TELKODER’den “Artık Çabuk Olalım” Çağrısı

TELKODER, 18 Mart’ta düzenlediği basın toplantısında “Elektronik Haberleşme Kanunu”nun tam olarak 10 Mayıs 2009’da yürürlüğe gireceğini söyledi ve kanunun gerekleri yerine getirilerek “serbestleştirme hızla tamamlanmalı” mesajını verdi.

Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), 18 Mart’ta İstanbul Dedeman Oteli’nde düzenlediği basın toplantısında, Türkiye telekomünikasyon sektörünün mevcut durumunu ve geleceğini değerlendirdi. Tüm TELKODER üyelerinin de hazır bulunduğu toplantıda serbestleşme çalışmalarının dünü, bugünü ve yarınlarına değinen bir konuşma yapan TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Ata ARIAK, yeni Elektronik Haberleşme Kanunu’nun (EHK) yetkilendirme ile ilgili bölümünün 10 Mayıs 2009 tarihinde yürürlüğe gireceğini söyledi. Kanunun bu tarihten itibaren tam olarak uygulanmaya başlayacağını vurgulayan Arıak, 10 Mayıs itibariyle dileyen tüm işletmecilerin Kurum’a bildirimde bulunarak hemen hizmet vermeye başlayabileceklerini, kıt kaynak kullanılmadığı takdirde de ek bir izin veya ruhsat gibi geçmiş dönem yetkilerine ihtiyaç olmayacağını belirtti.

Yusuf Ata ARIAK konuşmasında, serbestleşmenin acilen sonuca kavuşturulması gerektiğini ve yeni kanunun bunun için iyi bir fırsat olduğunu kaydederek, küresel mali krizin olumsuz etkilerinin en aza indirilebilmesi için serbestleşmenin en iyi çare olduğunu belirtti.

Uygulamalar önemlidir

Yeni EHK ile birçok konuda Avrupa Birliği düzenlemelerine uyum sağlandığını belirten ARIAK, kanunun tam olarak uygulanması halinde rekabetin artacağına, yeni hizmetlerin ortaya çıkacağına ve sektöre yatırım yapmak isteyenlerin önündeki engellerin kaldırılacağına dikkat çekti.

Bu noktada asıl önemi uygulamaların taşıdığını vurgulayan ARIAK, telekomünikasyon sektöründe çokça görülen ve Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu ile Rekabet Kurumu’na şikâyette bulunulmasına neden olan ‘fiyat sıkıştırması’, ‘tesis paylaşımı’, ‘maliyete dayalı toptan ücretler’ ve ‘değişik pazarlarda etkin piyasa gücüne sahip işletmecilerin takip edilip pazarlar arası sübvansiyon yapılmasının önlenmesi’ gibi konuların artık çözülmesi gerektiğini söyledi.

ARIAK ayrıca, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de ‘fiberde ara bağlantı sorumluluğu’ yani fiber altyapısı olan işletmecilerin bu altyapıyı diğer işletmecilere de kullandırması, ‘Yeni Nesil Şebekelerin (NGN) kurulması’ ve ‘Yeni Nesil Erişimin (NGA) düzenlenmesi’ gibi önemli yapısal konularda da hızla yol alınması gerektiğini belirtti.

Şehiriçi telefon görüşmelerinde rekabetin başlaması

“Elektronik Haberleşme Kanunu’ndaki 6 aylık sürenin dolmasıyla birlikte, yani Mayıs ayından itibaren yeni işletmeciler de şehiriçi görüşme hizmeti verebilecekler,” diyen Yusuf Ata ARIAK, bu sayede sabit telefon hizmetleri pazarının yüzde 73’ünü oluşturan şehiriçi telefon hizmetlerinde rekabetin nihayet başlayacağını da sözlerine ekledi.

