Serbestleşme Olmadan Özelleştirmenin Anlamı Olmayacak!

Telekom alanında serbetleşme ile ilgili planların bir an evvel netleştirilerek çok açık bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmasını istediklerini belirten TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı…

Orhan Göksal, “Bu yapılamadığı takdirde Türkiye’yi muz cumhuriyeti noktasına getiren bir tablo ile karşılaşabiliriz” dedi.

Türkiye’de telekomun özelleştirilmesi ile ilgili süreç getirdiği sayısız tartışmayla beraber yıllardır devam ediyordu. Geçtiğimiz aylarda hayal gibi gözüken telekomun özelleşririlmesinin ardından tartışmaların rotası başka bir yöne kaydı: “Telekom serbestleşmezse, özelleştirmenin bir anlamı olacak mı?”

“Telekom başarı ile özelleştirildi ancak serbestleşmediği takdirde hiçbir anlamı olmayacak.” diyen TÜBİSAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Göksal, serbestleşmenin önemini bir örnekle açıklıyor: “GSM Sektörünü ele alalım. Eğer Türk Telekom bu işi götürmüş olsaydı Türkiye’de12–13 milyon GSM abonesi olacaktı ve belki de bu başarı sayılacaktı. Halbuki bugün Türkiye’de 40 milyon GSM abonesi var. Sonuçta rekabet şart. Özel sektörün ayrıca rekabet edilecek şekilde yapılandırılması gerekiyor. Bu da devletin görevi. Bu yüzden TÜBİSAD olarak serbetleşme ile ilgili planların bir an evvel netleştirilerek çok açık bir şekilde kamuoyuyla paylaşılmasını istiyoruz. Bu yapılamadığı takdirde Türkiye’yi muz cumhuriyeti noktasına getiren bir tablo ile karşılaşıyoruz. Bu ağır bir itham ama telekomun serbestleşmemesi durumunda ortaya çıkacak durum için az bile olduğunu söyleyebiliriz.”

Serbestleşme Neden Önemli?

Serbestleşme olduğu sürece bilişim endüstrisinin gelişeceği bir ekosistem oluşacağını ifade eden Göksal, ortaya çıkan yüzlerce telekom şirketinin ve bunların destek şirketlerinin Türk ekonomisi içindeki şirketleri ve Türk bilişim sanayiini kullanacağını, bunun sonucunda bilişim sektöründe ciddi bir gelişme olacağını ifade ediyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Ancak Öger Telekom özel bir kuruluştur ve dilediği şirketle çalışabilir. İsterse yurtdışından bir şirketle de çalışabilir ama görüyoruz ki konsorsiyumda BT gibi son derece kaynakları kuvvetli bir grup var. Türk blişim sektörüne ve telekomünikasyon sektörüne buradan çok da önemli bir değer çıkacağına inanmıyoruz. Bu sektörü besleyecek bir gelir kaynağı çıkacağını düşünmüyoruz. Bu yüzden serbestleşme çok önemli.

“Hükümet’in Bilişime Verdiği Destek’ten Memnunuz”

Teknoparklar konusunda bugünkü hükümetin geçmiş hükümetlere nazaran ciddi destekleri bulunduğunu belirten Göksal, geçmişte hukuksal altyapısı düzenlenen ve başarıyla devreye sokulan teknoparkların şimdi hayata geçme aşamasında olduğuna dikkati çekiyor. Hayata geçen teknoparkların başarı ile ilerlediğini söyleyen Göksal, bu noktada hükumetten beklenen arazi tahsislerinin büyük önem taşıdığını dile getiriyor.

“Politik olarak destekleyelim ya da desteklemeyelim şunu kabul etmemiz gerekiyor ki bugüne kadar bilişime en çok destek vermiş hükümet var karşımızda” diyen Göksal sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bu hükümete ‘bilişim hükümeti’ diyorum. Geçmiş hükümetlerin bu konuya gereken önemi vermemeleri, sürekli sözler verip yerine getirmemeleri bizi geriye götürdü. Türkiye dünyadaki en büyük 18. ekonomi olmasına rağmen şu anda bilişim endeksinde 50. sırada. Hâlbuki bu 20. sıralara çıktığında Türk ekonomisi sahip olduğu dinamizmle dünyanın en büyük 10 ekonomisi arasına girebilir. Bugün 50 milyar dolarlık ihracat da bilişim desteğiyle rahatlıkla 150 milyar dolara çıkabilir. Bilişim tek başına bir endüstri değil, diğer endüstrilerin alt yapısı ve onların rekabet gücü. Tabii ki Türkiye’ye baktığınızda bazı dengesizlikler de göze çarpmakta; Türkiye’nin bu konudaki ithalatı ihracatını geçmiş durumda. Bizim üretebilir seviyede yapılanmamız lazım. Bu arada hükumete de bir takım görevler düşüyor: Teknoparkları desteklemek, eğitim sistemi içine ilköğretim aşamasından itibaren bilgisayarı sokmak ki TÜBİSAD la birlikte Milli Eğitim Bakanlığı liderliğinde bir proje başlattık. Bir milyon adet bilgisayarı hedefliyoruz. Şu anda kurumsal bağışlar çok iyi gidiyor. Yaklaşık 100 milyon dolarlık bir bağış seviyesine ulaştık bu da Türkiye için övünç verici bir durum fakat bireysel bağışlarda son derece zayıfız.”