Telekomünikasyon gibi lokomotif bir sektörde yaşanacak sıkıntılar tüm ekonomimizi derinden sarsabilir

ICT MEDIA: Sayın Teberci, sektörümüz içinde çok kıymetli şahsiyeti, derneğinizin kurucu Başkanı Sayın Yusuf Ata Arıak beyi yakın zamanda kaybettik. Öncelikle Yusuf beyle birlikte anılan TELKODER’in vizyonu, misyonu ve sektörler ilgili politikalarında değişikliği olacak mı? Salgın sürecinden diğer sektörler gibi telekomünikasyon işletmecileri de etkilendi mi, pandemi sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Halil Nadir TEBERCİ: Sayın Yusuf Ata ARIAK, TELKODER’in kuruluşundan itibaren 18 yıl başkanlık görevini büyük bir özveri ve emekle yürütmüştür. Türkiye’nin geleceği ve telekomünikasyon sektörünün serbestleşmesi adına çok önemli çalışmalara ve başarılara liderlik etmiştir. Yusuf Bey, her zaman doğruları işaret eden ve savunan gerçek bir sivil toplum önderi olarak kamu yönetiminin ve tüm sektörün saygısını kazanmıştır. TELKODER Yönetim Kurulu olarak, Kurucu Başkanımız Yusuf Ata Arıak’ın bıraktığı yerden devam ederek, telekomünikasyon sektörünün gelişmesi için bugüne kadar ortaya koyduğu vizyona ve emeğe sahip çıkacağımızı vurgulamak isteriz.

Mart ayından bugüne kadar yaşadığımız pandemi nedeniyle hem ülkemiz hem de dünya çeşitli zorlu süreçleri tecrübe ediyor. Pandeminin ne kadar süreceğine ilişkin belirsizlik ülkemizi zora sokarken, ekonominin çarklarının dönmesini sağlayan en önemli sektörlerden birisi olan telekomünikasyon sektörü, bu zor dönemde adeta ülkemizin bel kemiği olmuştur. Bu noktada, telekomünikasyon sektörümüzün ayakta tutulması kritik bir önem taşımaktadır. Telekomünikasyon gibi lokomotif bir sektörde yaşanacak sıkıntılar tüm ekonomimizi derinden sarsabilir. Vatandaşlarımızın haberleşme imkânlarının ve ülkemizin fiber altyapısının pandemi süresince olumsuz etkilenmemesi için telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren işletmecilerin katkıları ile oluşturulan Evrensel Hizmet Fonu’nun kullanılması düşünülmelidir. Bir bakıma bu gibi olağanüstü günler için düşünülmüş ve oluşturulmuş Evrensel Hizmet Fonu, ihtiyaç sahiplerinin internete erişimlerinin sağlanması ve ülkemiz fiber altyapısının yaygınlaştırılması için kullanılmalıdır. TELKODER olarak yetkilileri bu çerçevede sorumluluk almaya davet ediyoruz.

ICT MEDIA: Malumunuz 2004 yılında telekomünikasyon sektörü için hayal olan serbestleşme gerçekleşti. O dönem Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın şöyle bir ifadesi olmuştu: Pastayı büyütelim. Serbestleşmeyle birlikte verilen ilk lisanslara ilgi yoğundu. Serbestleşmenin ardından alternatif Telekom operatörü sayısı bir andan yükselirken son yıllardaki aktif şirket sayısının radikal bir şekilde azalmasını neye bağlıyorsunuz?

Halil Nadir TEBERCİ: TELKODER, yurttaşlarımızın en ileri ve en ucuz haberleşme olanaklarına kavuşması, ülkemizin uluslararası arenada büyük bir haberleşme merkezi olabilmesi için serbestleşme ve rekabeti savunan işletmecilerin derneğidir. Bu hedeflere ulaşabilmemiz için telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren işletmeciler arasında yakın dayanışma ve işbirliği oluşturarak, hizmet kalitesi ve verimliliği yükseltmek, sektörde yer alan şirketlerin güçlenerek dünyaya açılmaları ve dış pazarlarda rekabet edebilmelerini sağlamak için 2002 yılından bu yana çalışmalarını sürdürmektedir.

