Arıak: “Sabit Hatta Hala Rekabet Sağlanamadı”

Serbest Telekomünikasyon İşletmeleri Derneği (TELKODER) Başkanı Yusuf Ata Arıak EurActiv Türkiye’ye verdiği mülakatta, Mayıs 2009 tarihinden itibaren başlayan sabit hatlarda serbestleşme sürecinin sektörde hala rekabet ortamını sağlayamadığını vurgulayarak, bu konunun sorumlusunun “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu” olduğunu kaydetti.

-5 Mayıs 2009 tarihi itibariyle sabit hatlarda serbestleşme süreci başladı. Ardından 10 Eylül’den itibaren de numara taşınabilirliği uygulaması geldi. Bu iki gelişme ile sektörde ne gibi bir hareketlilik yaşandı. Kısa dönem içinde dikkat çeken noktalar neler oldu?

Gerek şehiriçi görüşmelerin rekabete açılmasında, gerekse Sabit Numara Taşınabilirliğinde devam eden sorunlar nedeniyle, tüketiciler ve alternatif işletmeciler açısından çok önemli olan bu konularda maalesef sektörde pek fazla hareketlilik olmadı.

Şehiriçi görüşmelerinin alternatif işletmeciler üzerinden yapılması mümkün gibi görünse de, alternatif işletmecilere Türk Telekom’un kullandığı alan kodları bir arttırılarak, farklı alan kodları (Ankara için 312 yerine 313) üzerinden numara verilmesi, Türk Telekom’a hazırlık yapmak üzere gereğinden fazla süre verilmesi ve bu süre içerisinde alternatif işletmeciler üzerinden şehiriçi görüşme yapılamaması, StandartHatt abonelerinin 2009 sonuna kadar alternatif işletmeciler üzerinden şehiriçi arama yapamaması ve diğer bir çok engel nedeniyle şehiriçi görüşmelerin tam anlamıyla rekabete açılmış olduğunu söylemek mümkün değil.

Sabit Numaraların alternatif işletmecilere taşınması 10 Eylül’de yasal olarak başlamış olmasına rağmen, Türk Telekom ve cep telefonu işletmecilerinin, kendi aboneleri ile taşınmış numaralara sahip abonelerin görüşmesine imkan verecek sözleşmeyi alternatif işletmeciler ile imzalamakta isteksiz oluşu, “Yalın ADSL” ve “Toptan Hat Kiralama” konularındaki Yönetmeliklerin henüz çıkarılmamış olması nedenleriyle, bu gün uygulanamaz haldedir.

Diğer yandan, 10 Kasım 2008 tarihinde başlatılan Mobil Numara Taşınabilirliği’nin rekabete olan olumlu etkisi herkes tarafından açık bir şekilde görüldü. Mobil numara taşınabilirliğinden, bugüne kadar 7 milyonu aşkın vatandaşımız faydalanarak istediği işletmeciye numarasını koruyarak geçmiştir. Bu uygulamadan vatandaşımız memnun olmuş, rekabet artmıştır.

Her iki konunun da hem sorumlusu hem de sahibi “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu”dur. Kurumumuz, bu konularda önlem almakta daha etkin ve hızlı olmalı, rekabetin nimetlerinden vatandaşlarımızı daha fazla mahrum bırakmamalıdır.

-Serbestleşme ile ilk aşamada göze çarpan sorunlar neler?

Türkiye’de serbestleşme 2000 yılında başladı. Aradan geçen 9 yılda serbestleşmenin gerçekleşmesi için bir çok çalışma yapıldı, ancak bu gün istenen sonuca ulaşmış durumda değiliz. Tüm AB ülkelerinde ve diğer tüm ülkelerde daha kısa sürelerde daha olumlu sonuçlar alındığını biliyoruz. Artık ülkemizde de serbestleşme tam anlamıyla sağlanmalı ve vatandaşlarımız rekabetçi bir ortamda daha kaliteli hizmetleri, daha uygun fiyatlarla alabilmelidirler.

-Sektörü rakamlarla ifade etmek istersek neler söyleyebilirsiniz? Bu sonuçlar ne kadar şeffaf?

TELKODER’in de önerisi ile Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), bu yıl her çeyrek sonunda “Sektör Verileri Raporu” yayınlamaya başladı. Burada yer alan veriler sektöre doğru ve faydalı bilgiler sağlıyor. Bu verilere göre, 2008 sonu Türkiye telekomünikasyon pazarının toplam büyüklüğü 20 Milyar TL. Bunun 8 Milyar lirası Sabit, 12 Milyar lirası mobil pazarlara ait. Alternatif işletmecilerin sabit telefon pazarında ve genişband internet pazarında %8’lik bir paya sahip oldukları görülüyor. Oysa bu oranlar AB ülkelerinde %50’ler civarında.

-Yurtdışından firmalar piyasaya girebiliyor mu?

2000 Yılında başlayan serbestleşme süreci içerisinde çok sayıda yabancı yatırımcı Türkiye’ye gelerek faaliyet göstermeye çalıştılar. Ancak serbestleşmede yaşanan sorunlar ve büyük gecikmeler sonucunda, yabancı yatırımcıların tamamı Türkiye’deki faaliyetlerini ve yatırımlarını durdurdular.

Pazarın serbestleşmesi ve tam rekabetin tesis edilmesinin önündeki engellerin kaldırılması halinde, yabancı yatırımcılar tekrar Türkiye’ye gelerek yatırım yapacalardır.