TELKODER Başkanı ayrıca, bu alandaki düzenlemelerle yeni işletmecilerin Türk Telekom’un vermiş olduğu tüm servisleri vermesinin sağlaması gerektiğinin de altını çizdi. ARIAK, 2008’in Kasım ayında başlayan Mobil Numara Taşınabilirliği’nin rekabete olan olumlu etkisini herkesin gördüğünü, bu nedenle de 9 Mayıs 2009 tarihinde başlayacak olan Sabit Numara Taşınabilirliği uygulamasının gerçekleştirilebilmesi için işletmecilere bir an önce abone numarası tahsis edilmesinin büyük önem taşıdığını belirtti.

Şehiriçi telefon görüşmelerinin rekabete açılmasıyla birlikte sabit telefon alanındaki hizmet çeşitliliğinin ve yeniliklerin artacağını da sözlerine ekleyen ARIAK, “Şehiriçi telefon görüşmelerinde fiyat/kalite oranına bağlı olarak bir fiyat farklılaşması yaşanacak ve vatandaşlar daha fazla seçme şansına sahip olacaklar,” dedi.

Genişbantta rekabet

Rekabet Kurulu’nun ADSL bağlantısı için sabit telefon hattı zorunluluğunu ortadan kaldıran kararını memnuniyetle karşıladıklarını, bu kararla tüketici hakları ve genişbant internet hizmeti alanındaki rekabetin geliştirilmesi yönünde önemli bir adım atıldığını belirten Yusuf Ata ARIAK, Yalın ADSL uygulamasının sadece bir başlangıç olduğunu söyledi.

“İnternet Servis Sağlayıcılar (ISS) arasındaki abonelik geçişinin iyileştirilmesi, transmisyon maliyetlerinin düşürülmesi ve Yerel Ağın Paylaşıma Açılması (YAPA) konusundaki kısıtların giderilmesi de genişbant internet erişimi alanındaki diğer öncelikleri oluşturuyor,” diyen ARIAK, Yalın ADSL uygulamasının başlatılması için de Türk Telekom’un üç ay içinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na (BTK) başvuruda bulunması gerektiğini söyledi. ARIAK ayrıca, Yalın ADSL tarifelerinin mevcut tüm tarife paketleri için geçerli olması ve hiç bir şekilde Standart Hat sabit ücreti ile ADSL hizmet paketi ücreti toplamını geçmemesi gerektiğini de önemle belirtti.

Uydu hizmetleri ve AR-GE

Yeni kanunda eksik kalan en önemli konulardan birinin uydu haberleşmesinin Avrupa Birliği (AB) normlarına uygun olarak serbestleştirilmemesi olduğunu söyleyen Yusuf Ata ARIAK, Türksat A.Ş.’ye verilen imtiyazın bu alanı fiilen özel teşebbüse kapattığını ve rekabeti ortadan kaldırdığını belirtti.

“Ülkemizde tek yönlü de olsa ciddi bir uydu yer istasyonu üretimi var. Çift yönlü yer istasyonu üretimi de kısa bir süre içinde başlayabilir,” diyen ARIAK, yeni kanun ile bir yandan AR-GE’nin desteklenmesi öngörülürken diğer yandan AR-GE’yi yok edecek TÜRKSAT gibi tekelci yapıların kurulduğuna, bunun da önemli bir çelişki olduğuna dikkat çekti.

Milli Eğitim Bakanlığı ve Türksat’ın ithal cihazlar almak yerine yerli AR-GE faaliyetleri ve üretim için bir proje başlatmasının daha yerinde olacağına da değinen ARIAK, “Önemli olan teknolojiye sahip olmaktır. Eğer uydu haberleşmesinin stratejik önemi varsa o zaman ülkemizde de uydu, yer istasyonu ve kontrol yazılımları teknolojilerinin gelişmesine izin verilmesi gerekiyor. Bu da ancak söz konusu cihazların serbest bir şekilde kullanılması ve verilecek hizmetlerin geliştirilmesi sayesinde mümkün olacaktır. Bir başka deyişle tekelleşme değil serbestleşme gerekiyor,” dedi.