TELKODER, üç ayda bir Sektör Takip Raporu ve her yıl Sektör Değerlendirme Raporu yayımlamaktadır (https://telkoder.org.tr/raporlarimiz/). Bu raporlardan anlaşılacağı üzere, Sayın Binali Yıldırım’ın, sektörümüze verdiği büyük desteklere karşın ne yazık ki pastanın büyümediği açık ve net olarak görülmektedir. Serbestleşmenin başladığı tarihte sektörümüzün büyüklüğü neyse bugünde aynı büyüklüktedir. Ama artık bu pastayı büyütmemiz gerekiyor. Ne kadar çok işletmeci sektörümüzde hizmet verirse rekabet ortamı o kadar artar. Bu durum, son kullanıcıya sunulacak hizmetin kalitesinin yükselmesine ve ürün çeşitliliğinin fazlalaşmasına yol açacaktır. Zaten dünyada da böyle olmaktadır. Dolayısıyla ne kadar çok işletmeci sektörde faaliyet gösterir ise, piyasanın boyutlarının da o ölçüde genişleme imkânı olur. Yaratıcı fikirler çoğunlukla gelişmekte olan işletmecilerden çıkar. Bu olayı biraz yaratıcılık ve hizmet yelpazesinin genişlemesi olarak görmeliyiz.

ICT MEDIA: Haberleşme sektöründe sabit Telekom hizmetinin dışında GSM’in yaygınlaşması ve sektörde liberalleşmeyle birlikte yeni sorunların ortaya çıktığını gördük. Bunlardan en önemlisi kurum ve firmalar arasındaki işbirliği, sorunlara aynı perspektiften bakabilme problemi… Örneğin Ortak Altyapı, Ortak Fiber, gelir paylaşımı gibi sorunlar devam ediyor. Derneğiniz bu konularda daha önce aktif bir rol aldı ve sorunların çözülmesi için öncülük yaptığını dahi söylersek abartmış olmayız. Gelinen noktada sektörümüzün bu ortak sorunlarıyla ilgili durumu nedir? TELKODER’in bu süreçlerle ilgi heyecanı kayboldu mu? Sorunlar nasıl çözülecek?

Halil Nadir TEBERCİ: Hatırlayacağınız üzere, 24 Mayıs 2018 tarihinde o dönemin Başbakanı Sayın Binali Yıldırım’ın da katılımlarıyla, TELKODER, Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Türksat’ın fiber altyapı şebekelerini karşılıklı kullanıma açacak Sabit Elektronik Haberleşmede İşbirliği Protokolü İmzalanmıştır. Bu protokol, TELKODER’in 18 yıldır önce yalnız başına, 2015 yılından itibaren Turkcell, Vodafone ve Türksat’la yürüttüğü, 2018 yılı başından beri de Türk Telekom’un katıldığı bir mücadelenin sonucunda imzalanmıştı. Söz konusu Protokolün imzalanmasından sonra, Türk Telekom ve Vodafone Ankara’nın Sincan ilçesinde bir pilot proje gerçekleştirdi. Bu pilot projeden Protokolün uygulanma detaylarına yönelik önemli veriler elde edildi. Ancak, bu defa da Türk Telekom’un İmtiyaz süresi ile ilgili sakıncalar olduğu ileri sürülmeye başlandı. Bazı görüşlere göre Türk Telekom’un imzalayacağı sözleşmelerin imtiyaz süresini aşamayacağı iddia ediliyor. Bilindiği gibi Türk Telekom’un İmtiyaz süresi 2026 yılında sona eriyor. Altyapı paylaşımı modelinde ise daha uzun süreli paylaşımlar öngörülüyor. Türk Telekom’un bu iddiaları ortadan kaldıracak yeni bir model üzerinde çalıştığı söylendi ama bugüne kadar neticelendirilemedi.

Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, 27 Kasım 2019 tarihinde katıldığı bir etkinlikte, “Fiber hat yatırımları konusunda engel çıkaranlar karşısında beni bulur.” demişti. Cumhurbaşkanının bu sözü söylediği tarihten bugüne kadar ne üzücüdür ki hiçbir değişiklik olmamıştır. Artık altyapı bir üstünlük aracı olmaktan çıkarılmalı ve esas rekabet hizmet kalitesi ve yenilikçilikte olmalıdır. Bu konuda Belediyelerin de yapmaları gereken işler vardır. Bazı belediyeler, şehirlerini öne çıkaracak fiber yatırımlarının önünü açmak yerine bu yatırımları önleyici/geciktirici davranışlarda bulunmamalıdırlar. Yeni seçilen yerel yöneticiler için bu konu bir fırsattır. Öncelikle büyük şehirlerde, (İstanbul, Ankara, İzmir vb.) belediyelerin fiber yatırımlarının önemine uygun davranışları benimsemeleri önem taşıyor. Farklılıklara rağmen ortak noktalarda buluşmayı başarabilirsek, varlık içinde yokluktan kurtulup, sektörümüzün ve ülkemizin büyük fayda göreceği bir sonuca ulaşacağımıza inanıyoruz.

