Basın Bülteni
TELKODER 2019 yılı değerlendirme raporunu yayınladı
2019 yılı sonunda enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon sektörü gelirleri 15,1 Milyar TL oldu
Serbest Telekomünikasyon İşletmeciler Derneği (TELKODER) elektronik haberleşme sektöründeki 2019 yılı değerlendirme raporunu yayınladı. TELKODER’in BTK, TÜİK, BIST gibi kuruluşlar tarafından yayınlanan resmi verileri kullanarak hazırladığı raporda enflasyondan arındırılmış telekomünikasyon sektörü gelirlerinin 2019 yılı sonunda 15,1 milyar TL olduğu görülüyor. Sektör gelirlerinin 2003 yılında 15 milyar TL olduğu düşünüldüğünde sektörün hedeflenen büyümeyi yakalayamadığı anlaşılıyor. TELKODER 2020 başında yayınladığı raporda 2019 yılsonu gelirlerinin 15,4 milyar TL olacağını öngörmüştü. Gelinen noktada gelirlerin beklenenden de az olması sektörde bir an önce tam rekabeti sağlayacak adımların atılmasını zorunlu kılıyor. 2019 yılı sonunda pazardaki en büyük üç operatör ve iştirakleri dışında kalan alternatif işletmecilerin pazar payının, sektörün rekabete açılmasının üzerinden yaklaşık 18 yıl geçmiş olmasına rağmen, yüzde 9’lar seviyesinde kaldığı görülüyor. TELKODER’e göre bu oran Avrupa Birliği ülkeleri (AB) ile kıyaslandığında çok düşük olarak değerlendiriliyor ve sektörde kaliteli ve tüketici yararına çalışmaların ortaya çıkmasını engelliyor. TELKODER’e göre salgın sürecinde başarılı bir sınav veren telekomünikasyon sektörünün sorunlarından tam olarak sıyrılması, rekabetin artması ve sektörün büyümesi için fiber altyapı ve veri merkezi yatırımları da kritik önem taşıyor.
“Fiber altyapı bir devlet politikası olarak ele alınmalı”
Tüm dünyada etkisini sürdüren salgın süreci iş ve eğitim konularında yeni yöntemleri de ortaya çıkarttı, bu dönemde uzaktan çalışma ve eğitim yöntemleri yaygın olarak kullanılmaya başlarken fiber altyapının da önemi bir kez daha ortaya çıktı. Eğitimden, sağlığa, kültüre kadar hayatımızı internet ortamı üzerinden normalleştirdiğimizi vurgulayan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Ülke olarak internetin önemini bir kez daha kavradığımız bu dönemde ve sonrasında fiber altyapının gelişimi kritik önem taşıyor. Bu noktada, artan veri trafiği de göz önüne alındığında fiber altyapımızı güçlendirmemiz şart. Ülkemizde bu alanda yatırım yapmak isteyen çok sayıda işletmecimiz bulunuyor. Fiber altyapının hızla ve yaygın olarak tüm ülkede tesis edilmesi için konunun bir devlet politikası olarak ele alınması gerekiyor. Bu politika doğrultusunda yatırım yapmak isteyen işletmecilerin önü açılmalı, fiber kablo döşemek isteyen işletmecilerden istenen yüksek ücretler yeniden ele alınmalı, bürokratik engeller ortadan kaldırılmalı, altyapı sadece birkaç firmanın inisiyatifine bırakılmamalı ve belediyelerin bugüne kadar yapmış oldukları fiber altyapı diğer işletmecilerin de kullanımına açılmalı. Bu adımların atılması halinde ülkemizin fiber altyapı konusunda OECD ülkeleriyle eşit bir düzeye geleceğinden hatta daha ileri bir yatırım yapacağımızdan şüphemiz yok. Önümüzdeki süreçte bu çözümlerin kamu kurum ve kuruluşları başta olmak üzere sahiplenilmesi ve özel sektör eliyle tüm ülke çapında hızla ve yaygın olarak fiber altyapı şebekesinin tesisinin sağlanmasını temenni ediyoruz.” diyor.
Türkiye’nin verisinin Türkiye’de kalması milli bir öncelik olarak görülmeli!
