Adanalı Mehmet Ağa’nın hikayesini duymuş olabilirsiniz. Malumunuz, Halley kuyruklu yıldızı dünyadan 75 yılda bir görünür. Halley’i, en son 1986’da görmüştük, 2061’de bu muazzam olay tekrarlanacakmış. 1910’da o kadar yakından geçmiş ki neredeyse dünyaya çarpacakmış. Her yerde olduğu gibi Adana’da da bu olay vatandaşların vazgeçilmez sohbet konusu olmuş. Bir gün kahvehanede herkes “Halley dünyaya çarparsa ne olur” diye biraz da kaygıyla konuşuyormuş, bir kişi hariç. Mehmet Ağa elinde kağıt kalem durmadan hesap yapıyormuş. “Ağa sen ne hesaplıyorsun? Bak Halley dünyaya çarpacak” demişler. Mehmet Ağa, “Halley çarpsın dünyaya, Ziraat Bankası nah alır parasını” demiş.
Mehmet Ağa bankaya olan kredi borcunun derdindeymiş.
Ankara toz duman. Siyaset gergin, ekonomi durgun, global krizin tam ortasındayız, kapatma davası ve Ergenekon’la meşgulüz. Bunların üzerine Avrupa Birliği ile sürdürdüğümüz tuhaf ve umutsuz ilişkiyi, ulusal çıkarlarımızı tehdit eden Ortadoğu’daki dönüşüm sürecini ekleyin. Ne kadar kritik bir dönem.
Mehmet Ağa’nın hikayesini, herkesin kendi özel hesaplarını ve çıkarlarını gözeten yaklaşımlarına tepki bağlamında, “bir akil adamdan” dinlemiştim. Konuyu biraz farklı açıdan da ele alabiliriz.
Birkaç gün önce Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile telekomünikasyon sektörünün bütün önemli oyuncularının katıldığı Güral Sapanca Wellness Park Otel’de, TELKODER (Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği) tarafından hayli önemli bir toplantı düzenlendi. Kolay değil, 23 milyar dolarlık bir sektörden bahsediyoruz. Türkiye yüzde 6 büyürken, bu sektör yüzde 21’lik büyüme yakaladı. Buradaki her iyileşme, ekonominin bütününü ilgilendiren bir kar topu etkisi yaratıyor.
Sapanca’da aklıma hep o fıkradaki ironi geliyordu, dediğim gibi başka bir açıdan.
Kapatma davasında finale geldik, prosedür tamamlandı, sonuç aşamasına ulaşıldı. En geç bir ay içinde karar açıklanacak. Binali Yıldırım, siyasi yasak istenenler listesinde. Tam böylesine bir dönemde Binali Bey’in sektörün tüm aktörlerini buluşturmasını, adeta bir barış havası estirmesini önemsedim. Konu, ekonomik hayatımızın en can alıcı problemlerinden birisi olan “serbestleşme” idi. Yani toplumsal zihniyetimizin dönüşümünün anahtarı.
Evet, bazı insanların küçük hesapları var, dünya yıkılsa umurlarında değil. Bazıları ise en kötü senaryoya rağmen kendi üzerlerine düşen sorumluluğu son ana kadar yapma gayretinde. Hayat devam edecek, bin bir türlü hesap yapmak Halley’i engelleyemeyecek. Hem belki de Halley dünyaya çarpmadan teğet geçecek.
Bilgi toplumu yolunda artılarımız eksilerimiz
TELKODER Başkanı Yusuf Ata Arıak sektörde 8 yıl önce başlayan serbestleşmenin yorulmaz savaşçısıdır. Arıak’ın hakkını Bakan ve Telekomünikasyon Kurumu Başkanı Tayfun Acarer teslim etti.
Toplantı, “liberalleşme yolunda bardağın boş tarafını doldurmak” amacı taşıyordu.
Elektronik Haberleşme Kanunu Tasarısı ele alındı. Anlaşılan tasarıda önemli eksiklikler var. Bu da biliniyor. “Sorunları çözmez ama mevzuatı toparlayacak” deniliyor.
Sapanca zirvesinde başta Türkcell Genel Müdürü Süreyya Ciliv olmak üzere sektörün tüm önemli isimleriyle sohbet ettik. İzlenimlerimi peyderpey aktaracağım. “Sektör içi diyalog” bakımından yararlı bir toplantıydı.
Tayfun Acarer kuşatıcı, kucaklayıcı, ufuk açıcı bir konuşma yaptı. Hoşuma giden görüntülerden bir tanesi Binali Bey ile CHP Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu arasındaki diyalogdu. Bakan, Coşkunoğlu’nun yapıcı muhalefetine teşekkür etti. Coşkunoğlu’nun “bu kanun CHP tarafından yapılsaydı çok daha iyi olurdu” taşlamasına, Bakan bey, “evet ama CHP’nin iktidara gelmesini biz beklesek de sektör bekleyemez” esprisiyle karşılık verdi, kahkahalar koptu.
Yıldırım’ın “serbestleşme bir süreçtir, kolay tamamlanmaz” diye özetleyebileceğim yaklaşımı özellikle Rekabet Kurumu temsilcilerini memnun etmedi. Bu konunun artık hızla sonuçlandırılması, devletin ana oyuncu olmaktan çıkması gerektiği söyleniyor.
Bilgi toplumu olma yolunda bilgi üretiminin önünün açılması hedefi ortaya konuldu.
Bakan Yıldırım rakamlardan örnekler verdi, sektörün yarınını masaya yatırdı, “gelecek mobile kayıyor” dedi. “Geniş bantta serbestleşmede iyi durumda değiliz, kabul ediyorum” itirafında bulundu. Zirve, sektörün ve Türk ekonomisinin geleceği adına umut vericiydi.
NOT: Güral Ailesi, Sapanca’da olağanüstü güzellikte bir otel yapmış. Tabiatla iç içe, SPA konseptli otel sanırım özellikle İstanbulluların gözdesi olacak.