Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER) Başkanı Yusuf Ata Arıak, 1999 yılında geçici olarak getirilen ve daha sonra kalıcı hale gelen Özel İletişim Vergisinin (ÖİV), bu ekonomik ortamda tamamen kaldırılması gerektiğini savundu.
Arıak, Dedeman otelinde düzenlediği basın toplantısında, yeni Elektronik Haberleşme Kanunu’nun (EHK) 10 Mayıs 2009 tarihinde yürürlüğe gireceğini hatırlattı.
Serbestleşmenin acilen sonuca kavuşturulması gerektiğini ve yeni kanunun bunun için iyi bir fırsat olduğunu dile getiren Arıak, “10 Mayıs itibariyle dileyen tüm işletmeciler kuruma bildirimde bulunarak hemen hizmet vermeye başlayabilecekler, kıt kaynak kullanılmadığı takdirde de ek bir izin veya ruhsat gibi geçmiş dönem yetkilerine ihtiyaç olmayacak” diye konuştu.
Arıak, yeni EHK ile birçok konuda Avrupa Birliği düzenlemelerine uyum sağlandığını belirterek, kanunun tam olarak uygulanması halinde rekabetin artacağını, yeni hizmetlerin ortaya çıkacağını ve sektöre yatırım yapmak isteyenlerin önündeki engellerin kaldırılacağını bildirdi.
Yusuf Ata Arıak, şunları söyledi:
“Bu noktada asıl önemi uygulamalar taşımaktadır. Telekomünikasyon sektöründe çokça görülen, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Rekabet Kurumu’na şikayette bulunulmasına neden olan ‘fiyat sıkıştırması’, ‘tesis paylaşımı’, ‘maliyeye dayalı toptan ücretler’ ve ‘değişik pazarlarda etkin piyasa gücüne sahip işletmecilerin takip edilip pazarlar arası sübvansiyon yapılmasının önlenmesi’ gibi konuların artık çözülmesi gerekmektedir.
Ayrıca diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de ‘fiberde ara bağlantı sorumluluğu’ yani fiber altyapısı olan işletmecilerin bu altyapıyı diğer işletmecilere de kullandırması, ‘Yeni Nesil Şebekelerin (NGN) kurulması’ ve ‘Yeni Nesil Erişimin (NGA) düzenlenmesi’ gibi önemli yapısal konularda da hızla yol alınması gerekiyor.”
ŞEHİR İÇİ TELEFON HİZMETLERİ
“Elektronik Haberleşme Kanunundaki 6 aylık sürenin dolmasıyla birlikte, yani Mayıs ayından itibaren yeni işletmeciler de şehir içi görüşme hizmeti verebilecekler” diyen Arıak, bu sayede sabit telefon hizmetleri pazarının yüzde 73’ünü oluşturan şehir içi telefon hizmetlerinde rekabetin nihayet başlayacağını belirtti.
Arıak, bu alandaki düzenlemelerle yeni işletmecilerin Türk Telekom’un verdiği tüm servisleri vermesinin sağlaması gerektiğini dile getirerek, “2008’in kasım ayında başlayan mobil numara taşınabilirliğinin rekabete olan olumlu etkisini herkes gördü. Bu nedenle de 9 Mayıs 2009 tarihinde başlayacak olan sabit numara taşınabilirliği uygulamasının gerçekleştirilebilmesi için işletmecilere bir an önce abone numarası tahsis edilmesi büyük önem taşımaktadır” diye konuştu.
Şehir içi telefon görüşmelerinin rekabete açılmasıyla birlikte sabit telefon alanındaki hizmet çeşitliliğinin ve yeniliklerin artacağını da anlatan Arıak, “Şehir içi telefon görüşmelerinde fiyat-kalite oranına bağlı olarak bir fiyat farklılaşması yaşanacak ve vatandaşlar daha fazla seçme şansına sahip olacaklar” dedi.
Arıak, Rekabet Kurulu’nun ADSL bağlantısı için sabit telefon hattı zorunluluğunu ortadan kaldıran kararını memnuniyetle karşıladıklarını, bu kararla tüketici hakları ve geniş bant internet hizmeti alanındaki rekabetin geliştirilmesi yönünde önemli bir adım atıldığını belirterek, Yalın ADSL uygulamasının sadece bir başlangıç olduğunu söyledi.
