Kullanıcıların Ödediği Milyar Avroluk Haksız Yazılım Lisans Ücretleri

CISPE Basın Bülteni İngilizce (https://cispe.cloud/the-billion-euro-unfair-software-licence-tax-on-eu-customers/)

Türkçe Çevirisi: TELKODER – Turkish Competitive Telco Operators’ Association

CISPE Basın Bülteni Türkçe (https://cispe.cloud/kullanicilarin-odedigi-milyar-avroluk-haksiz-yazilim-lisans-ucretleri/)

Profesör Jenny’nin Raporunun özeti; Bulut sektöründeki haksız ek ücretlerin olası maliyetlerini içeren bir çalışma

Profesör Jenny’nin yeni araştırması, Avrupalı işletmelerin ve kamu sektörünün, sahip oldukları yazılımı istedikleri bulut altyapısında çalıştırabilmek için her yıl milyarlarca Avro “ek vergi” ödediklerini ortaya koyuyor.

Avrupa genelindeki bulut hizmeti kullanıcılarıyla yapılan görüşmelere ve farklı fiyat uygulamalarını içeren analize dayanan Profesör Jenny’nin yeni araştırması, bağımsız hizmet sağlayıcılar tarafından sağlanan bulut altyapısı üzerinde çalıştırılmak istenilen yazılımları lisanslamayı seçen kullanıcılardan haksız olarak ek maliyetler alındığını gösteriyor.

Profesör Jenny modelinde; Microsoft SQL Server’ın, bağımsız bir bulut hizmet sağlayıcısı ile Microsoft Azure Bulutu üzerinde çalışmasının lisanslama maliyetlerini karşılaştırmıştır. Microsoft Azure Bulutu dışında bir bulut hizmetini seçenlerden ek ücretlerin alındığını ve bu rakamın 2022 yılı için Avrupa ekonomisine 1 Milyar 10 Milyon 394 bin 489 € ek maliyet getirdiğini hesaplamıştır. Aynı modeli, yaygın olarak kullanılan Office 365 Suite’e de uyguladığında, Microsoft Azure Bulutu dışı bulutlarda kullanım için Microsoft’a ödenen ek ücretlerin yılda 560 Milyon € daha fazla olduğunu tespit etmiştir. Bu sonuçlar, üçüncü taraf bir bulut hizmet sağlayıcısından kullanılan yazılım lisansına göre % 28 ek kazanç veya “vergi” anlamına gelmektedir. Ticari faaliyetler için gerekli görülen onlarca yazılım ürünüyle Microsoft, Avrupa’daki dijital dönüşüm maliyetine yüz milyarlarca avro ek maliyet yüklüyor olabilir. Profesör Jenny çalışmasında şunları belirtmektedir;

“Microsoft’un 2019 yılında, kullanıcıların üçüncü taraf bir bulut hizmet sağlayıcısı üzerinde, şirket içi Office 365 Lisanslarını dağıtma olanağını sona erdiren KLG (kendi lisansını getir – BYOL-bring your own license) politikası değişikliği, Avrupa pazarı için ilk yıl yeniden lisans satın alma maliyetini 560 Milyon Avro’ya çıkarmış ve SQL Server’ın Azure Bulut dışında kalan dağıtımlarına uygulanan lisanslama ücretleri ile ilgili olarak, 1 milyar Avro’luk bir ek maliyete neden olmuş olabilir.”

Bu bulgular, Profesör Jenny’nin 2021 yılının Ekim ayında CISPE için yürüttüğü önceki araştırmasına dayanıyor. Bu ilk araştırmada, sistemlerini buluta taşımak isteyen kullanıcılar için seçimlerini veya seçeneklerini sınırlayabilecek ve maliyetleri artırabilecek birçok haksız yazılım lisanslama uygulamasını ortaya çıkarmıştı. Microsoft, Oracle ve SAP gibi yazılım şirketlerinin müşterilerini kendi bulut altyapılarına yönlendirmek için bağlama, gruplama ve farklı fiyat uygulamalarını nasıl kullandıklarını göstermişti.

Bu yeni araştırma, Ekim 2022’de Microsoft’un lisanslama anlaşmalarında yaptığı değişikliklerden bu yana yürütülen ve âdil olmayan yazılım lisanslama uygulamalarının Avrupa ekonomisine her yıl nasıl milyonlarca Avro’ya mâl olduğunu gösteriyor.

Bu Microsoft “vergisi”, potansiyel olarak yüzlerce ürün arasından yalnızca bir ürün için yılda bir milyar Avro seviyesindeyse, kurumların ticari faaliyetlerini (bilişim teknoloji hizmetlerini) buluta taşımanın Avrupa ekonomisine toplam maliyetinin çok daha yüksek olabileceği düşünülmelidir.

