Kablo TV ve internet yayıncılığında kıyamet kopuyor. Ulaştırma Bakanlığı içinde bir genel müdürlüğe dönüşen TÜRKSAT, “Patron benim” diyerek kılıçları çekti.
Bir tarafta Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu (TMSF), diğer tarafta Telekomünikasyon Kurulu’ndan lisans alan şirketler, TÜRKSAT’la kıran kırana bir hukuk mücadelesine girdiler.
TÜRKSAT, kablo şirketlerinin altyapı mülkiyetinin kendisine ait olduğunu iddia ediyor. O yüzden 2006 yılı nisanında taraflar bir araya geldi; ortak bir noktada uzlaşmaya çalıştı.
Mülkiyet kavgası
Ama, TÜRKSAT altyapı mülkiyeti konusunda şirketlerle bir türlü uzlaşamayınca hiç vakit kaybetmedi. Haziran ayında Telekomünikasyon Kurulu’ndan ruhsat alan 4 şirket hakkında yürütmeyi durdurma talebi ile mahkemeye gitti. Temmuz ayında başlayan yargı süreci kablo yayıncılığını kilitledi. Sakın ola, ‘hakkında yürütmeyi durdurma talebi ile dava açılan bu 4 şirket neyin nesi’ demeyin! Şirketlerden ilki, TMSF’nin yönetiminde olan ve iki ay önce borç protokolü imzalanarak yeniden eski sahibi Erol Aksoy’a verilen Kablo Net ve İnteraktif, sektörün yüzde 50’sini temsil ediyor.
Bu iki şirketi yüzde 50’şer payla Koç HoldingDoğan Yayın Holding ortaklığındaki Ultra TV izliyor.
Lisansı iptal edilen son şirket ise Çukurova Holding’e bağlı Topaz TV.
TMSF, hacze gitti
Aslında bu 4 şirket, 1997 yılında Türk Telekom ile imzaladıkları, ‘Gelir Paylaşım Sözleşmesi’nin 24’üncü maddesine göre; 10 yıldan önce aldıkları ruhsat nedeniyle karşılıklı mahsuplaşmaya’ gitmeyi bekliyorlardı.
Gelin görün ki, TÜRKSAT diretip sözleşmeyi kabul etmedi. Üstelik, “Lisans alan işletmecilerin bugüne kadar yaptıkları yatırımlar bana aittir. Dolayısıyla lisans alan bu şirketler, altyapılarını sıfırdan kurmak zorundalar. Ben mevcut altyapı için bakım ve onarım ihaleleri açıyorum” dedi.
TÜRKSAT’ın ‘mevcut altyapı benim’ tezine karşılık TMSF, boş durmadı.
2 hafta önce 6183 sayılı Kamu Amme Alacakları Yasası’na dayanarak Kablo Net ve İnteraktif A.Ş’ye hacze gitti.
TMSF açık açık, “İki şirketten 30 milyon dolar alacağım var. Eğer mülkiyeti tartışacaksak asıl mülkiyet sahibi benim” diyor.
Kim kollanıyor?
TÜRKSAT, sadece uydu haberleşme altyapısına sahip. Kablo TV ve internet yayıncılığı için en küçük teknik altyapısı yok. Hal böyle iken nasıl oluyor da, geleceğin yayıncılığında otorite olmak için diretiyor? Çünkü, kablo yayın otoritesi her koşulda siyasetçi ile iç içe olma şansına sahip. Hükümetler, geleceğin medyasını istediği gibi şekillendirme arzusundan vazgeçmediği sürece hiçbir otorite medya kontrolünü bırakmak istemez.
Kablo TV ve internet yayıncılığı da böyle… Bu durumda yargı süreci, Türk Telekom’un tek alternatifi olan ve rekabeti sağlayacak Kablo Yayıncılığı’nı önümüzdeki dönem tamamen engelleyecek.
İster istemez birileri bu işten kârlı çıkacak.
Acaba kim? Diyoruz ki;
– Kamu otoritesi Kablo TV ve İnternet hizmetlerini elinde tutmak için niye bu kadar ısrar ediyor?
– Sakın ola, özelleştirme sürecinde birileri Türk Telekom’a farklı bir güvence vermiş olmasın?
– Ulaştırma Bakanlığı konuyu acilen aydınlatmalı…
Öte yandan 2007 yılında seçim var.
Kabloda yayın sınırsız…
İstediğiniz frekansa girme şansınız var .
Eğer kabloda otoriteyseniz bir çırpıda 200 kanalı kontrol etmeye başlarsınız.
Bu az şey mi?