Hazırladığı analizde veri merkezlerinin desteklenmesini de ayrı bir başlıkta ele alan TELKODER ülkemizde üretilen verinin (hem kamu tarafında hem ticari hayatta) yurt dışında depolanmasının güvenlik açısından riskli olduğunun altını çiziyor. TELKODER; bu verilerin milli güvenliğimizi tehlikeye atacak bir sorunla karşılaşmamak için ülkemizde yer alan veri merkezlerinde saklanmasını milli bir öncelik olarak görüyor. Bu konuda özellikle son birkaç yıldır farkındalığın arttığını dile getiren TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Kamu temsilcileri tarafından ülkemiz verisinin ülkemizde kalması gerekliliği zaman zaman dile getiriliyor. En son Temmuz 2019’da yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Genelgesi’nde veri merkezlerine doğrudan atıf yapılarak veri merkezlerine ilişkin tedbirlere yer verilmişti. Bunlar sevindirici gelişmeler elbette. Ancak bu çalışmaların sözde kalmaması ve bir an önce adım atılması gerekiyor.”
Bünyesinde uzun yıllardır yer alan Veri Merkezi İşletmecileri sayesinde ciddi bir bilgi birikimi bulunan TELKODER’e göre ülkemizde faaliyet gösteren veri merkezlerimizi destekleyecek, teşvik edecek çalışmalar şöyle sıralanıyor:
- Cazibe Merkezleri kapsamında veri merkezlerine sağlanmak istenen teşvikler faydasız kaldı. Verilecek teşviklerin faydalı olabilmesi için il ve beyaz alan sınırının kaldırılması gerek. Her büyüklükteki işletmecinin istediği illerde yapacağı faaliyetler destek kapsamına alınmalıdır.
- Elektrik ücretleri Veri Merkezi işletmecileri için en önemli ve en pahalı girdi şu an. Elektrik ücretlerinin en fazla sanayi tarifesinin yarısı kadar olmalıdır.
- Tüm Erişim Sağlayıcıların katılımının zorunlu olacağı birden fazla İnternet Değişim Noktasının kurulması bir an önce gerçekleştirilmelidir.
- Veri merkezlerinin bağlantı hızları yükselmeli, fiyatları düşürülmelidir. Fiber erişim sağlayıcıların Veri Merkezlerine özel indirimli tarife oluşturmaları zorunlu tutulmalıdır.
Salgın Telekomünikasyon sektörünü hem pozitif hem de negatif yönde etkiledi
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de Covid-19 salgını sosyal hayattan tutun da ekonomi, iş yapış modelleri gibi her alanda değişikliği zorunlu kılıyor. Diğer sektörler için bir girdi, olmazsa olmaz bir sektör olan Elektronik haberleşme sektörü de salgından en çok etkilenen sektörlerin başında geliyor. Salgının sektöre mali etkilerine de açıklamasında yer veren TELKODER konuyu bireysel müşteriler ve kurumsal müşteriler olarak iki ayrı başlıkta ele almak gerektiğine dikkat çekiyor. TELKODER’e göre; bu süreçte bireysel müşteri tarafında uzaktan çalışma ve sosyalleşme ihtiyacı gibi konular elektronik haberleşme hizmetlerine olan talebi ve buna bağlı olarak bireysel abonelikleri artırdı. Ancak konunun kurumsal müşteri tarafına bakıldığında durumun farklı olduğu görülüyor. Küçük veya büyük ölçekli bazı iş yerlerinin, AVM’lerin, kapalı kalması, uzaktan çalışma yöntemini benimsemeleri nedeni ile kurumsal abonelik sayılarında düşüş ve tahsilatta sıkıntı yaşanmaya başladı.
