[ Ekim Nazım Kaya]
Tele.com.tr Dergisi yazarlarından TELKODER Genel Sekreteri Rıdvan Uğurlu, dernek ve sektör hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Ağustos ayında çıkacak Tele.com.tr’de yayınlanmadan önce bu röportajı sitemizin okurları ile paylaşıyoruz:
Tele.com.tr- Okurlarımız sizi dergimizdeki yazılarınızla ve sektördeki faaliyetlerinizle tanıyorlar ama profesyonel geçmişinizi bilmiyor olabilirler. Biraz bahsedebilir misiniz?
Uğurlu- 1979 yılında ODTÜ Elektrik Mühendisliği bölümünden mezun olduktan sonra sırasıyla TRT’de vericiler bakım mühendisi, Aselsan’da üretim mühendisi, Schlumberger’de saha mühendisi, Havelsan’da üretim müdürü, Netaş’ta Ankara bölge satış Müdürü, Kilimnet’te şirket ortağı, Başarı Telekom’da Anahtarlama ve Erişim Bölüm Yöneticisi olarak görev yaptım. Son olarak TELKODER Genel Sekreterliği görevini 3 yıldan bu yana yürütüyorum. Çalışma hayatımın son 20 yılında en uzun süreli Netaş’ta 13 yıl olmak üzere, hep telekomünikasyon ve bilişim alanlarında çalıştım.
Tele.com.tr- TELKODER Genel Sekreterliğinden önceki görevlerinizde serbestleşme süreci sektörün gündeminde miydi?
Uğurlu- Evet, aslında Türkiye’de ilk serbestleşme hareketinin 1994 yılında çıkarılan 4000 sayılı Kanun ile başladığını çok az insan hatırlıyor. Bu başlangıcın ardında o sırada çalışmakta olduğum Netaş’ta bu alanda faaliyetlerini yürütmek üzere 1996 yılında NLO (New Licenced Operators) bölümünü kurdu ve bende bu bölümün ilk yöneticisi olarak 1996-1998 yılları arasında çalıştım. Tabi o dönemde serbestleşme bugünkü kadar gündemde olmadığı için, arkadaşlarım NLO ismini Neola? vs. gibi değiştirerek bana takılırlardı. Şimdi ise yanılmıyorsam bu bölüm Netaş’ta Genel Müdür yardımcılığı seviyesinde yürütülüyor.
Başarı Telekom’da da 2001 yılında iş geliştirme bölümü yöneticisi olarak telekomünikasyon alanındaki yeni iş fırsatlarını değerlendirdim.
Her iki şirketteki çalışmalarım sırasında, telekomünikasyon alanındaki serbestleşme ile ilgili olarak dünya uygulamaları, ülkemizdeki gelişmeler konusunda ayrıntılı çalışma yapma fırsatı buldum. Bu çalışmalarım ile, ülkemizde serbestleşmenin gelişmesine önemli katkılarımın olduğuna inanıyorum.
Tele.com.tr- Özel sektörde yöneticilik deneyimi olan biri için kamudaki ataletle mücadele etmeye alışmak zor oldu mu?
Uğurlu- Bunu bu şekilde ifade etmek belki yanlış olabilir. Bürokraside atalet varsa bunun sebepleri de var demektir. Sistem konusuna fazla girmek istemiyorum ama, siyasetçi bürokrat ilişkileri, katı hiyerarşik yapısı, uyulması gereken mevzuat, ödül ve caza sisteminin olmayışı, iş garantisi, haksız yere işletilebilen teftiş/soruşturma yöntemleri vs. gibi bir çok gerekçe sayılabilir. Tabi bu saydıklarım atalet konusunu yinede haklı göstermez. Nitekim bütün bu çevre koşullarına rağmen görevlerini başarılı ve süratle yürüten pek çok kıymetli bürokratımız da bulunmaktadır. Ben çalışma hayatımın çok büyük bir bölümünü Ankara’da geçirdiğim için bürokrasiyi daha iyi anlayabildiğimi sanıyorum. Sistemi değiştirmek elimizde olmadığı için, bürokrat ve özel sektörün birbirini doğru algılamasının bir çok sorunu çözebileceğini düşünüyorum.
Tele.com.tr- Mevcut şartlarda Telekomünikasyon Kurumu Başkanı veya Türk Telekom Genel Müdürü olduğunuzu varsayalım. Bu iki pozisyonda sektöre yaklaşımınız nasıl olurdu?
Uğurlu- Tabi ben her ikisi de değilim. Bu yüzden bu soruyu biraz daha geniş bakış açısı ile cevaplamayı tercih ediyorum.
Bugün ülkemizin telekomünikasyon sektörünün yapısına baktığımızda iki temel sorun olduğu görülüyor.