“Kablo şebekesi özelleşmeli”

Yusuf Ata ARIAK’ın verdiği bilgilere göre kablo şebekesi, 20’den fazla şehirde yaklaşık 2,5 milyon haneye ulaşıyor. 2,5 milyon hanenin 1,2 milyonu TV hizmeti alırken, sadece 60 bin civarı ilave olarak Kablo İnternet hizmeti alabiliyor. Oysa kablo şebekesi, yaygın internet ve ses hizmeti de verebilecek imkânlara sahip bulunuyor.

ARIAK, kablo şebekesindeki hukuki sorunların giderilmesiyle 2 yıl içinde ulaşılan hane sayısının 6 milyona çıkarılabileceğini, Kablo TV abone sayısının 4 milyon haneye erişebileceğini ve Kablo İnternet kullanıcı sayısının 3 milyonu bulabileceğini söyledi. Bu durum, kamuda vergi kaybının azaltılması, hizmet kalitesinin artması ve maliyetlerin düşmesi ile sonuçlanacak. ARIAK, hükümeti, hukuki sorunları bir kenara bırakarak kablo şebekesini hızla özelleştirmeye çağırdı.

“WiMAX ve MVNO’da rekabet başlamalı”

Genişbant internetin yaygınlaşması için WiMAX teknolojisinin kullanımının önemli olduğunu ve bu alandaki frekans tahsislerinin artık yapılması gerektiğini söyleyen ARIAK, frekans tahsislerinde dikkat edilmesi gereken noktalar bulunduğuna işaret etti.

Yusuf Ata ARIAK, “WiMAX şebekesinin de Kablo TV şebekesinde olduğu gibi kullanılamaz hale getirilmemesi için kurulum ve işletme işlemlerinin söz konusu şebeke üzerinden hizmet verme işlemlerinden ayrı tutularak Altyapı/Hizmet Ayrımı’nın sağlanması gerekiyor,” dedi. ARIAK ayrıca, cep telefonu alanında rekabeti arttıracak Sanal Mobil Operatörlüğü (MVNO) uygulamasındaki ‘Çifte Hazine Payı’ sorunun artık çözülmesi gerektiğini de söyledi.

“ÖİV, 3 yıl içinde kademeli olarak azaltılmalı ve sonunda tamamen kaldırılmalı!”

Konuşmasında internet hizmetlerinden alınan Özel İletişim Vergisi’nin (ÖİV) yüzde 15’ten yüzde 5’e indirilmesinde emeği geçen Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a teşekkür eden ARIAK, söz konusu kararın haberleşme ve internet vergilerinin en yüksek olduğu ülkelerin başında gelen Türkiye’nin bu olumsuz durumunu bir nebze olsun hafifleteceğine inandıklarını söyledi.

Yusuf Ata ARIAK, “ÖİV’de daha fazla oranlarda indirime gitmenin mümkün olduğunu ve bu indirimin sektörün gelişimi açısından gereklilik arz ettiğini düşünüyoruz. 1999 yılında geçici olarak getirilen ve daha sonra kalıcı hale getirilen ÖİV’nin, bu ekonomik ortamda tamamen kaldırılması gerektiğine inanıyoruz,” dedi.

“Türkiye ilk kez uluslararası karşılaştırmada yer aldı!”

Üyeleri arasında TELKODER’in de bulunduğu ECTA tarafından yayınlanan ve 20 ülkenin telekomünikasyon alanındaki düzenleyici kuruluşlarının karşılaştırıldığı ‘2008 Düzenleyici Kurum Karnesi’nde bu yıl Türkiye’nin de yer almasını sevindirici bir gelişme olarak nitelendiren Yusuf Ata ARIAK, bunun bir başlangıç olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

“Bu doğrultuda ülkemizdeki düzenleme ve uygulamaların etkinliğinin artırılması ve tam serbestleşmenin sağlanması gerekiyor. Ülkemizi telekomünikasyon alanındaki yatırımlar, istihdam ve tüketicilere sağlanan faydalar açısından uluslararası değerlendirmelerde üst sıralara taşımak için daha fazla çaba sarf etmek gerektiğini düşünüyoruz,” diyen ARIAK, TELKODER olarak bu konunun takipçisi olacaklarını da belirtti.