Sabit telefon pazarında şehiriçi görüşme hizmetlerinin rekabete açılmasını sağlayacak düzenlemelerin bir an önce tamamlanması gerektiğini de belirten Şevki Kuyulu, Türk Telekom’un tekel konumunda olduğu şehiriçi görüşme pazarında sunduğu fiyatları, şehirlerarası görüşme ücretlerini sübvanse etmek için kullandığına dikkat çekti.
A-Tipi Abonelik hizmeti ve arama bazında operatör seçimi hizmeti 1045’le alternatif telefon hizmetleri pazarının %60’ını elinde bulunduran Millenicom Türkiye’nin bağlı olduğu European Telecommunication Holding CEO’su Şevki Kuyulu, telekom sektöründe adil rekabet ortamının bir türlü oluşturulamadığını söyleyerek, bu durumun alternatif operatörlere ve tüketicilere büyük zarar verdiğini belirtti.
Şevki Kuyulu, pazarın rekabete açılan bölümünde fiyatların abonelerin lehine geliştiğini, şehiriçi görüşmelerin de en kısa sürede rekabete açılması söyledi:
Sabit telefon pazarının 2004 yılında rekabete açılmasından önce Almanya aramalarının dakikası 1,2 TL’den ücretlendirilirken bugün bu tutar 11 Kuruş seviyesine inmiştir. Şehirlerarası aramaların dakikası ise 20 Kuruş’tan 8 Kuruş’a düşmüştür. Ancak fiyatlardaki bu düşüşü, rekabetin olmadığı şehiriçi aramalarda görmek mümkün değil. 2004 yılında 6-6,5 Kuruş olan şehiriçi arama dakika ücreti bugün hâlâ 7 Kuruş seviyesinde. Yine rekabetin olmadığı aylık sabit ücretlerde ortalama %25 oranında bir artış oldu aynı dönemde. Görülüyor ki sektörde %100 rekabet ortamının oluşturulması tüketiciler lehine büyük önem taşımaktadır.
Alternatif operatörlerin pazarda hizmet sunabilmesi için adil rekabet ortamının oluşmasını sağlayacak düzenlemelerin hızla tamamlanması gerektiğini vurgulayan Kuyulu sözlerini şöyle sürdürdü:
Bu düzenlenmeler zamanında yapılmadığı takdirde, %3’lük pazar payımızı Avrupa ülkeleri ortalaması olan %50’lere çıkarmak bir yana, korumakta bile zorlanırız.
Kuyulu, sabit telefon hizmetleri sektöründe adil rekabet ortamının sağlanması için gerekli 4 temel adımı şu şekilde sıralıyor:
Öncelikle, şehiriçi aramaların rekabete açılması gerekiyor. Oysa halen lisans bedellerinin Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmesi bekleniyor. 10 Mayıs 2009’da yürürlüğe girecek Elektronik Haberleşme Kanunu’yla beraber “bildirim esaslı yetkilendirme” döneminin başlaması ve şehiriçi görüşmelerin rekabete açılmasını bekliyoruz. Şehiriçi görüşmeler geçtiğimiz yıl rekabete açılsaydı, alternatif operatörlerin gelirleri bugün 2, hatta 3 kat artabilirdi. Ancak alternatif operatörler açısından şehiriçi hizmet lisansının verilip verilmeyeceği ne yazık ki hâlâ “öngörülebilir” değil.
Türk Telekom’un “Toptan Hat Kiralama” (THK) yükümlüsü haline getirilmesi gerekmektedir. Bu durumda Türk Telekom’un abonelere faturaladığı aylık sabit ücretin alternatif operatörler tarafından da faturalanabilmesi mümkün olacaktır. Böylece alternatif operatörlerin ana operatöre ait erişim hatlarını toptan fiyat ve koşullarla kiralayarak kendi abonelerine perakende olarak faturalaması mümkün olacak. Alternatif operatörler aylık sabit ücret ve görüşme bedellerini aboneye tek faturada ulaştırabilecek ve bu sayede Türk Telekom’a tam anlamıyla alternatif olabilecek.
Bugün itibarıyla yaklaşık 17.500.000 sabit hat abonesinin %50’sinden fazlası HesaplıHATT ya da YazlıkHATT tarife paketlerinde yer alıyor. Bu aboneler alternatif operatörlerin sunduğu A-Tipi telefon hizmeti ve 10XY – arama bazında operatör seçimi (call by call) hizmetlerinden yararlanamıyor. Bu tarife paketlerinin en kısa zamanda rekabete açılması gerekmektedir.
Alternatif operatörlerin arabağlantı maliyetleri düşürülmelidir. Türk Telekom’un perakende fiyatlarının bu maliyetlerden kesinlikle az olmaması gerekmektedir. Türk Telekom yeni tarifesiyle, alternatif operatörlerin maliyetini oluşturan toptan alış fiyatının 1/20’si oranında bir fiyatla son kullanıcılara hizmet sunmaktadır.Tüketicinin lehine görünen yeni sunulan tarifeler, aslında rekabete açık olmayan şehiriçi görüşme hizmeti ve aylık sabit ücret yoluyla tüketiciden toplanan kâr marjı yüksek gelirlerle sübvanse ediliyor. Çok doğal olarak bu durum alternatif operatörlerin rekabet gücünü öldürmektedir.
“Sabit telefon hizmetleri pazarının sadece %10’u rekabete açık.”
