İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesi, TMSF’nin TMSF ve İnteraktif şirketlerine koyduğu haczi durdurdu. İnteraktif firmasının altyapısı, haciz nedeniyle geçen haftadan bu yana sökülüyordu.
Kablo sektörünün savaşı henüz bitmedi. Bugünkü gelişme, geçen hafta TMSF tarafından İnteraktif kablo firmasının Ankara’daki şebekesine ait hacize, Türksat tarafından uyulmaması nedeniyle cihazların toplanmasına karşın Türksat’ın mahkemeden aldığı durdurma kararı oldu.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF), İktisat Bankası nedeniyle Erol Aksoy’a ait Kablonet ve İnteraktif şirketlerinin işletilmesini üstlenmiş durumda. Ancak Türksat nisan ayında bu 2 firmanın (ve diğer kablo firmalarının) lisans almasından sonra, gelir paylarını ödemediği gibi, şebekelerine de el koydu. TMSF ise, bu firmaların mal varlığı olması nedeniyle şebekeye haciz koydu.
Ancak Türksat yetkililerinin bu hacize uymadığı görüldüğü için, TMSF şebekedeki cihazları çıkararak kontrol altına aldı.
Buna karşın İdari Mahkemeye giden Türksat haciz kararı için yürütmeyi durdurma çıkardı. Mahkeme, daha TMSF tarafından el konulan malların Türksat’a yani şebekeye iade edilmesine karar verdi.
Neden Sorun Yaşanıyor
Türksat, 1997 yılında Türk Telekom ile 5 kablo firması arasında yapılan gelir paylaşımlı anlaşmaları devir almıştı. 10 yıllık olduğu için 2007 yılında sonuçlanacak olan anlaşmalara göre, yatırımları özel kablo firmaları üstlenmişti.
Türk Telekom’un özelleştirilmesi sırasında Rekabet Kurumu, kablo şebekesinin önemine işaret etmiş ve bu şebekenin Türk Telekom’da kalmaması gerektiğine işaret etmişti. Bu nedenle de kablo işleri Türk Telekom’dan alınıp, Türksat’a devir edilmişti.
Firmalar, telekom sektöründeki serbestleşme çerçevesinde bu yılın nisan ayında kablo işletmecisi lisansı alarak bağımsız olarak çalışma şansına sahip oldular.
Ancak bu lisansı almaları ile birlikte, Trüksat yetkilileri bugüne kadar firmaların üzerinde çalıştıkları ve yatırımını gerçekleştirdikleri şebekenin devlete ait olduğunu iddia ederek, firmaların şebekelerle ilişkilerini kestiler.
Firmalar ise, şebekenin yatırımın kendileri tarafından yapıldığını ve lisans alımı ile birlikte sözleşmenin 25.maddesi çerçevesinde şebekeleri üzerinde çalışmaya devam edeceklerini düşünüyorlar.
İşte bu anlaşmazlık, firmaların yaptığı açıklamaya göre Türksat tarafının uzlaşmadan uzak durması nedeniyle çözülemiyor. Türksat firmaların kayıtsız şartsız şebekelerini bırakıp gitmesini ve sıfırdan başlamalarını bekliyor.
Bu durum kablo firmalarının yeniden başlamaları ve Türk Telekom’un karşısına rekabet unsuru olarak dikilememelerine neden olacak. En azından 1-2 yıl.
Oysa Kablo şebekeleri dünyada özel firmalar halinde gelişiyor.
Kablo şebekesi mevcut yapıda bir rekabet unsuru olarak kullanılıyor. Nitekim, Hollanda’da TT’nin eşdeğeri olan özelleştirilmiş eski devlet tekeli KPN, kablo firmalarının rekabeti nedeniyle zor durumda olduğunu bildirerek Hollanda hükümetini mahkemeye vermişti.
Oysa Türkiye’de hükümet belki Türk Telekom ve yatırımcısı Oger Telekom’u korumak adına (kablo firmaları hem internet hem de telefonda tüketici için önemli fırsatlar taşımasına karşın), belki yeni bir satılacak şebeke oluşturmak adına, özel kablo firmalarının savaşına uzaktan bakıyor. Olaya el koyması gereken Türk düzenleyici TK ise, alışılageldik şekilde, olayı seyretmekle yetiniyor. Avrupa’lı eşdeğerlerinin aksine, telekom sektöründe rekabetin oluşmasına destek olacağı düzenlemelerden özenle uzak kalıyor.
Tüketici Ne Yapıyor?
ADSL şebekesindeki fiyata kilitlenen tüketici kablo konusunda bilinçsiz davranıyor. Böylece kablo konusunun önemi sadece özel kablo firmalarının konusu gibi gözüküyor.
Oysa, kablo firmalarının yokolması durumunda, Türk Telekom ve ADSL’in seçeneği olacak 2.şebeke gelişemeyecek. Bu da belki şu anda kabul edilebilir düzeyde olan ADSL fiyatlarında artışa ya da en azından gelişme olmamasına yol açacak. Yani şebekenin ayrılmış olmasının anlamı kalmayacak..