Bu para; büyüme, yenilikçilik, daha hızlı ve daha etkili bir dijital dönüşüm yerine haksız yazılım lisans ücretlerine gitmekte ve bu haksız maliyetler büyük olasılıkla tüketiciler için daha yüksek fiyatlarla bu yazılımları almasına yol açmaktadır. AB iyileştirme fonu veya kamu sektörü söz konusu olduğunda da bu durum, vergi mükelleflerinin parasının haksız bir şekilde, zaten hâkim olan oyunculara gitmesi demektir.

Bu durumda kullanıcılar, Microsoft’un kendi bulut çözümlerini seçmek zorunda kalacak, bu da onları arzu ettikleri bulut sistemlerini oluşturma esnekliğinden mahrum bırakacak ve rakip bulut hizmet sağlayıcılarının dışlanmasına neden olacaktır. Profesör Jenny’nin araştırması, hâkim yazılım şirketlerinin, rekabetçi bulut altyapısı hizmeti sağlayanları piyasadan çıkarmak için âdil olmayan lisanslama koşullarını nasıl kullandığına veya dayattığına dair derinlemesine bir analiz sunuyor.

İsminin açıklanmaması koşuluyla Profesör Jenny ile konuşan bazı Avrupalı kullanıcılar, Microsoft da dâhil olmak üzere pazara hâkim şirketlerin piyasayı kendi lehlerine çevirmelerine ilişkin endişelerini dile getiriyorlar. Kullanıcılardan gelen bu yorumlar, seçim yapmaktan mahrum bırakıldıkları ve sadece belirli yazılım ekosistemlerine dâhil olmaları sonucunu doğurduğunu, bunun da büyük hayal kırıklığına neden olduğunu ifade ediyorlar.

Görüşlerini açıkça ifade etmesi nedeniyle olası misillemeye maruz kalma korkusu yaşayan bir kullanıcı şu açıklamayı yapıyor;

“Organize suç mahallelerinde yaşananlara çok benzer bir durum söz konusu, bir şey söylerseniz kariyerinizi riske atacağınız bir pazarda mücadele ediyorsunuz.”

Bağımsız bulut altyapısı üzerinde çalışmak üzere lisanslanan yazılımların fiyatlarının daha yüksek olmasının teknik bir nedeni olmasından ziyade, farklı fiyat uygulamalarının asıl amacının rakiplerin maliyetlerini yükseltmek için tasarlanmış olmasıdır.

“Piyasada fiyat dengesizliği var. Şirketim, iş yüklerini üçüncü taraf bulutlarda yürütmeyi seçtiğinde, Microsoft altyapısına göre çok daha pahalıya mâl oluyor.”

SQL Server, Microsoft Dynamics ve Active Directory gibi çeşitli ürünler, kullanıcıları Azure ekosistemine yönlendirmek için bir nevi ayrıcalıklı giriş kapısı ürünleri olarak kullanılmaktadır.

“Microsoft, Azure ekosisteminin benimsenmesini sağlamak için kullanıcıların ürünlerine olan aşinalığından yararlanıyor… ve… Microsoft ürünlerini Azure dışında bir bulut altyapısı üzerinden çalıştıran kullanıcılara karşı net bir tavır sergiliyor.”

Bununla birlikte, bir kullanıcının gecikme, arıza veya hizmetin kapalı kalma süresi gibi önemli durumlarda Azure, rakip bulut hizmeti sağlayıcılarından daha düşük bir performans gösteriyor. Yine de kullanıcılar, rakip bulut hizmet sağlayıcılarını seçmenin maliyetlerinin yüksek olması nedeniyle rakip hizmetlerden vazgeçmeye itiliyor.

Bir diğer husus da, Office 365’in rakip ürünlerle çalışması için lisanslanamamasının sonucunda, üçüncü taraf bulut hizmet sağlayıcılarını tercih eden kullanıcıların Windows Bulut PC’ye geçmeye zorlanmalarıdır.

Profesör Jenny’ye verilen yanıtların çoğu şu sonucu ortaya koyuyor;

“Microsoft ürünlerine bağımlılık o kadar fazla ki, yazılım ve bulut sağlayıcıyla olan ilişkiyi, boşanma koşullarının son derece zor olduğu bir “evlilik” olarak düşünmek mümkün olabilir.”

Profesör Jenny ilk çalışmasında olduğu gibi, Avrupa Komisyonu’nun bu haksız, gereksiz ve tek taraflı uygulanan yazılım lisansı “vergilerine” son vermek için hızla harekete geçmesi için gereken tüm kanıtları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Kullanıcılara, lisansladıkları yazılımı, teknik, mali veya yasal cezalar olmaksızın istedikleri bulut üzerinde çalıştırma konusunda âdil bir seçim hakkı tanınmalı ve gelişmekte olan bulut bilişim dünyasını yakalamalarına imkân verilmelidir. Yazılım dünyasının 300 kiloluk gorillerinin, yenilikçi yeni oyuncuları ezmek için hâkimiyetlerini kullanmalarına izin verilmemelidir.