European Telecommunication Holding CEO’su Şevki Kuyulu, alternatif operatörlerin şehiriçi görüşme hizmeti sunmasına yönelik düzenlemelerin vakit geçirmeksizin tamamlanması gerektiğinin altını çiziyor:
Sabit telefon hizmetleri pazarının tamamı alternatif operatörlere açık değil. Sabit Telefon Hizmeti (STH) Yönetmeliği 20 Kasım 2008 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girse de, lisans bedeli henüz Bakanlar Kurulu tarafından belirlenmedi. Dolayısıyla altyapımız hazır olsa bile şehiriçi telefon hizmeti sunamıyoruz. Sabit telefonlardan sadece ‘Uzak Mesafe Telefon Hizmetleri’ (UMTH) olarak tanımlanan şehirlerarası, uluslararası ve cep telefonu arama hizmetlerini sunabiliyoruz. Türk Telekom’un abonelerinden elde ettiği telefon gelirleri incelendiğinde yaklaşık % 40 oranındaki payın sabit ücret, diğer % 40’lık payın da rekabete açık olmayan şehiriçi görüşmelerden oluştuğunu görüyoruz. Rekabete açık uzak mesafe telefon hizmetlerinin ise tüm gelirler içindeki payı sadece %20. Ayrıca yaklaşık 17.500.000 sabit telefon abonesinin yarısı HesaplıHATT ve YazlıkHATT tarifesini kullandığından alternatif telefon hizmetlerinden faydalanamıyor. Bu durumda Türkiye sabit telefon hizmetleri pazarının sadece %10’u rekabete açıktır. Dolayısıyla uzak mesafe arama hizmetlerinde alternatif operatörlerin pazar payı %30’lara yaklaşsa da bu aramaların toplam pazardaki payı sadece %3.
“Yeni tarifelerle rekabete açık olmayan şehiriçi görüşmeler daha pahalı hale geldi.”
Şevki Kuyulu, Türk Telekom tarafından yeni sunulan tarife paketleriyle şehiriçi görüşme ücretlerinin şehirlerarası ücretlere oranla daha pahalı bir hale geldiğini belirtiyor:
Yeni sunulan tarife, şehiriçiyle beraber şehirlerarası görüşmelerde de sınırsız görüşme imkanı sunuyor. Tarifede 3.000 dakika şehiriçi görüşme bedeli tüm vergiler dahil 55 TL iken, pakete ilave edilebilen 3.000 dakika şehirlerarası görüşme bedeli için sadece 7 TL daha ödemek yeterli oluyor. Görüldüğü gibi bu tarifede yer alan şehirlerarası görüşmeler, şehiriçi görüşmelerin neredeyse 1/8’i kadar ücretlendiriliyor. Bir diğer ifadeyle rekabete açık olmayan şehiriçi görüşmeler, rekabete açık olan şehirlerarası görüşmelere göre 8 kat daha pahalı sunuluyor.
Şevki Kuyulu, Türk Telekom’un tekel konumda olduğu şehiriçi görüşmeye yönelik fiyatlarını, şehirlerarası görüşme ücretlerini sübvanse etmek için kullandığına dikkat çekiyor:
Apaçık görülüyor ki Türk Telekom, halen tekel olma özelliğini sürdürdüğü şehiriçi görüşme pazarından elde ettiği kârla, rekabete açık olan ‘şehirlerarası arama pazarı’ndaki fiyatlarını sübvanse etmektedir. Bir diğer deyişle tüketicinin lehine görünen tarifeler, aslında rekabete açık olmayan şehiriçi görüşme hizmeti ve aylık sabit ücret yoluyla tüketiciden toplanan kâr marjı yüksek gelirlerle sübvanse edilmektedir. Düzenleme ve rekabet terminolojisinde bu tutum ancak öldürücü fiyat rekabeti olarak izah edilebilir. Kaldı ki bu tarife dahilinde abonelere sunulan şehirlerarası görüşme bedeli Türk Telekom’un bize uyguladığı toptan arabağlantı fiyatının yaklaşık 1/20’sidir. Pazarda etkin piyasa gücüne sahip oyuncu olan Türk Telekom’un perakende fiyatlarının kesinlikle bizim maliyetlerimizden az olmaması gerekmektedir.
“Alternatif telekom sektörüne yabancı yatırımcı gelirse, hem ülke kazanır hem de tüketici.”
Sektörde adil rekabetin sağlanmasının, yabancı yatırımcının da önünü açacağını söyleyen Şevki Kuyulu, bunun da hem ülke ekonomisi hem de tüketici açısından büyük önem taşıdığnıı vurguluyor:
Sabit telefon hizmetleri sektöründe adil rekabet ortamı sağlanamadığı sürece alternatif operatörler olarak yatırımlarımızı sürdürmemiz mümkün değil. Öte yandan Türkiye’de henüz yabancı yatırımcı çekemeyen belki de tek sektörde hizmet veriyoruz. %100 rekabet ortamının sağlanmasıyla bizim gibi alternatif operatörler yatırımlarını artırırken, gelecek yabancı yatırımlarla tüketicilere daha fazla yenilik, çeşitlilik ve katma değerli hizmetler sunulabilecektir. Aynı zamanda tüketicilerin çok daha önemli miktarda tasarruf sağlayabilmeleri mümkün olacaktır. Şirket olarak faaliyetlerimizi devam ettirdiğimiz Almanya dahil birçok Avrupa ülkesinde durum bundan ibarettir. Beklentimiz, ülkemiz telekom sektöründe de gereken adımların vakit geçirmeden, ülke ve tüketici yararına olacak şekilde atılmasıdır. Aksi taktirde ‘tüketiciye avantaj sunuluyor’ perdesi arkasında,tekel süreci işlemeye ve bunun doğal sonucu olarak tüketici kaybetmeye devam edecektir.