-Şu anda sabit hatta faaliyet gösteren işletme sayısı ne kadardır? Gerek serbestleşme gerek numara taşınabilirliği açısından pazar paylarının dağılımı ne şekilde olması bekleniyor? Değişim için ne kadar süre beklemek gerekiyor ?

Şu anda Türkiye’de ciddi olarak faaliyet gösteren alternatif işletmeci sayısı iki elin parmak sayısını geçmiyor. Serbestleşme de beklenen sürelerde beklenen sonuçlara ulaşılabilmiş olsaydı bu sayı daha yüksek olurdu. Sabancı, Doğuş gibi büyük gurupların telekomünikasyon sektörüne yatırım yapmış olmaları, ancak serbestleşmedeki gecikme nedeniyle sektörden çıkmış olmaları unutulmamalı.

Serbestleşme daha fazla geciktirilir ise, var olan az sayıdaki yatırımcının da piyasadan çıkma tehlikesi bulunuyor.

AB ülkelerinde serbestleşmenin 4-5 yıl sürdüğünü ve bu süre sonunda alternatif işletmecilerin %50 Pazar payına ulaştıklarını görüyoruz. Bizde ise 9 yıldır sürüyor ve 9 yılın sonunda alternatif işletmecilerin payı ancak %8’e ulaşabildi. Bu sonuç kabul edilemez. Ulaştırma Bakanlığının ve BTK’nın bu sonuçları mutlaka dikkate alarak, gerekli çalışmaları bir an önce yapmaları gerekiyor.

-Türk Telekom’un bu hareketlilik içindeki konumu nedir?

Türk Telekom, diğer ülkelerde de olduğu gibi yerleşik işletmeci konumundadır ve serbestleşmeye kendi rızası ile yardımcı olması beklenmemelidir. Zaten bu nedenle tüm ülkelerde olduğu gibi bizde de BTK kurulmuştur. BTK’nın en önemli görevi gerekli düzenlemeleri yaparak ve uygulanmasını sağlayarak serbestleşmeyi gerçekleştirmektir.

Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de Pazar sabitten mobile doğru kaymaktadır. Türk Telekom’da bu gidişin sürdürülemez olduğunu görmeli ve serbestleşmeyi bir fırsata çevirmeyi deneyerek alternatif işletmeciler ile daha yakın ve yapıcı işbirliğine gitmelidir.

-Sabit hatlarda serbestleşmenin ve sektörde rekabetin tüketiciye, sektöre ve ekonominin geneline faydası nedir?

Serbestleşmenin sağlandığı tüm AB ülkelerinde, serbestleşmenin tüketiciye, sektöre ve ekonomiye olumlu katkıları görülmüştür.

Serbestleşmenin sağlanmasıyla;

– Tüketiciler, daha kaliteli hizmetleri daha uygun fiyatlarla satın alma ve en önemlisi seçme hakkını kullanma imkanına kavuşmuşlar,

– Sektör büyümüş, yaratıcılık ve innovasyon artmış, işletmeler daha verimli hale gelmiş, eko sistemler gelişmiş ve daha çok firma/insan telekomünikasyon sektöründen ekmek yer hale gelmiş,

– Diğer tüm sektörlerin kullandığı ve diğer sektörlere altyapı niteliğinde hizmet sağlayan telekomünikasyon sektöründeki kalitenin artması, fiyatların düşmesi sonucunda ekonominin genelinde gelişme sağlanmış, istihdam artmıştır.

-Tüketici rekabet ortamında hangi kriterlere bakarak seçimini yapmalı?

Tüketiciler rekabet ortamında satın alacakları hizmetin kalitesi ve fiyatının uygunluğunu dikkate almalıdırlar. Ancak hizmet aldıkları işletmecinin yetkili olduğunu mutlaka kontrol etmelidirler. İşletmecilerin yetkili olup olmadıklarını BTK ve TELKODER internet sitelerinden kontrol edebilirler.

-AB üye ülke uygulamalarında serbestleşme süreci nasıl işlemiş, alternatif operatörlerin pazar payları ne durumda?

Avrupa Birliği ülkelerinde sabit telefon ve genişband internet alanlarında serbestleşmenin sağlanması 4-5 yıl sürmüştür. Bu gün AB ülkelerinde sabit telefon alanında alternatif işletmecilerin payı yaklaşık yüzde 40, genişbant pazarında ise %54’tür. Türkiye’de ise 9 yıllık serbestleşme süreci sonunda bu oranlar sadece yüzde 8’e ulaşmıştır.

-Sabit genişbant pazarının ülkemizdeki gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz, bu konuyla ilgili beklentiler -varsa- nelerdir?

Ülkemizde ADSL hizmetlerinde bugün TTNet’in %92’lik bir paya sahip olduğu görülüyor. Avrupa Birliği ülkelerinde ise yerleşik işletmecilerin genişbant pazarından aldıkları pay %46’dır. Bu veriler bize Türkiye’de genişbad internet alanında serbestleşmenin tam olarak gerçekleştirilmemiş olduğunu gösteriyor. Türkiye’deki alternatif işletmecilerin payının hızla AB seviyesine getirilmesi gerekmektedir. Bunun için yapılması gereken çok iş bulunuyor. Yalın ADSL uygulamasının başlatılması ve rekabetin önündeki diğer çok sayıdaki engelin de ortadan kaldırılması gerekiyor.