Birincisi telekomünikasyon hizmetlerinden elde edilen gelirler. 70 milyon nüfusa, kişi başına yaklaşık 5.000 dolar gelire sahip olan ülkemizin toplam telekomünikasyon gelirleri 10 milyar dolar civarındadır. Benzer ölçeklere sahip diğer ülkelerde bu gelirler çok daha üst seviyelerdedir. Örneğin 11 milyon nüfusa sahip Yunanistan’ın telekomünikasyon hizmetlerinden elde ettiği gelir bizimki kadardır. Bu gelirleri mutlaka arttırılmamız gerekiyor. Gelirleri arttırmanın yolu da diğer ülkelerin yaptığı gibi kazan kazan politikasının benimsenmesi, yani bizde söylendiği gibi pastayı büyütmekten geçiyor. Bunun gerçekleşebilmesi ise, şimdi yapıldığı gibi rakip olarak çıkan yeni telekomünikasyon işletmecilerini ezerek yoketme politikası yerine işbirliğinin geliştirilmesi ile olabilir.
İkinci sorun telekomünikasyon hizmetlerinden elde edilen gelirlerin paylaşımı. Bugün ülkemizin telekomünikasyon gelirlerinin yarısı Türk Telekom, diğer yarısı da GSM şirketleri tarafından elde edilmektedir. Bu son derece sağlıksız bir yapıdır. Hizmet kalitesinin ve çeşitliliğinin artması, fiyatlarda düşüş sadece gerçek rekabet ortamında gerçekleşebilmektedir. Bu yüzden tüketicinin korunabilmesi ve sektörün gelişebilmesi için bu yapının da mutlaka değiştirilmesi gerekir. Bunun yolu da yine yukarıda belirttiğim gibi yeni telekomünikasyon işletmecilerinin piyasaya girmelerinin sağlanmasından geçmektedir.
Tele.com.tr- Çok sayıda önde gelen telekomünikasyon firmasını temsil ediyorsunuz. Bu örgütlülük ekonomik anlamda da ciddi bir büyüklüğü ifade ediyor. Firmaların çoğu Türkiye’nin sanayi ve finans devlerinin bünyesinde bulunuyor. Serbestleşme için gerekli düzenlemelerin yapılması konusunda bu birliğin mecliste yapabileceği bir lobi faaliyeti yok mudur?
Uğurlu- Derneğimiz, en önemli misyonu olan serbestleşmenin gerçekleşmesi için her alanda bilgilendirme çalışmalarını başarılı ve etkin bir biçimde yürütmektedir. Buna siyaset, bürokrasi ve Avrupa Birliği dahildir.
Şimdiye kadar olan davranışlarından, yerli ve yabancı devler olarak isimlendirdiğimiz şirketlerin, telekomünikasyon alanını içinde mutlaka bulunmaları gereken bir alan olarak değerlendirildiklerini söyleyebiliriz. Ancak son birkaç yılda yaşanan olumsuz gelişmeler, bu şirketlerin telekomünikasyon alanına yatırım yapma yönündeki ilgilerini azaltmaktadır.
Tele.com.tr- Yine bu kadar farklı ve rekabet halindeki şirketin uyumlu bir birlikteliği oldukça zorlu bir görev. Ortak bir amaç olsa bile Yönetim Kurulu toplantılarınızda karşıt görüşler mutlaka dile getiriliyordur. Bunca zaman dernek üyelerinden fire olmamasını neye bağlıyorsunuz?
Uğurlu- Çok güzel bir soru. Bizim üyelerimizin aslında hepsi ticari olarak birbirleri ile rakip şirketler. Ancak hepsinin amacı gerçek rekabetin oluşması ve serbestleşmenin gerçekleşmesi. Bu amacın gerçekleşmesi yönündeki engellerin ortadan kaldırılmasının ise ancak Dernek çatısı altında olabileceğinin bilincindeler.
Dernek içerisindeki çalışmalarımızı çok açık ve demokratik bir şekilde yapıyoruz. Küçük büyük demeden işletmecilerin tüm sorunlarını dile getiriyoruz. Hatta kimi zaman derneğimizin üyesi olmayan işletmecilerin dahi görüşlerini alıyoruz. Tabi bunun neticesinde son derece doğru ve haklı fikirler ortaya çıkıyor. Doğru olanı söylediğimiz için de söylediklerimizin tümü toplumun her kesiminde kabul görüyor.
Ayrıca Derneğin kuruluşunda alınan son derece isbetli bir kararla sadece Telekomünikasyon Kurumundan Ruhsat yada Genel İzin almış işletmecileri Derneğimize üye olarak kabul ediyoruz. Bu uygulama Dernek içerisindeki olası fikir ayrılıklarını önceden engellediği için, üyemiz olan işletmecilerin sorunlarını daha odaklanmış olarak çözmeye çalışıyoruz.
