Hesabı ben yapmadım! Türk Telekom yöneticileri yaptı. Türk Telekom’un sabit telefondan elde ettiği cironun yüzde 60’ı kablo şebekesinin olduğu illerden geliyormuş. Uluslararası basit hesaplama yöntemine göre, ciroyu 5 ile çarptığınızda kablo şebekesinin değeri ortaya çıkıyor.
Türk Telekom yöneticilerinin hesabına göre, Türkiye’nin kablo şebekesinin değeri 5 milyar dolar …
Gelin görün ki, Türkiye böyle bir değeri çürütüyor. Hem digital platforma sahip, hem de geniş bant hızlı internet erişimine sahip olan kablo şebekesini, bu işi bilmeyen Türksat yönetiyor.
Olacak iş mi?
Bir uydu şirketi kablo şebekesini yönetebilir mi? Yönetemez!!!
Kablo şebekesini emanetçi olarak alan Türksat, nedense kablo yayıncılığını bırakmak istemiyor. Oysa uydu üretmek başka, kablo yayıncılığı bambaşka bir iş!
Durum bu iken, Türksat’a ‘edevlet kapısı’ projesi de veriliyor. İnsan şaşırıyor. Doğrusu hatayı kim yapıyor? Dedektif gibi işin peşine düştük, araştırıyoruz.
Sözü uzatmayalım. Kablo şebekesi iki nedenle önemli.
Birincisi: Türkiye’nin Türk Telekom’la rekabet edebilecek tek şebekesi.
İkincisi: Alternatif bir altyapı rekabette büyük bir avantaj.
Böylesine önemli avantaj varken Türksat ne yapıyor? Kablo yayıncılığı yapan 5 şirket ile mahkemelik oldu. Şirketlerin şebekelerine el koyduğu için bu şirketler faaliyet gösteremiyor, çoğu kapanma aşamasına geldi. TMSF ile Türksat hâlâ mahkemelik.
Davalar sürüyor. Kablo yayıncılığı ölüyor…
Peki, çözüm ne? Mahkemeler bitmeden bu sorun çözülür mü?
Yanıtı Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım vermeli!