Yaptığı açıklamada telekomünikasyon şirketlerinin salgın sürecinde fedakârlıkla çalıştığını ve ülkemizin yeni normale hızla adapte olmasını sağladığının altını çizen Halil Nadir Teberci: “Bu süreç sonrasında sektörümüzün istenen şekilde gelişmesi için; salgın sürecinde tahsilat konusunda sıkıntılar yaşayan işletmecilerin rahatlatılmasına yönelik işletmecilerin mali açıdan yükümlülüklerinin ötelenmesi veya taksitlendirilmesinin gündeme alınması faydalı olacaktır. Yine bu süreçte artan internet kullanımı sebebi ile daha hızlı upload (yükleme) ihtiyacı da ortaya çıktı. Bu noktada, üyelerimiz öncülüğünde yükleme hızları arttı, bu çalışmaların ardından ana hizmet sağlayıcı olan Türk Telekom ve cep telefonu işletmecileri de yükleme hızlarında artışlar yaptılar. Bu artışların kalıcı hale getirilmesi gerekiyor. Bu çalışma vatandaşın aldığı internet hizmeti kalitesini de arttıracaktır. Umuyoruz ki, bu zorlu süreçte elektronik haberleşme sektörünün diğer tüm sektörlerde hizmetlerin devamının sağlanması hususundaki önemi anlaşılmıştır. Bundan sonra sektörün daha hızlı büyümesine yönelik gerekli adımlar hep birlikte atılmasını umut ediyoruz.” diyor.
“Islak imzasız abonelik hayata en doğru şartlarda geçirilmeli”
Dijitalleşmenin lokomotifi olan telekomünikasyon sektöründe uzun yıllardır talep ettikleri dijital aboneliklere yönelik çalışmaların da bu süreçte kamu otoriteleri tarafından ele alındığını ve konuyla ilgili kanun teklifinin meclis gündemine alınacağını ifade eden TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “Islak imzasız abonelik çalışmaları teknoloji, bilişim ve yeniliğin merkezi olan elektronik haberleşme sektöründe de kritik bir önem taşıyordu. Salgın öncesinde de bu konuda girişimlerimiz olmuştu. Geçtiğimiz günlerde ıslak imzasız aboneliğe ilişkin düzenlemeleri içeren bir Kanun Teklifi’nin Meclise sunulduğunu öğrendik. Sektörümüzü düzenleyen kanunun maddelerinde dijital abonelik işlemlerini yapılabilmesinin önünü açan değişiklik teklifini sektörün gelişimi açısında olumlu karşılamakla birlikte maddelerde bazı iyileştirmeler yapılarak daha kapsayıcı hale getirilebileceğini düşünüyoruz. İçinde bulunduğumuz salgın süreci de dikkate alındığında abonelik sözleşmelerinin müşterilerin evlerinden çıkmadan uzaktan mesafeli olarak ve/veya temassız bir şekilde akdedilmesine yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesi önem taşıyor. Abonelik başlangıcı, numara taşıma ve abonelik feshi işlemlerinin de yapılacak düzenlemeyle dijital ortamda başlayıp dijital ortamda biteceğine yönelik bir düzenleme yapılmasını öneriyoruz. Uygulaması kolay ve amaca uygun bir yöntemle bu düzenlemenin hayata geçmesi sektörümüzde dijitalleşme adına çok önemli bir başarı olacaktır.” şeklinde konuştu.
“Sektörün büyümesi rekabet koşullarının tahsis edilmesine bağlı”
Telekomünikasyon sektöründe gelirlerin artması için rekabetin tam olarak sağlanması gerektiğinin de altını çizen TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci sözlerini şöyle tamamlıyor: “TELKODER olarak kurulduğumuzdan bu yana rekabetin desteklenmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Çünkü rekabet herhangi bir sektörde veya hizmet alanında şirketlerin sundukları hizmeti hem daha kaliteli hem de daha uygun fiyata sunmalarını teşvik edecek itici bir güç. Bir alanda rekabet varsa hem şirketler hem devlet hem de vatandaş memnun olabilir. Şirketler pay alabilecekleri bir alanda hizmet sunduğu için, tüketiciler daha çeşitli, kaliteli ve uygun fiyatlı hizmetler alabildiği için, devlet ise sektörün rekabet sayesinde o sektörün çok fazla müdahaleye ihtiyaç duymadan rekabetten aldığı güç ile büyümeyi sağlayarak ekonomiye katkıda bulunabildiği için memnun kalabilir. Kısaca sektörde rekabet şirketlerden, devlete ve vatandaşa kadar herkesi ilgilendiriyor. Sektörü büyütebilmek için öncelikle gerek kamu tarafı gerekse şirketler bu durumu kabul etmeli. Sektörde gerçek büyümeyi teşvik edecek politikalara ve siyasi sahiplenmeye ihtiyaç var.