ICT MEDIA: Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun bugüne kadar yapmış olduğu çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Regülasyon faaliyetlerinde sektörün beklenti ve taleplerini karşılıyor mu? Vermiş olduğu kararların sektörün önünü açan, AB Müktesebatına uygun kararlar olduğunu düşünüyor musunuz?

Halil Nadir TEBERCİ: Özellikle pandemi döneminde yaşanan sokağa çıkma yasakları esnasında, işletmecilerin elektronik haberleşme hizmetlerinin aksamadan yürütebilmesi için BTK devreye girmiş ve İçişleri Bakanlığı ile gerekli diyaloğu kurmuş, söz konusu personellerin seyahatlerini rahatlıkla yapmasını sağlamıştır. Aynı zamanda uzun süredir TELKODER’in çıkarılması için çalışmalar yürüttüğü ve sektörümüzün tüm paydaşlarının hemfikir olduğu konulardan olan ıslak imzasız yani elektronik ortamda abonelik sözleşmesinin tesis edilebilmesi ile ilgili gerekli mevzuat yine BTK’nın destekleriyle TBMM’den geçmiş ve kanunlaşmıştır. Bu süreçlerde alternatif işletmecilere gerekli destekleri veren yetkililere teşekkürlerimizi sunarız.

Telekomünikasyon sektörümüzün arzu edilen büyüklüğe ulaşması, vatandaşlarımızın en ileri ve en ucuz haberleşme olanaklarına kavuşması ancak ve ancak serbestleşmenin ve rekabetin tam olarak tesis edilmesi ile mümkün olacaktır. Bunun için 2019 Yılı Sektör Değerlendirme Raporumuzun son sayfasında da yer alan, yapılmasını beklediğimiz çalışmaları sizinle paylaşmak isterim.

  • Tesis paylaşımı ve geçiş hakkı uygulamasının hayata geçirilmesi,
  • Port transmisyon esaslı tarifelerin gözden geçirilmesi,
  • Veri Merkezi İşletmeciliğinin desteklenmesi ve tanımının yapılması,
  • Tüm erişim sağlayıcıların katılımının zorunlu olacağı internet değişim noktalarının kurulumunun desteklenmesi,
  • Kablo TV altyapısının paylaşıma açılması,
  • TTNET’in etkin piyasa gücü (EPG) ilan edilmesi,
  • Sabit pazarda ayrım gözetmeme yükümlülüğünün gözden geçirilmesi,
  • İhtiyaç duyulan rekabet düzenlemelerinin çıkarılması,
  • Fiyat dışı rekabet ihlallerinin tespiti ve giderilmesi,
  • Toptan tarifelerin maliyet esaslı olarak belirlenmesi, kampanyalara son verilmesi & maliyet yöntemlerinin kamuoyu ile paylaşılması,
  • 444’lü numaraların taşınması ve tahsislerinin yapılması,
  • Yeni yerel aranır numara (444 benzeri) bloğu tahsisi,
  • Numara tanımlamaları için süre düzenlemesi ve otomasyona geçilmesi,
  • Tüketici Hakları mevzuatının gözden geçirilmesi,

Bu maddelere ilişkin ayrıntılı bilgiler raporumuzda yer almaktadır.

ICT MEDIA: Elektronik haberleşme sektöründe yerlilik ve millik konusu önemli bir konu. Dernek olarak konuyu yakından takip ediyorsunuz. Mobil telekomünikasyon ve bilgi teknolojileri sektöründe ürün ve servisler noktasında, 3G ve 4,5G gibi alanlarda yerlilik oranlarının karşılandığını düşünüyor musunuz? Yapılan yerlilik ve millilik tanımlarını siz nasıl yorumluyorsunuz, konuyla ilgili sizin bir tanımınız var mı? TELKODER’in yaklaşımınız nedir?

Halil Nadir TEBERCİ: Söylediğiniz gibi yerlilik ve millîlik konusu önemli ama öyle zannediyorum ki kavramların nasıl anlaşıldığı daha önemli. Cihazların, yazılımların yerli ve millî olması ne kadar önemli ise, bu hizmetleri verecek olan yerli ve millî işletmecilerimizin durumları, güçlenmeleri ve büyümeleri de bir o kadar önemlidir. Örnek olarak, ülkemizde uydu haberleşme hizmetlerini yaygınlaştırabilmemiz için, BTK tarafından yetkilendirilmiş, her türlü mevzuata tabi, ülkemiz topraklarında hizmet veren tüm işletmecilerimizi bu pazara mümkün olduğunca dâhil etmeli, onları dışlamamalıyız. Uydu haberleşme sektörümüzü dünyada yaşanan yeni gelişmelere uygun hale getirmeli, gerekli yatırımları yapmalı ve ihtiyaç duyulan mevzuat değişikliklerini en kısa sürede çıkarmalıyız. Telekomünikasyon sektörü başka alanlara benzemez, geç kalınırsa az geç kalınmaz, çok geç kalınır. Yakın zamanda TELKODER uydu çalışma grubunun hazırladığı yeni uydu raporumuzu yayımlayacağız. Bu raporu yayımlamaktaki amacımız; Türkiye’de uydu haberleşme hizmetleri ne durumda? Dünya da ne durumda? Gelecekte bizi neler bekliyor? Türkiye küresel uydu hizmetleri pazarında nasıl yer alabilir? gibi sorulara cevap bulmaktır.

