Telekomünikasyonda Türkiye’yi zorlu günler bekliyor
YENİ ŞEYLER REHBERİ
Türkiye’de internet ve konuşma altyapısının neredeyse tamamına sahip olan Türk Telekom’un yönetimi, 29 bankanın kurduğu ortak şirkete geçti. Sektörün uzmanları yaşananlardaki yanlışları dile getirirken “Akıllı bir devlet altyapıyı hem rekabet hem güvenlik yüzünden özelleştirme kapsamına sokmadan ayrı bir şekilde satardı” eleştirisini getiriyor.
Bankaların altyapısından e-devlete, eğitimden sağlığa, iletişimden güvenliğe kadar birçok konunun arka planında Türk Telekom’un altyapısı var. Ne var ki Türk Telekom 2005 yılında tüm altyapısıyla birlikte 21 yıllığına verilen lisansla Oger Telekom bünyesinde kurulan OTAŞ isimli bir şirkete verildi. Bu noktada telekomünikasyon alanında serbestleşme sorunları hep gündemde kaldı. Bir de bütün bu sorunların üstüne Türk Telekom’un sahipliğini üstlenen şirketin yıllardır borcunu ödememesi durumu ortaya çıkıp, bankaların ortak kurduğu şirketler Türk Telekom’un yönetimini ele alınca işler iyice karmaşıklaştı. Her sene temettüsünü alan, hatta temettü dağıtmak için bankalardan kredi çeken bu şirket, Türk Telekom’u lisansının bitmesine 8 yıl kala pazar değeri olarak toplam borcunun yarısına yakın bir değere getirdi. Bankaları bu konuda zorlu bir sınav bekliyor. Konunun uzmanları Türk Telekom’un yaşadığı ve yaşayacaklarını Yeni Şeyler Rehberi programında değerlendirdi.
TELKODER BAŞKANI ARIAK: BANKALARIN İŞİ TELEKOMÜNİKASYON DEĞİL
Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak ise şunları söyledi:
“Telekomünikasyon sektörünün genel sorunları var Türk Telekom bunun içinde bir parça sadece. Telekom sektörünün sorunlarının tümden ele alınıp halledilmesi gereken bir döneme geldik. Parça parça çözülmesi mümkün değil. Türk Telekom geçmişte yapılmış bazı yanlışlarla bu noktaya geldi. Derdi hallolsa bile birçok tarafı var çözülmesi gereken. Yüzde 55’ine sahip firma iflas ettiği için bankalar yönetimi ele alacaklar. Oradaki hisseleri garanti sayıp vermişsiniz sonra firma batmış. Garanti verilen hisselerin piyasa değeri 2 milyar dolar. Sizin verdiğiniz kredi 5 milyar dolara yakın. Bunları başka birine devretmeleri lazım çünkü bankaların işi telekomünikasyon değil.
Bu bir fırsat yaratabilir. Türk Telekom’un durumu ve sektörün durumu bu alanda yeni bir yön çizilmesi gerekliliğini bize gösteriyor. Telekomünikasyon sektörü yıllardır büyümedi. Hepsini toplasanız 15 milyar dolar ediyor. Bu 15 yıl önce de böyleydi. Kar etmeyen şirketler var, yeni şirketlerin cirosu da büyümedi. Özelleştirme yaptığımız şirket böyle bir sorunla karşılaştı, serbestleşme de sonuç vermedi. Geçmişten dersimizi alıp geleceği tanzim etmemiz lazım. Altyapıyı ayırarak özelleştirseydik keşke. Devlette de kalabilirdi altyapı, geri kalan kısmını da özelleştirebilirdik. 6.5 milyar dolara satacağımıza 3 milyar dolara satardık. 3 milyar dolar az almak çok büyük bir kayıp olmazdı. 30 milyar dolar Suriyelilere verdik. Türk Telekom’a ait altyapı ve diğer şirketlerinki herkese açılıyor. Artık altyapılar mülkiyeti kime ait olursa olsun kullanılabilecek. Keşke bu özelleştirme sırasında yapılabilmiş olsaydı. Bu özelleştirmeyi niye yapıyoruz? Birçok hizmet artık devlet eliyle yürütülünce verimli olmuyor. Yarışmacı bir şirket olması lazım. Onun parasını kullanalım diye değil. Özel bir şirket olarak dinamik bir kurum yapabildik mi? Hayır.
