2005 yılında Türk Telekom, Avea ve Türkcell hisseleri el değiştirdi, Telsim satıldı. Mevcut oyuncular açısından bütün taşlar yerinden oynadı diyebiliriz. 2006 yılında bu taşlar yerine otururken özel tekellerden korunmak için mutlaka yeni işletmecilere de yer ayırılmalıdır diye düşünüyorum.
2005 yılının en önemli gelişmesi olan Türk Telekom’un özelleştirmesi elbetteki bir çok yeniliği beraberinde getirecek, ancak devlet tekelinin özel tekel haline gelmemesi konusunda çok dikkatli olmalıyız. Ülkemizin büyük cirolara ulaşan yeni şirketlere sahip olabilmesi için serbest rekabete açık bir telekomünikasyon pazarının oluşturulması şarttır. Türk Telekom’un özelleştirilmesine kadar geçen sürede maalesef serbestleşmenin gereklerinin yerine getirilmesinde aksamalar oldu, umarız bundan sonra bu gecikmeler süratle telafi edilir. Bunun işaretlerini şimdiden görmeye başladık ancak bu konuda gecikilmemesi çok önemli, zira geçmişteki olumsuz tecrübelerden sonra telekomünikasyon alanına yatırım yapacak girişimci bulunamaması gibi bir sorun ortaya çıkabilir.
Serbestleşme açısından 2005 yılı iki ileri bir geri gibi gelgitlerle geçti. “Hizmet Kalitesi Yönetmeliği” yayınlandı, Altyapı, Kablo TV, Genişbant Sabit Telsiz Erişimi konularında lisans alma imkanı yılın son haftalarında da olsa sağlandı. Telekomünikasyon Kurumu mevzuatın gereklerinin uygulanmasına ve serbestleşmenin sağlanmasına aldığı kararlar ile yön vermeye çalıştı. Ancak buna rağmen İnternet, Telefon, Uydu işletmeciliği gibi alanlarda lisans almış işletmecilerin önüne bir çok engel çıkarıldı. İlgili lisanslar verilmiş, gerekli düzenlemeler yapılmış olmasına rağmen Arabağlantı sorunları nedeni ile Uzak Mesafe Telefon Hizmetinin, yeni işletmeciler tarafından tam olarak verilebilmesi sağlanamadı. Telekomünikasyon Kurumunun tüm uyarılarına rağmen, Türk Telekom şebekesini B ve A Tipi UMTH için uygun hale getirmedi. Benzer durum internet servis sağlayıcılığı alanında da yaşandı ve ADSL hizmetini sadece Türk Telekom vermeye devam etti. Haziran ayında çıkarılan bir Kanun ile kamu kuruluşlarına uydu hizmetini Türksat’tan alma zorunluluğu getirildi.
Sonuç olarak serbestleşme 2005 yılında beklendiği gibi gerçekleşmedi. Yeni işletmecilerin toplam telekom hizmetleri pazarından alabildiği pay yüzde bir iki seviyelerinde kaldı.
2005 yılının bir diğer önemli gelişmesi ise, sektörün iki yıldır beklemekte olduğu “Elektronik Haberleşme Kanunu” tasarısının 2005′ in son aylarında, sektörün beklentilerini büyük ölçüde karşılayacak şekilde ve AB müktesebatına uygun düzenlemelerle TBMM gündeminde yer alması oldu. Kısa sürede yasalaşmasını beklediğimiz bu tasarının, halen pekçok kanunla düzenlenmekte olan sektörde gelişen teknolojiler ve serbestleşme sonucunda ortaya çıkan boşlukları doldurmasını ve mevcut karmaşayı önlemesini bekliyoruz.
2005 yılının serbestleşme açısından pek parlak geçmemesine rağmen, 2006 yılından umutluyum. Yeni işletmecilerin şimdiye kadar karşılaştığı en büyük sorun, müşterilerine erişim sağlayabilmek için Türk Telekom ile çalışma mecburiyetinin olmasıydı. Kablo TV, Altyapı ve Genişbant Sabit Telsiz Erişimi lisanslarının verilmesi, Yerel Ağın Paylaşıma açılması bu mecburiyeti büyük ölçüde ortadan kaldıracak ve altyapı hizmetleri alanında da rekabeti başlatacaktır. Aksi halde telekomünikasyon pazarımız sadece Türk Telekom ve GSM işletmecilerinin bulunduğu, diğer tüm ülkelerin ve AB nin beklentilerine uymayan bir yapıya sahip olacaktır. Bu nedenle 2006 yılı için çok iyimserim. 2006 yılının geçmişte yeni işletmecilerin yaşadığı zorlukları unutturacak bir yıl olacağını düşünüyorum.