TK tarafından onaylanan ve Türk Telekom web sitesinden bugün duyurulan yeni tarifeler, tüketiciye etkisinin yanısıra henüz emekleyen UMTH sektörünü yok edecek
Türk Telekom’un onay için başvurduğu tarfieleri onay öncesi basına genel olarak açıklaması nedeniyle kopan fırtına, tarifelerin açıklanmasıyla birlikte sektörde ölüm sessizliğine neden oldu. Çünkü, yeni açıklanan tarifelerle birlikte daha önceki yazımızda eleştirdiğimiz gibi Türk Telekom rekabete kapatılan şehir içi görüşmeler ve sabit ücret tarafında fiyatları artırırken, rekabete açık olan şehirler arası ve uluslar arası görüşmelerde rekabeti sona erdirecek ve tüm UMTH sektörüne kepenk kapattıracak şekilde fiyat indirimine gitti.
Bilindiği gibi UMTH operatörleri Türk Telekom ile yaptıkları arabağlantı ile sabit hatlardan çağrı başlatarak ses taşıma hizmetleri veriyor. Herhangi bir telefondan operatör erişim kodunu çeviren tüketici operatörün santralına aktarılıyor ve çağrı başlıyor. Çağrı başlatma için özel operatörler çağrı başlatıldığı andan itibaren – konuşma değil, numara çevrildiği andan başlayarak – Türk Telekom’a bir bedel ödüyorlar. Bu bedel ise Türk Telekom’un referans fiyat teklifi üzerine Telekomünikasyon Kurumu, yani TK tarafından belirleniyor. Bu çağrıyı alan operatör, abonenin aradığı yöne doğru çağrıyı taşıyarak aranan numaranın şebekesinde sonlandırıyor. Tabi sonlandırma için de ayrıca şebeke sahibine bir bedel ödüyor. Eğer aranan numara şehirler arası ise bu bedel de Türk Telekom’a ödeniyor. İşte özel operatörler çağrı başlatma, taşıma ve çağrı sonlandırmadan oluşan bu üç aşamalı maliyetlerinin üzerine kendi karlarını koyarak tüketicilere satıyorlar.
Arabağlantı ücretleri halen alan içi (toplam 11 şehir) 2 Ykr + vergiler, alan dışı ise 3.4 YKr + vergiler şeklinde ücretlendiriliyor. Yani bir tüketici örneğin Kayseri’den Sivas’ı ararsa Türk Telekom çağrı başlatma tarafı olan Kayseri için 3.4 YKr * 1.33 = 4.5 YKr ödüyor. Aranan yer için de aynı bedeli ödüyor. Bu iki ücretin toplamı + taşıma maliyeti + kayıp faktörü = maliyet gibi bir formülle çalışan operatörler bunu üzerine kendi karlarını da koyarak hizmet veriyorlar. Kayıp oranı ise daha çok aranan şebekeyle ilgili oluyor. Arama yapılan yer Türkiye içi sabit bir telefonsa kayıp oranı % 35-60 arasında değişirken, GSM şebekesi aranmışsa kayıp oranı % 100 veya üstü olabiliyor. Kayıp oranı sadece teknik bir nedenden kaynaklanmıyor. Aranan abone meşgulse, cevap vermiyorsa, şebeke ulaşılamıyorsa da kayıp oluşuyor çünkü operatörler kendi erişim numaraları çevrildiği andan itibaren arabağlantıyı ödemeye başlıyorlar ama ancak çağrıyı sonladırdıklarında ve konuşulan süre kadar ücret alıyorlar. Bu durumda yukarıdaki örneğimizde Kayderi’den Sivas’ı arayan abonenin arabağlantı maliyeti biraz değişken olsa bile ortalama 11-13 Ykr aralığında gerçekleşiyor. Şu an için taşıma maliyetleri ise dakikada 0.8 ile 1.5 Ykr arasında değişiyor. Bu durumda böyle bir çağrının maliyeti 11.8 ile 14.5 Ykr arasında gerçekleşiyor.
