Yusuf Ata Arıak: “2010 yılı tabii bir taraftan 2009 yılının hesabının görüleceği bir yıl, bir taraftan da 10 yıllık serbestleşme sürecinin de
hesabını görmemiz gereken bir yıl. Çünkü biliyorsunuz 2000 yılında serbestleşmeyle ilgili kanunlar çıkartıldı ve BTK -eski adıyla Telekomünikasyon Kurulu- da o zaman kuruldu. Önümüzdeki günlerde bu 10 yıl ile ilgili de görüşlerimizi söyleyeceğiz ama 2009 ile ilgili değerlendirme yaparsak şunu söyleyebilirim: yeni haberleşme kanununun çıkmasının ertesi yılıdır 2009.”
2010 yılına girişte, Sabit Telefon tarafındaki işletmecilerin 2009 yılında neler yaptığını değerlendirelim istedik. Bu konuda Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak ile bir söyleşi yaptık.
Turk.internet.com: Yusuf Bey, 2010 yılındayız. TELKODER Başkanı olarak sizin 2009 yılını nasıl geçirdiğinizi merak ediyoruz. Alternatif işletmecilerin 2009 yılında çok fazla sesleri çıkmadı gibi geliyor bize. Ne yaptılar?
Yusuf Ata Arıak: 2010 yılı tabii bir taraftan 2009 yılının hesabının görüleceği bir yıl, bir taraftan da 10 yıllık serbestleşme sürecinin de hesabını görmemiz gereken bir yıl. Çünkü biliyorsunuz 2000 yılında serbestleşmeyle ilgili kanunlar çıkartıldı ve BTK -eski adıyla Telekomünikasyon Kurulu- da o zaman kuruldu. Önümüzdeki günlerde bu 10 yıl ile ilgili de görüşlerimizi söyleyeceğiz ama 2009 ile ilgili değerlendirme yaparsak şunu söyleyebilirim: yeni haberleşme kanununun çıkmasının ertesi yılıdır 2009.
Turk.internet.com: Yeni kanun 2008’in hemen sonunda çıktı.
Yusuf Ata Arıak: Evet. Bu kanunla birlikte olumlu bazı gelişmeler oldu. Mesela artık lisans alma işleri, ruhsat alma işleri kolaylaştı. Tabii dolayısıyla birçok firma kullansa da kullanmasa da, bedeli olmadığı için bunları aldı. Bu bürokratik engellerin kalkması iyi bir şey. Onun yanı sıra, sektörle ilgili bilgilerin düzenli olarak BTK tarafından her üç ayda bir yayımlanması süreci başladı. Bu da hepimizin önünü görmesi bakımından önemli oldu. Aynı rakam bazında konuşma şansı verdi bütün kesimlere. İnternetten alınan vergilerin düşürüldüğü bir yıl oldu, o bakımdan olumlu bir yıl oldu.
Ama genel olarak ekonomik krizin etkilerini gördüğümüz bir yıl da oldu. Bizdeki hesaplara göre 23,5 milyar liralık 2008 cirosunun yerine, 24 milyar liralık 2009 cirosu oldu.
Turk.internet.com: Geçen yıllara nazaran az artış.
Yusuf Ata Arıak: Az bir artış oldu. Birinci genel tespit bu. İkinci genel tespit: çok şiddetli fiyat indirimleri,
yarışmaların olduğu, sınırsız tarifelerin olduğu bir dönem oldu. Bunun sonucunda firmaların kârlılık düzeylerinin düştüğü, azaldığı bir dönem oldu.
Turk.internet.com: Sınırsız tarifelerin nedeni neydi?
Yusuf Ata Arıak: Sınırsız tarifeler özellikle mobille sabit arasındaki savaşlarda ortaya çıkan bir unsur. Sabitin içinde bildiğiniz gibi yeterince bir rekabet ortamı yok fakat tuhaf bir şekilde sabitle mobil arasında bir mücadele oluştu ve özellikle Avea’nın başlattığı ‘her tarafa şu kadar para’ diye başlayan tarifeyle bu hızlandı.
Bu çatışma hem taraflarını çok etkiledi hem de alternatif sektörü çok etkiledi. Çünkü alternatif sektörün elinde bu tür silahlar yok. Dakika bazlı ara bağlantı üzerinden çalıştığı için özellikle Türk Telekom’un tarifeleriyle rekabet edebilir tarifeler çıkartmakta güçlük çekti.
Onun için sınırsız tarifeye izin veren idarenin gerekli tedbiri alarak, aynı şekilde tarifeleri alternatiflerinin de verebilmesini sağlaması gerekirdi. Burada önemli bir sorun çıktı BTK açısından.