Bundan sonra altyapı konusunu düzeltebiliriz. Bundan sonra bu yönetim işini çözmeliyiz. Türkiye’de niye telekomünikasyon sektörü büyümüyor diye bakabiliriz. Türk Telekom altyapısını hepimiz makul fiyatlarla kiralayıp kullanabileceksek sorun kalmaz. Diğer firmalar engellenmeden altyapı yapabilmeliler. Şimdi mobil altyapılar da kiralanıyor. Bunlar sektörü büyütebilir.”
Gazeteci Füsun Nebil, şu değerlendirmelerde bulundu:
“Yüzde 55 hissesini alan Oger Telekom’un 2 sene önce iflas edip borçlarını hala ödeyemiyor olması, Türk Telekom’un bugünkü sorununu oluşturuyor. En büyük alacaklı 3 Türk bankası ve 26 diğer küçük alacaklı banka ödemelerini alamıyor. Rekabet Kurumu olumlu karar verecek muhtemelen ve bankalar yönetimi ele alacaklar. Saudi Oger tepedeki firma. Bu firma Hariri ailesine ait. Hariri ailesinin özelliği de baba Hariri 2005’te bir suikasta kurban gitti. Hariri, Suudi Arabistan kralının kızıyla evliydi. Haririler, Suudi krallığıyla akrabalar. Arabistan’da çok sayıda konut projeleri vardı, özellikle de tren yolunu yapıyorlardı. 2015 yılının son çeyreğinden itibaren hakettiklerini Suudi hükümetinden alamadılar. 54 bin çalışanıyla iflasa gittiler. Kıyamet koptu. Hintli, Pakistanlı işçilere konsolosluklar çadır açıp yemek dağıttı. Saudi Oger; Oger Telekom’un yüzde 50 hissesine sahipti geri kalan hisseler çocuklardaydı. Bu şirket de Türkiye’deki Ojer Telekom hisselerine sahipti. Peki borç neydi? Bu şirket 6.55 milyarı 5 taksitte ödeyecekti. 1.3 milyarı ödeyecekti şirketi teslim alırken. İkinci taksiti 2006 yılında ödediler. 2007’de gerek olmadığı halde devlete geriye kalan parayı toptan ödemek istediler. O tarihlerde TT borsaya açık olmadığı için bir açıklama yapılmadı ama TT hisseleri rehin verildi. Taksitle aldığınız arabayı rehine bırakmak gibi bir şey bu. Bu arada biz basın olarak satış sözleşmesini görmek istedik. Çünkü orada yatırım şartı var mı bilmek istiyoruz. Eksik yatırım yapıldığını düşünüyoruz. O sözleşmede rehin verilemez diye maddeler olmalıydı ama var mı bilmiyoruz.
2007 yılındaki spekülasyonlar şöyleydi: 2007 seçimlerinde AKP’nin meclisteki çoğunluğu kaybetmekten korktuğu için OTAŞ’tan borcunu kapatmasını istediğini söylediği konuşuluyordu. 2006’daki 4.3 milyarlık kredi tekrar gündeme geldi. Tekrar borç için pazara çıkıldı. Bugün konuştuğumuz borç bu. O borcu alırken onun açıklamasında 2007’deki borcun ödenmesi ve temettü dağıtılması için dendi. Demek ki 2007 yılındaki krediyi ödemedikleri çıkıyor. Bu borç bir süre ödemesizdi. 2016’nın Eylül ayında patladı. Bankalar 290 milyon dolarlık ilk taksidi alamadıklarını dile getirdiler. Konuşmaya o zaman başladık. Bu parayı ödeyecek bir kaynağı yok, buna karşı TT hisselerini rehin vermiş. İki yıldır bu durum sürüyor. TT bu bankalara da doğal olarak geçiyor. Bankalar bir şirket kurup o şirket adına temsilci atayacak. Bu arada OTAŞ’ın da başka borçlar aldığı söyleniyor. O borcun da 10 ila 20 milyar arasında olduğu söyleniyor. Rekabet Kurumu da buna onay verecek başka çözümü yok. Dünyada altyapı hep ayrılıyor. Çünkü böyle olmazsa diğer firmalara çok pahalıya veriliyor veya hiç verilmiyor. İstanbul Belediyesi 2010 yılından itibaren kazılara izin vermediği için Türkiye’nin fiber kapasitesi 3-4 milyon kilometre olması gerekirken 350 bin kilometre civarında. Akıllı bir hükümet bunu ayırırdı ama ben şu anda bunun sinyalini görmüyorum.”