Bir süredir sektörde arka planda konuşulan konu, Turkcell’in KAP’a yaptığı açıklama ile günyüzüne çıkt[1]ı. Sektörün az sayıda kalan ve 3 büyüklerden sonraki en önemli Internet Servis Sağlayıcılarından (ISS) birisi daha satılıyor daha doğrusu kayboluyor. Satın alma ile ilgili imzaların bu ay içinde atılması bekleniyor.
Bu pazar koşullarında başka bir şey de mümkün değil anlaşılan. Ama yine de, İş Bankasının bu konuya farklı bir açıdan bakmasını beklerdik. Sonuçta pazar 4 firma kalmaya doğru gidiyor; Türk Telekom, Turkcell, Vodafone ve Türksat. Bunların içinde sadece Vodafone hükümetle doğrudan ilişkili değil.
Kazançlı olan kim derseniz? Tabi ki tüketici değil. Çünkü “ne kadar rekabet, o kadar ucuz ve iyi hizmet”. Manevra kabiliyeti daha yüksek ve masrafları daha düşük olan küçük ISS’lerin yok olması, sadece kullanıcıların tercih edebileceği firma sayısını yani seçim şansını azaltmakla kalmıyor, yanısıra ortamın büyüklere kalması ile birlikte fiyat ya da hizmet kalitesi anlamında zorlayıcı olan faktörler azalıyor.
Tabi ki olayın kendi çapında kazançlı tarafları Turkcell Superonline ve İş Bankası. Birisi 1200 civarı şubesi olan bir dev banka ve iştirakleri dahil kurumsal müşteri potansiyeli büyük bir satın alma yapıyor ve ölçeğini biraz daha büyütüyor, diğeri ise önü sürekli engellenen bir sektörün içinden paçasını kurtarıyor. Elemanlara ne olacağı konusunda bir bilgimiz yok, dolayısıyla şanslı ya da şansız mı olduklarını bilmiyoruz.
Yıllar içinde zarar etmediğini görsek de, İşnet’in potansiyelinin, dev finansalları yöneten İş Bankası için çok anlamlı olmadığı biliniyor. Telekom sektöründe regülasyonunun büyükler ve özellikle Türk Telekom lehine çalışması, bu alandaki diğer bütün firmaların şansını yokederken, sektörde çabalamak hergün biraz daha anlamsız oluyor. Zaten İş Bankası 2 yıl kadar önce Paşabahçe dışındaki faaliyet alanlarından çıkıp, sadece finansa odaklanacağını da açıklamıştı.
Telekom Sektöründe Büyük Firmaların Hegomonyası Güçlenerek Sürüyor
İşnet gibi potansiyeli büyük bir firmanın neden satışa doğru gittiğini anlamak için sektördeki serbestleşme olayını kısaca hatırlayalım.
Dünyada Telekom sektöründe (fax, telex gibi) katma değerli servislerin başladığı 1980’li yıllarda, devlet tekellerinin müşteri hizmetlerindeki kalitesinin düşüklüğü ya da inovasyon ve yeni hizmetler alanlarındaki hantallık, sektörün serbestleşmesi gerekliliğini ortaya koymuş ve özelleştirmeler de arkasından gelmişti.
Ancak devlet tekellerinin ellerindeki olanakları bırakmaya yanaşmamaları ve güçlerini küçük firmaları ezmeye yöneltmeleri üzerine derin bir telekom hukuku-regülasyonu alanı doğdu. Devlet tekellerinin hareketlerini düzenleme gerekliliği nedeniyle ve de “tüketiciyi koruma” amacıyla her ülke bir “düzenleme otoritesi” oluşturdu. Bunun bizdeki karşılığı Bilgi ve İletişim Teknolojileri Kurumudur. (BTK)
Türkiye’de 1990’lardan itibaren tartışılmaya başlanan özelleştirme ve serbestleştirme konusundaki ilk hareket 1999-2002 arasında yer alan 57ci hükümet zamanında (DSP-ANAP-MHP hükümeti) atıldı ve 2000 yılında BTK (o zaman TK olarak) kuruldu.