Onun dışında iki tane önemli konuda karar alındı. Bunlardan bir tanesi sabit numara taşıma, bir tanesi de şehir içi konuşmaların da rekabete açılması ile ilgiliydi. Bunların ikisiyle de ilgili olarak 2009 yılı içinde kararlar alındı.
Turk.internet.com: Numara taşınabilirliği sabit tarafta 9 Eylül’de başladı değil mi?
Yusuf Ata Arıak: Evet. 10 Mayıs’ta da şehir içi teorik olarak açıldı. Fakat bugünkü noktaya baktığımız zaman; tüketici açısından, bu sektörün unsurları açısından çok önemli olan bu iki karar da işlemez durumda. Taşınmış bir tane sabit numara yok. Daha kimseye verilen yeni numaralar da yok.
Dolayısıyla taşınma da olmuş değil. Şehir içi de gene BTK’nın almış olduğu karar gereğince “Standart Hat” aboneleri –ki %40-45 mertebesindeki aboneleridir Türk Telekom’un- bunlar için 2009 sonuna kadar kapalıydı. Ayrıca %40-45lik düzeydeki “Hesaplı Hat” aboneleri zaten kapalı alternatif işletmecilere.
Dolayısıyla şehir içi fiilen %90 küsur mertebesinde rekabete açılmamış durumda idi. Ama Danıştay kararlarıyla bu yılın son günlerinde iki tane olumlu karar söz konusu.
Turk.internet.com: Danıştay’ın aldığı yeni kararlar nedir?
Yusuf Ata Arıak: İki tane karar var. Bir tanesi BTK’ya diyor ki: “siz şehir içinde Hesaplı Hat abonelerini şehir içi uygulamasının dışında tutamazsınız, buralara da alternatif işletmeciler hizmet vermelidir. Ayrıca Standart Hattın da 2009 sonuna kadar kapalı kalmasını, sonra açılacak olmasını da yanlış buluyorum, bu her ikisi de doğru değildir, bu uygulamayı durdurun” diyor. Yani Türk Telekom abonelerinin %90’ı civarındaki abonelere de şehir içi hizmetini alternatif işletmecilerin vermesine imkan sağlamalı.
Turk.internet.com: Bu %90’ı açalım biraz? Bu kitle Standart Hat ve Hesaplı Hat müşterisi mi?
Yusuf Ata Arıak: şu anda Türk Telekom’un 16.7 milyon civarında abonesi var. Demek ki 15 milyon civarında bir kitleye tekabül ediyor.
Danıştay kararı sayesinde, bunlara da alternatif işletmecilerin şehir içi hizmeti verebilmesi imkanı gelmiş oluyor. Tabi henüz bu karar kesinleşmedi ama sıradan bir yürütmeyi durdurma gibi görünmüyor bu, çünkü gerekçeler sıralanmış bunun rekabeti nasıl bozduğuyla ilgili.
Dolayısıyla nihai kararın da bu yönde olacağını umuyoruz. Birinci konu bu. İkinci danıştay yürütmeyi durdurması ise numara konusunda oldu. Sabit alternatif işletmecilerin numara verebilmesi için Telekomünikasyon Kurumu’ndan gidip numara alması gerekiyor.
Telekomünikasyon Kurumu bu numaraları vermek için alan kodlarına Türk Telekom’un kullandıklarına birer ilave yapılarak verileceğini söyledi; yani ‘212’ yerine ‘213’, ‘312’ Ankara yerine ‘313’ olacak. Bu hem gereksiz –çünkü yeteri kadar numara var, numarada bir sıkıntı yok- ikincisi; rekabeti çok engelleyici bir şey.
Turk.internet.com: Bu farklı önkodlar rekabeti ne açıdan engelliyor?
Yusuf Ata Arıak: şimdi bir apartmanda iki daire var diyelim. Bir tanesi Türk Telekom abonesi ‘212’li. Bir tanesi ‘213’lü, alternatif işletmecinin. Alternatif işletmecinin abonesi 7 yerine 10 numara çevirecek, niye? Diğeri 7 numara çevirirken o 10 numara çevirecek. Bunun gibi bir çok caydırıcı sebebi var.
Bunun psikolojik etkisi var: “acaba şehirler arası ücretten mi fiyatlandırılıyorum?” gibi. Çevirmesinin zorluğu var. İlaveten, çok alışılmış sabit telefon kodları olan bir memleketteyiz. Bunun değiştirilmesi, 82 vilayetin tamamında yeni numaralar kullanması pek çok bakımdan güçlük yaratıyor.
