası hatlarla yapılması zarar getirmiştir. Ayrıca Türk Telekom her alanda haklarını savunurken, bu alandaki “pazar”ı Turkcell ve Telsim’e bırakmıştır. Atladıkları bu konuyu da hatırlatayım dedim. Çok cehhede savaştıklarından unutmuş olabilirler…)
Diğer tekziple ilgili olarak ise halen açıklamayı anlayabilmiş değilim. Türk Telekom, “tekel” döneminin bittiğini, TK’dan lisnas alan firmalara karşı bir ara bağlantı “yükümlüsü” olduğunu, karşısında fevkalade eğitimli ve dünyadaki Telekom uygulamalarını çok iyi bilen ve “haksız rekabet” konusunda matmatiği kuvvetli ve mücadelesini sonuna kadar götürecek bir sektör olduğunu görmesinde, sorunların çözümünde katkısı olacağı kanaatindeyim.
* * *
Türk Telekom’un “lisans koleksiyoneri” kılmaya çalıştığı UMTH işletmecileri, Telekom’un sık yinelediği argümanla kamu kaynaklarının sırtından para kazanmaya çalışan girişimciler değildir. Kamu kaynaklarını daha da verimli çalıştırıp, vergi ve istihdam katmadeğeri yaratacak ve rölatif olarak da Türk Telekom’un değerini arttıracak “iş ortakları”dır.
Kamu kaynaklarının her özelleştirme ve serbestleşmede özel sektöre peşkeş çekildiğini haykıran zihniyete sesleniyorum. Türk Telekom maliyetini bilmiyor! Bu resmi açıklama Türkiye’de haber olmuyor… Özel sektörden bunu duyan var mı?
İşte acı Türkiye gerçeği.