Arkasından gerekli hazırlıklar yapıldı. Evrensel Hizmet Fonu gibi yapılar oluşturuldu ve 2004 yılında telekom sektöründe serbestleşme ilan edildi. 17 mayıs 2004’deki ilk törende 27 firma BTK’dan lisans almıştı[2]. Daha sonra da pek çok firma lisans aldı ama bugün ilk lisans alanlar listesine baktığımızda 27 firmadan sadece 4 firmanın kalmış olduğunu görüyoruz. Bunlardan bir tanesi İşnet. Yani artık o listeden geriye kalan 3 firma olacak.
Dolayısıyla “12 yıl sonra serbestleşme hedefine ulaştı mı?” sorusunun cevabı; pazardaki firma sayısına bakarsak hiç de öyle gözükmüyor olacaktır. Bunun nedenlerini bir başka yazımızda daha uzun anlatacağız. Bu yazıda sadece İşnet’in satışına giden olayın bir parçasında serbestleşmenin başarılamamasının yattığını ifade edelim.
Bir de kısaca İşnet ile ilgili tarihçe ve gelişmeleri özetleyelim.
İşnet 1999’da Kuruldu
İş Bankasının, İşnet’i kurma amacının, o dönemin çevirmeli internet (dial-up) kullanan bireysel internet abonelerini internet bankacılığına çekmek olduğu biliniyor. İş Bankası ülkemizde online bankacılık hizmeti veren ilk bankalardan birisiydi. 1997’de online bankacılık servisi vermeye başlamıştı.
İşnet, aylık internet ücretlerinin 18-25 $ aralığında olduğu o dönemde, 10 doların altında internet hizmeti veren ilk firma oldu. 9.95 $’lık fiyatın tek şartı internet bankacılığı kullanıcısı olmaktı.
İşnet o dönemde bu fiyatla, günün şartlarına göre bir hayli müşteri topladı. Öyle ki, giderek o zamanın eksik olan ülkemizin telekom altyapı yüzünden gelen talebi karşılayamadı ve müşteri memnuniyetsizliği yaşadı. Ama yine de öyle bir dönemde bile 100 bin aboneye kadar çıktığını gördük. Zaten dediğimiz gibi o günler Türk Telekom yine altyapı darboğazın yaşandığı bir dönemdi, henüz serbestleşme başlamadığı için ISS’ler altyapıyı mecburen Türk Telekom’dan alıyordu. Dolayısıyla da müşteri memnuniyetsizliği Türk Telekom dahil her bir ISS için yaşanıyordu.
Serbestleş”miş Gibi” Bir Telekom Sektörü
Bu arada bir parantez açalım; “serbestleşme olmadığından mecburen Türk Telekom’dan alıyordu” durumu “serbestleşmenin başladığı 2004 yılından sonra değişti mi?” diye soran olursa, cevabımız ; hayır!! Serbestleşme ilan edileli 12 yıl olmasına karşın, hala tüm altyapı Türk Telekom’dan alınmak zorunda (BTK ya da Ulaştırma Bakanlığı, farklı farklı kararlar ya da yollarla bunu sağlıyorlar, mesela en son 2015 yılında fiber konusunda Ulaştırma Bakanlığı bir izin alma zorunluluğu çıkardı) ve rekabet olmadığı için de altyapı hala kötü ve geri kalmış durumda.
2000’de serbestleşmenin motoru olsun diye BTK kuruldu. 2004’de sektörün serbestleşmesi ilan edildi ve lisanslar dağıtıldı, 2005’de Türk Telekom özelleştirildi. Ama o günden bu yana telekom hizmetleri, hep 5-10 yıl geriden gelen ve kötü bir altyapı üzerinden sunuldu. Genellikle “mış gibi” yapıldı. Örneğin; 2007’de 8 MB’e kadar tanıtımı ve fiyatı ile sunulan hizmet devam ediyorken, 3 yıl sonra bile, 2010 yılında ülke ortalaması olarak verilen hız ancak 1,4 MB idi [3]. Bugün de dünya 20’ler, 30’lar, 100’ler konuşurken, bizim ortalamamız 5-6 MB’lerde.