Buna ihtiyaç yok çünkü 7 numara demek tam 10 milyon tane numara var demek onun arkasında, olabilir demek. şimdi, Ankara’da herhalde 1 milyon Türk Telekom abonesi var. Geriye kalıyor 9 milyon numara. Bunların bir kısmı özel hizmetler için kullanılır ama en azından 5 milyon tane kullanılmayan numara var. Bunlar dururken yeni 10 milyon numara üretmenin hiçbir anlamı yok. Bunu söyledik, bu maalesef BTK tarafından alınmış yanlış bir karar oldu.
Danıştay bu konudaki yürütmeyi de durdurdu. Umuyoruz ki nihai karar da öyle çıkacaktır. Bu iki karar, şehir içi haberleşmenin rekbete açılması açısından da, vatandaşı yeni işletmecilere güvenebilmesi, onlara gidebilmesi açısından da ve numaranın taşınabilmesi açısından da çok önemli kararlardır.
Onun için 2009, uygulanmayan şehir içi sabit numara taşıma bakımından olumsuz geçti ama son zamanlarda çıkan bu kararlar sevindirici kararlar oldu.
2009’da bir başka konu da B tipi hizmet dediğimiz; ‘10 nokta nokta’ çevirilerek, herhangi bir abonelik anlaşması şu bu yapmadan, günü gününe, hangi işletmeci üzerinden iş yapıyor, konuşmak istiyorsa vatandaş, ona imkan sağlayan hizmet.
Yani abone kimin abonesi olursa olsun, bazı telefonları ararken, seçmelerini yaparak; bugün bu işletmeci olabilir, yarın başka işletmeci olabilir… Tüketici açısından çok büyük kolaylık sağlayan bir hizmet.
Bununla ilgili gene bir başka BTK kararı oldu. O da bu işi biraz güçleştiriyor. Bunun da kaldırılması lazım.
Bu şu: vatandaşın -Türk Telekom’a abone olduğunu düşünelim- başka bir işletmecinin bu ‘10 nokta nokta’sını kulandığı zaman, o kullanımla ilgili para Türk Telekom’un faturası içinde ödeniyor, Türk Telekom’da o müşteriden aldığı parayı işletmeciye götürüp veriyor. Halbuki şimdi buna bir sınırlama getiriyor BTK kararı.
Bir noktadan sonra bu işletmeciler kendilerini kullanan müşterilere ayrı fatura kesmek zorunda kalacak.
Turk.internet.com: O nokta nedir?
Yusuf Ata Arıak: Daha doğrusu bunun değişebilir bir miktar olmasına kapıyı açıyor. Böyle olunca şu çıkıyor karşımıza: siz ‘10 nokta nokta’ hizmetini veren bir işletmeci olarak yatırım yapmışsınız, reklam yapmışsınız ama sizin öyle müşterileriniz var ki bugün var yarın yok. Siz onları tanımıyorsunuz bile sonuçta.
Bunlara fatura çıkartmak, 1-2 TL için 3 TL için fatura çıkarmak asla kabul edilebilir bir şey değil. Türk Telekom’un zaten yaptığı iş bedelsiz bir iş değil, onun karşılığını firmadan alıyor.
Dolayısıyla şimdi mesela ‘10 milyon lira’ diye yıllık bir sınır konduğu zaman bu küçük, yapılamaz bir iş haline geliyor, cazibesi kayboluyor ve tüketici açısından da son derece olumsuz bir durum. Bu karar da iyi değil, bunun da değiştirilmesi gerektiğini söylüyoruz.
2009 genel olarak bu bahsettiğimiz fiyat savaşlarıyla geçti. O fiyat savaşlarının içinde yeterli unsurlara, yeterli aletlere sahip olmadığı için alternatif işletmeciler de olumsuz olarak etkilendiler.
Turk.internet.com: Peki 2009 yılı için 24 milyar TL ciro rakamı verdiğiniz bu sektörün bir de kırılımlarını alabilir miyiz? Ne kadarı geniş bant, ne kadarı sabit ses, ne kadarı mobil ses oldu?
Yusuf Ata Arıak: Bu 24 milyar liranın yaklaşık 600 milyon lirası alternatif işletmecilere ait. Onun dışında kalan kısmın da %90’ını ikiye bölerseniz Turkcell ve Türk Telekom’un gruplarının rakamları olarak çıkacaktır. Daha kırılımını bir süre sonra alabileceğiz, daha yayımlanmadı o istatistikler. Ama kabaca durum bu şekilde.
Turk.internet.com: Peki 2010’da neler bekliyorsunuz? Hem regülasyondan, hem sizler neler yapıyorsunuz alternatif işletmeciler olarak, hangi konulara eğildiniz?