Tele.com.tr- TK ve TT’nin attığı adımlar ve yasal düzenlemelerle ilgili en aktif faaliyet gösteren dernek olarak görülüyorsunuz. Web sitenizde gelişmelerle ilgili dernek görüşlerini ve basındaki yansımaları anında takip etmek mümkün oluyor. Peki diğer sektör dernekleri ile diyaloğunuz ne boyutta?
Uğurlu- Yukarıda anlattığım gibi Derneğimiz çalışmalarını son derece şeffaf ve odaklanmış olarak yürütüyor. Üyelerimizin olduğu kadar tüm ilgililerin yararlanması için www.telkoder.org.tr.tr adresindeki web sitemizi en verimli şekilde kullanıyoruz. Tabi web sitemizin yanı sıra, sadece üyelerimizin yararlanabildiği iletişim araçlarımız da bulunuyor. Bu çalışmalar için Derneğimiz önemli kaynak ayırıyor.
Bizimle benzer amaçları taşıyan ve benzer anlayışa sahip olan tüm dernekler ile her zaman çok olumlu diyalog içerisindeyiz. Bunun son örneğini Temmuz ayı ortasında yaptığımız basın toplantısına TELKODER’in yanı sıra TÜTED, TİD, TÜBİDER, İNETD, TBD ve TÜKETİCİLER BİRLİĞİ’nin katılarak destek vermelerinden görebiliriz.
Tele.com.tr- Serbestleşme, Türk Telekom’un özelleşmesi ve AB sürecine paralel olarak yabancı yatırımların telekomünikasyon sektörüne gelmesi konularında önümüzdeki 10 yıllık sürece dair tahminleriniz nelerdir?
Uğurlu- Telekomünikasyon konusunda AB Direktifleri çok açık. Bizim mevzuatımızın bir kısmı bu direktiflere uygun hale getirildi, diğer kısmı üzerindeki uyum çalışmaları ise devam ediyor. Ancak, biz bu mevzuatın uygulanmasında büyük sorunlar yaşıyoruz. Örneğin AB Komisyonunun INFSO bölümünde Türkiye’dan sorumlu olarak çalışan görevlinin bize sorduğu ilk soru arabağlantı ücretleri idi. Gerekçesini de şöyle açıklıyordu, arabağlantı ücreti yüksek olan bir ülkede serbestleşme olamaz diyordu. Bildiğiniz gibi Türk Telekom’un son kullanıcı tarifeleri AB ortalamalarına yakın düzeylerde ama arabağlantı ücretleri AB ortalamasının 3.5 katı düzeyinde.
Ancak 3 Ekim’de başlayacak AB görüşmelerinde ilk müzakere edilecek konuların başında telekomünikasyon olacağını tahmin ediyoruz. Bu müzakerelerde sadece mevzuat değil uygulamaların da düzeltilmesi istenecek.
70 milyon nüfusa sahip olan Türkiye, çok büyük bir potansiyele sahip. Mevzuatımızın ve uygulamalarımızın AB’ye uygun hale gelmesi ile bugün 10 milyar dolar olan telekomünikasyon gelirlerinin 10 yıl içerisinde 2-3 katına kolaylıkla çıkabileceğine inanıyorum. Bunun anlamı, yerli ve yabancı yatırımların, istihdamın ve Devletin vergi gelirlerinin artması, vatandaşlar açısından kalitenin ve seçme özgürlüğünün artması, fiyatların düşmesi ve ülke olarak bilgi çağına adım atmamız demektir.
Tele.com.tr- TELKODER, serbestleşme tam olarak gerçekleştiğinde misyonunu tamamlamış olacak mı? Bu gerçekleştiğinde siz kariyerinize nasıl devam etmeyi planlıyorsunuz?
Uğurlu- Bildiğiniz gibi telekomünikasyon alanı sürekli ve çok süratli gelişme gösteren bir alan. Dolayısı ile her gün yeni servisler, yeni uygulamalar gündeme geliyor. Buda yeni sorunların ortaya çıkması anlamına geliyor.
Derneğimiz aynı zamanda diğer ülkelerin benzeri Derneklerinin üye olduğu ve Avrupa çapında örgütlenmiş olan ECTA “European Competitive Telecommunications Association”a üyedir. Katıldığım ECTA toplantılarında, serbestleşmiş ülkelerde de çözüm bekleyen çok sayıda farklı konunun gündemde olduğunu gördüm. Biz bu ülkelerin 5-6 yıl gerisindeyiz. Dolayısı ile TELKODER’in misyonunun yakın gelecekte sona ereceğini düşünmüyorum.