Bu hususunda verilebilecek bir diğer örnekte Sanal Mobil Şebeke Hizmeti (SMŞH)’dir. SMŞH vermek için bugüne kadar yetkilendirme alan toplam 147 işletmeci olmuştur. Bu işletmecilerden sadece 60’nın yetkilendirmeleri devam etmektedir. Ancak yetkilendirme alan işletmecinin GSM işletmecileri ile olan ilişkisi, karşılıklı anlaşmaları ve bunları uygulama süreçleri konusunda sorun yaşanması nedeniyle bu hizmet başlayamamakta ve yaygınlaşamamaktadır. En önemli sebeplerden bir tanesi de Hazine tarafından yapılan çifte vergilendirmedir. SMŞH konusunun işlerlik kazanabilmesi için 4,5G ihalesi bir fırsattı ancak değerlendirilemedi. Aynı hatanın 5G ihalesinde de yapılmaması ve ihale şartnamesine GSM işletmecilerinin, SMŞH işletmecileri ile çalışmasına dair bir madde konulmasının gerektiğini düşünüyoruz.

ICT MEDIA: Son sorumuz derneğinizin faaliyetleri ve derneğinize yönelik eleştirilerle ilgili olsun… TELKODER üyelik ücretlerinin yüksek olduğu şeklinde sektörde bir düşünce var. Üyelik ücretlerinde bir indirim düşünüyor musunuz? TELKODER’in son 5 yıldaki üye sayısındaki değişim nedir? Yetkilendirilmiş işletmeci sayıları birkaç yüzler mertebesinde iken üye sayınızı artırmak için bir planlamanız var mı? Salgın sonrası dönemde Alternatif Telekom İşletmecilerinde bir konsolidasyon öngörüyor musunuz? TELKODER’in ilgili kurum ve kuruluşlara kanun ve yönetmelik hazırlığı aşamalarında görüş ve önerilerde bulunduğunu biliyoruz. Bu görüş ve önerilerin dikkate alındığını düşünüyor musunuz?

Halil Nadir TEBERCİ: Üyelik ücretlerinde 2 yıldır artış yapılmadı, bu süre zarfında ülkemizin ekonomisinde de önemli değişimlerin yaşandığı herkesin malumudur. Üyelerimizden gelen her kuruş, telekomünikasyon sektörümüzde serbestleşmenin ve rekabetin tam olarak tesis edilmesi için harcanmaktadır. Bu harcama kalemlerinden kısaca bahsetmek gerekirse; kamuoyunu bilgilendirmek için yayımladığımız raporlar, basın bültenleri, bildiriler, katıldığımız ve düzenlediğimiz etkinlikler, açtığımız, takibini sürdürdüğümüz ve müdahil olduğumuz davalar gibi faaliyetlerden oluşmaktadır. Yönetim Kurulu Üyesi arkadaşlarımın da bütün çalışmaları kendi imkânlarıyla gerçekleştirdiğini eklemek isterim.

Son 5 yılda aramızdan ayrılan üyelerimiz oldu ancak Derneğimize yeni katılımlar daha çok olduğu için son 5 yılda üye sayımızda artış yaşandı. TELKODER, hem sektörümüz hem ülkemizde yaşanan değişimleri yakından takip etmektedir. Bu doğrultuda, ihtiyaç duyulan gerekli değişiklikleri bünyesinde gerçekleştirmekte ve politikalarını güncellemektedir. TELKODER 18 yaşında bir genç gibi çevik, azimli, istekli ve aynı zamanda üyeleri sayesinde önemli tecrübe ve bilgi birikimine sahip bir dernektir. TELKODER kuruluşundan bugüne, bütün kuvvetiyle tüketiciler, sektörümüz ve ülkemiz için çalışmıştır. Bundan sonra da bütün kuvvetiyle tüketiciler, sektörümüz ve ülkemiz için çalışmaya devam edeceğinden kimsenin şüphesi olmasın.