Yusuf Ata Arıak: 2010 yılında yapılması gereken bazı işler var. Bu bizim alanımızda ‘fiyat sıkıştırması’ denilen ve büyük işletmecilerin, kök işletmecilerin hayatiyetini çok etkileyebildikleri bir konu var. Bu konuda bir yönetmelik çıkartılması lazım.
Benzeri bir takım yönetmelikler var. Bunların bir an önce çıkartılmasını bekliyoruz. ‘MVNO’ dediğimiz Sanal Mobil İşletmecilik konusu işlemeyen bir konu olarak hala önümüzde duruyor. Bu da mobil taraftaki serbestleşme gibi algılanabilecek bir iş. 11 yetkilendirme yapılmasına rağmen, 11 firma gidip lisans almış olmasına rağmen, bu konu işlemiyor.
Hem BTK tarafından bu konunun daha çok teşvik edilmesi ve büyük mobil işletmecilerin zorlanması gerekiyor, hem de çifte vergilendirme meselesinin çözülmesi gerekiyor. Burada çifte vergilendirme caydırıcı bir unsur. MVNO konusunda yani Sanal Mobil Operatörlük konusunda bunları bekliyoruz.
Wimax’ın lisansının verilmesini bekliyoruz. ‘Bu kadar serbestleşme yapıldı, sabit telefonlarda artık hiç bir tekel kalmadı’ diyoruz ama hala kamu kuruluşları telefon ve internet hizmetlerini Türk Telekom’dan almaya devam ediyorlar, bu çok yanlış bir şey. Başta da Bakanlığı ve BTK’yı bu konuda artık hareket etmesi gereken kuruluşlar olarak görüyorum.
Kendi lisans verdiği işletmeciyi de dahil ettiği bir ihale yapmadan nasıl hizmet alabilir lisans veren kuruluş? Bunun bu sene değişmesini bekliyoruz.
Altyapı hizmet ayrımı dediğimiz konu var. Artık önümüze bu geliyor. Türk Telekom’un sadece büyük altyapıyı işletir halde olması, buna karşılık o altyapı üzerinden verilen bütün hizmetlerin Türk Telekom’un dışında kalan kuruluşlarca ve eşit şartlar altında bölünmesi için çalışma başlatmamız gerektiğini düşünüyorum.
Bunu biz yıllardır söylüyoruz ama artık ciddi olarak konuşulması gereken bir döneme geldik. Kabaca önümüzdeki yıl için çalışmalarımız bunlar, üzerinde duracağımız konular bunlar.
Bu bahsettiğim konuların dışında herşey var; mevzuat var, yönetmelik var, herşey var, sonuç yeterince yok, çok az miktarda sonuç var. Artık sonuçların alınacağı bir yıl olmasını sağlamaya çalışacağız.
Benim ilave etmek istediğim son bir konu daha var, onu da söyleyeyim: sektörümüzde TELKODER’in üstüne önemli bir görev düşüyor. Sektörümüzle ilgili konuları herkes kendi başına ifade ediyor ama bir araya gelip konuların cidden tartışıldığı ortamlar yeterince yok. Yapılan uluslararası toplantılar, ulusal toplantıların hepsinde herkesin kendi monologu var, kendi pozisyonunu anlatması, kendini tanıtması var.
Oysa bu sektörün alternatif kesimi, TELKODER etrafında örgütlenmiş durumda. Onun dışında da üç tane mobilci, bir tane TTNET, bir de Türk Telekom’dan ibaret, çok da kalabalık olmayan bir camia var. Belki bunun içine Türksat’ı da katmalıyız, onlar da işletmecilik yapıyorlar. Bunların kendi aralarında gerçekten konuşabilir hale, gerçekten tartışabilir hale gelmeleri lazım.
Hem bu Türkiye içi sorunlarla ilgili hem de Türkiye’nin çevresiyle ilgili –giderek açılmakta olan çevresiyle ilgili- neler yapılabileceğini kapsayacak geniş ufuklu bir ortam olması gerektiğini düşünüyoruz.
Bunu kısmen Sapanca Toplantıları ile yapmaktayız iki senedir. Bu yıl da Sapanca Toplantıları’na, telekomünikasyon zirvelerine devam edeceğiz. Ama TELKODER sadece onunla da yetinmeyecek. Sektörün unsurlarının tribünlere oynanmayan ortamlarda ciddi olarak konuşulduğu, hatta gerekirse dışarıdan yapılacak çalışmalarla kendi fotoğrafımızı çektirip onun üzerinden konuşmalar yapabileceğimiz bir düzene geçilmesi için TELKODER çaba harcayacak.
Bunu şu anda ete kemiğe büründürmek için çaba harcıyoruz. Sektörümüze böyle hizmet etmek istiyor TELKODER.