4.5G mi? Sadece şunu belirtelim; BTK Başkanı 10 milyon aboneden bahsediyor ama hız ortalaması 15 martta neyse, 15 nisanda da o. Sadece 1 Nisan civarı bir zıplama görülüyor. Yani biz Türkiye’de şu anda 4.5G kullanıyor “muş” gibiyiz.
Sektörün serbestleşmediğinin ama “serbetleşmiş gibi yaptığının” bir işaretini de, “neden İşnet gibi potansiyeli büyük bir firma satılıyor?” diye sorarak anlayabilirsiniz. Neden başka ülkelerle kıyaslandığında 3-4 milyon km olması gereken fiber altyapı halen 260.000 km’de diye sorarak anlayabilirsiniz. Ya da neden 9-10 milyarı kendi üzerinde, gerisi Oger’in üzerinde toplam belki 15 belki 20 milyar hazine garantili borcu olan Türk Telekom’un 2015 yılında ettiği 905 milyon karın neredeyse tamamı olan 840 milyon TL’yi temettü olarak dağıttığını görerek anlayabilirsiniz. Şirket fibere ya da 4.5G’ye yatırım yapması gereken bir dönemde, karının tamamına yakınını temettü olarak dağıtıyor ve BTK ya da Ulaştırma Bakanlığı bir şey sormuyor !!! (örneğin imtiyaz sözleşmesinde yatırım ne kadardı?)
Haa.. bir de Tüketici bir şey sormuyor. “Ben aynı parayı verip, neden eksik hizmet alıyorum” demiyor. Zaten asıl sorun da burada. Çuvaldızı kendimize batıralım !!
İşNet Kurumsal Pazara Hitap Eden ve Dosdoğru Yatırım Yapan Bir Firmaydı
Herneyse kaldığımız yerden devam edelim. 2000 yılında İşNet’in İstanbul birimi kuruldu ve kurumsal satışlar başlandı ve ilk günlerde bankanın iştirakleri müşteri oldu. 2001 sonundaki bir haberimize bakarsanız 600 firmaya ulaşan bir portföyden bahsedildiğini görürsünüz.
2003’de İşnet bireysel müşteri segmentinden tamamen çıktı ve sadece kurumsal müşterilere hizmet vermeye başladı. Banka şubelerinin yaygınlığı nedeniyle İşnet’in müşteri ağırlığı perakendecilerdi. Yani çok noktalı firmalara hizmet vermeyi hedeflendi. İşnet, bankanın şubelerini 2006’dan itibaren pop noktası olarak kullanmaya başlamıştı.
İşNet 17 mayıs 2004’de serbestleşme çerçevesinde verilen C lisansını ilk alan firmalar arasında yer alarak ses hizmetlerinde de var olmak istediğini gösterdi. O dönemin zorluklarını hatırlayanlar bilir, uzunca süre Türk Telekom’un “hazır olması” beklendi ve İşnet de ancak 2005 kasımından itibaren ses hizmeti vermeye başladı. Halen ses alanında hizmet vermek yani abone almak için Türk Telekom tarafından uygulanan hayli zorlu süreçler var. Buna rağmen İşnet’iin halen 150 bin kadar ses müşterisi olduğu ve bunun 75.000 kadarının grup içi olduğu biliniyor. İnternet müşterilerinin ise 3’de biri İş Bankası ve iştirakleri, geri kalanı dışarıdan firmalar.
2003 yılında Genel Müdürlüğü İstanbul’a taşıyan İş Bankasının 2010 yılında network altyapı yenilemesi yapılırken, yönetimi de İşNet’e geçti. Ses ve veri hizmetlerinin olduğu networkleri İşNet yönetmeye başladı.
İşnet’in çalıştığı diğer bir konu; uydu hizmetleri. Uydu Hub ofisi olan firmanın 2000’e yakın VSAT bağlantısı var. Bu servisi Petrol Ofisi, Alpet ile yedekleme amaçlı olarak İş Bankası ve Garanti Bankası kullanıyor.
İşnet’in son dönemde üzerinde çalıştığı bir konu da, e-dönüşüm hizmetleri ve e-fatura.
Yani özet olarak Turkcell her yönden verimli bir firma satın alıyor. Biz kullanıcılar ise, bir seçeneğimizi kaybediyoruz.