YALIN ADSL UYGULAMASI
“İnternet Servis Sağlayıcılar (ISS) arasındaki abonelik geçişinin iyileştirilmesi, transmisyon maliyetlerinin düşürülmesi ve Yerel Ağın Paylaşıma Açılması (YAPA) konusundaki kısıtların giderilmesi de geniş bant internet erişimi alanındaki diğer öncelikleri oluşturuyor” diyen Arıak, şöyle devam etti:
“Yalın ADSL uygulamasının başlatılması için de Türk Telekom’un üç ay içinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) başvuruda bulunması gerekiyor. Ayrıca Yalın ADSL tarifelerinin mevcut tüm tarife paketleri için geçerli olması ve hiçbir şekilde Standart Hat sabit ücreti ile ADSL hizmet paketi ücreti toplamını geçmemesi gerekmektedir.
Yeni kanunda eksik kalan en önemli konulardan biri uydu haberleşmesinin AB normlarına uygun olarak serbestleştirilmemesidir. Türksat A.Ş’ye verilen imtiyaz bu alanı fiilen özel teşebbüse kapatmakta ve rekabeti ortadan kaldırmaktadır. Ülkemizde tek yönlü de olsa ciddi bir uydu yer istasyonu üretimi var. Çift yönlü yer istasyonu üretimi de kısa bir süre içinde başlayabilir.”
Yusuf Ata Arıak, Milli Eğitim Bakanlığı ve Türksat’ın ithal cihazlar almak yerine yerli Ar-Ge faaliyetleri ve üretim için bir proje başlatmasının daha yerinde olacağını vurgulayarak, “Önemli olan teknolojiye sahip olmaktır. Eğer uydu haberleşmesinin stratejik önemi varsa o zaman ülkemizde de uydu, yer istasyonu ve kontrol yazılımları teknolojilerinin gelişmesine izin verilmesi gerekiyor. Bu da ancak söz konusu cihazların serbest bir şekilde kullanılması ve verilecek hizmetlerin geliştirilmesi sayesinde mümkün olacaktır. Bir başka deyişle tekelleşme değil serbestleşme gerekiyor” diye konuştu.
Kablo şebekesindeki hukuki sorunların giderilmesiyle 2 yıl içinde ulaşılan hane sayısının 6 milyona çıkarılabileceğini ifade eden Arıak, “Hükümeti, hukuki sorunları bir kenara bırakarak kablo şebekesini hızla özelleştirmeye çağırıyoruz” dedi.
Arıak, ÖİV’de daha fazla oranlarda indirime gitmenin mümkün olduğunu ve bu indirimin sektörün gelişimi açısından gereklilik arz ettiğini dile getirerek, “Bu ekonomik ortamda, 1999 yılında geçici olarak getirilen ve daha sonra kalıcı hale gelen Özel İletişim Vergisinin tamamen kaldırılması gerektiğine inanıyorum” şeklinde konuştu.
SORULAR
Bir gazetecinin, “Türk Telekom yetkililerinin, ‘doğudaki yerlere hizmet götürdükleri, yatırım yaptıkları, diğer şirketlerin bunu yapmadığı’ şeklindeki bir söylemi olduğunu” belirtmesi üzerine de Arıak, şunları kaydetti:
“Bir hazırlık yapıyoruz, ‘Telekomünikasyonda büyük yanlışlar veya yalanlar’ diye. Bunları bir kırmızı kartın üzerine yazacağız ve kim bunları söylerse bunları göstereceğiz bundan sonra. Bunlardan birisi de bu bahsedilen konu, Güneydoğu’ya kim gider, Doğu’ya kim gider, işte geri kalmış bölgeye… Geri kalmış bölgeye Evrensel Hizmet Fonu’ndan şakır şakır para alan Türk Telekom gider. O parayı başkasına verirseniz o da gider. Vermiyorsunuz, ihale etmiyorsunuz oradaki işleri.”
Yusuf Ata Arıak, “Aynı parayı size verseler siz yapar mısınız?” sorusuna da şu karşılığı verdi:
“ Zararına mı yapıyorum? Böyle bir şey olur mu? Rekabetsiz yapıyor. Bizim firmalarımızdan da Türk Telekom’dan da cep telefonu firmalarından da Evrensel Hizmet Fonu kesiliyor, yüzde 1 oranında. Yalnız bu parayı götürüp Türksat’a veriyoruz, o da istediği taşerona veriyor. Veya bu parayı Türk Telekom’a veriyoruz. Ondan sonra ‘Doğu’ya hizmet veriyoruz’ diyorlar. Doğu’ya hizmet verdikleri doğru ama parası ile veriyorlar ve rekabetsiz veriyorlar. Bunun bize kapalı olması yanlış. İhalesiz yapılması yanlıştır. Onlar da bedava hizmet götürüyormuş gibi yapmasınlar.”
Arıak, Evrensel Hizmet Fonu’nda yıllık 180 milyon dolar civarında para biriktiğini de sözlerine ekledi.