İşte şimdi TT operatörün bu fiyata mal ettiği ve üzerine genel giderlerini, yatırım payını koyarak kar etmek zorunda olduğu bölümü artık rekabet edilemez hale getiriyor. Üstelik uluslar arası için de durum çok farklı değil. Eğer özel bir operatör Kayseri’den başlayan çağrıyı Sivas değil de örneğin Almanya’ya taşır ve orada çağrıyı sonlandırırsa benzer bie maliyeti var. Belki taşıma maliyeti biraz daha farklı olabilir, o kadar.
TT sadece şehirlar arası değil, uluslar arasında da önemli oranda indirime gittiği için UMTH operatörlerinin artık genel olarak rekabet etme şansı bu görüşmeler için de kalmadı. Çünkü yaklaşık 13-14 YKr maliyetle çalışan operatörler TT’nin yaklaşık 12 YKR’lik 1. kademe (10.2 + ÖİV ) fiyatıyla rekabet edemeyecekler. Geriye sadece VoIP ile görüştürme yapmaları kalır ki sadece bu şekilde gelir elde etmeleri ve yaşamaları ise mucize gibi birşey.
Elbette fiyat düşüşleri birçok tüketicinin lehine olurken, ekonomik faaliyetin gelişmesine katkıda bulunuyor. Ancak, toplam 45 lisans veren ve bunun için oldukça büyük sayılacak lisans bedelleri alan TK, bu tarifeyi onaylarken bunun sonucunda kendi lisans verdiği ve yıkıcı rekabete karşı korumakla yükümlü olduğu özel operatörlerin ipini çekmekten hiç çekinmedi. Bu durumda yapması gereken isteyen operatörün lisansını iade ederek ödediği bedeli geri almasını sağlamaktır. Ama bu çok önemli değil, çünkü lisans bedeli yapılan onca yatırım ve bugüne kadarki giderlerin yanında çok da önemli olmayacaktır.
TT bu fiyatlardan dolayı aslında pek gelir kaybına uğramayacak. Böylece kulislerde zaman zaman iddia edilen hükümetin Oger Telekom’u koruduğu iddiası bir anlamda doğru görünüyor. Ama artık yabancı sermayeye satılmış olan Türk Telekom sadece hakim operatör ve fiili tekel değil, UMTH operatörlerinin rekabet şansı kalmadığı için tek operatör haline gelecek.
Normalde hızla yapılması gereken operatör arabağlantı fiyatlarının da benzer şekilde rekabete izin verecek şekilde düşürülmesi ama bu konuda TK ne yazık ki hiç bir adım atmadığı gibi bu yolda bir işaret bile vermiş değil.
Yeni fiyatlar düşük ve orta görüşme profilli tüketicinin, özellikle de ev ve küçük işletme sahibi olanların telefon faturalarında artışa neden olurken, orta ve büyük şirketlerin, ihracat ve ithalatçıların telefon giderlerinde azalmaya neden olacak. Böylece 2004 yılındaki tarife değişikliğinde olduğu gibi az konuşanlar çok konuşanları finanse ediyor olacaklar.
Yeni tarifeler özel telekom sektörünü gerçek bir çıkmaza sokarken, geçen haftaki yazımızda belirttiğimiz şekilde Telekomünkasyon Kurumu’nu “Çankaya Noteri” gibi gören Türk Telekom istediği herşeyi harfiyen yaptırmış oldu. Artık TK’nın bağımsızlığından, pazar düzenleyeciliğinden söz etmek ise abesle iştigal olacak çünkü bu tarife onayıyla artık telekom sektörünün düzenleyici kurulu Türk Telekom olmuştur ve TK ise sadece Türk Telekom’u rekabete karşı kotuyan bir devlet dairesi durumuna düşmüştür.
Tüm sektöre aldıkları bu ölümcül darbeden dolayı geçmiş olsun diyoruz. TK yetkililerini ve başkanını ise artık sektörün cenaze namazına davet etmekten başka yapacak bir şey kalmıyor…