Telekom’da Kamu Yansımaları

TELKODER Genel Sekreteri Rıdvan Uğurlu, telekom sektörü mü büyük yoksa bilişim sektörü mü tartışmalarının gölgesinde, bu iki alanın BHT-Bilgi ve Haberleşme Teknolojileri olarak birleşmeye doğru gittiğini söyledi. Uğurlu, birleşme alanın adının ne olması gerektiğinin de ayrı bir tartışma konusu olduğunu söyledi. Rıdvan Uğurlu, konuya ilişkin olarak şunları söyledi:
“Ülkemizde şimdiye kadar telekomünikasyon ve bilişim alanları aynı başlık altında toplanarak bilişim sektörü olarak adlandırılmaktadır. Avrupa Birliği’nde ise bu alan biraz daha genişletilerek, ‘Bilgi toplumu ve medya’ olarak tanımlanmaktadır. Türkiye ile müzakereler de bu başlık altında yürütülmektedir.
Sektörün adını kimin koyduğu ve adının koyulmasında hangi unsurların dikkate alındığı tam olarak bilinmemekle birlikte büyüklük, teknoloji, ilk başlayan olma, söylenme kolaylığı, anlaşılma kolaylığı, kulağa hoş gelme vs. gibi gerekçeler ileri sürülebilir.”
Uğurlu, çeşitli kaynaklara göre 2006 yılı BHT-Bilişim ve Haberleşme Teknolojileri sektörü toplam gelirinin 20 Milyar Dolar olduğunun tahmin edildiğini ifade ederek, bu rakamın içerisinde 12-13 Milyar Dolar’ın telekomünikasyon işletmeciliği (Türk Telekom, GSM işletmecileri ve yeni işletmeciler) gelirleri olduğunu kaydetti. 1-1.5 Milyar Dolar’ın da telekomünikasyon teçhizatı ve hizmet gelirleri, geri kalan 6-7 Milyar Dolar’ın ise BT-Bilişim Teknolojileri sektörü gelirleri olduğunu anlattı.
Uğurlu, büyüklük açısından ele alındığında, telekomünikasyon alanından elde edilen gelirlerin çok daha büyük olmasına rağmen, bu sektörün bilişim sektörü olarak tanımlanmasının doğru bir yaklaşım olmadığını ifade etti. Uğurlu, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:
“Bu sektörün bilişim sektörü olarak tanımlanması, telekomünikasyon alanının bilişim sektörünün bir alt kümesi olduğu izlenimi vermesi nedeniyle yanlış uygulamalara sebep olmaktadır. Örneğin e-İcra Kurulu’nda 3 bilişim sivil toplum kuruluşu (STK) yer almasına rağmen, telekomünikasyon sektörünü temsil eden STK bulunmamaktadır ve bu büyük bir eksikliktir.
Bir diğer yanlış tanımlama ise, telekomünikasyon sektörünün kendi içinde yaşanmaktadır. Devlet kurumlarımızın, siyasilerimizin ve bürokratlarımızın konuşmalarından ve davranışlarından, telekomünikasyon sektörünü Türk Telekom, Türksat ve 3 GSM işletmecisinden ibaret olduğunu anladıkları anlaşılmaktadır. Halbuki, sektörde bir çok alanda yeni lisanslı işletmecilerde yer almaya başlamışlardır. Bu işletmecilerin pazardan aldıkları pay bu gün için küçük olabilir, ancak serbestleşmenin gerçekleşmesi ile bu pay çok daha büyük noktalara gelecektir.”