Veri ekonomisi ülkemizin gelecek stratejileri arasında yer alıyor ancak atılması gereken adımlar var
Son zamanların popüler kavramı olarak karşımıza çıkan ve hemen hemen her gün bir şekilde duyduğumuz dijitalleşme, yoğun veri üretimini de beraberinde getiriyor. Dijitalleşmenin ortaya çıkarttığı bu veriler aslında yeni bir ekonomik düzenin yapı taşlarını oluşturuyor. Bugün veri ekonomisinden rahatlıkla bahsedebiliyoruz. Ekonominin bu alanında rekabet etmek, ülkelere müthiş kalkınma fırsatları sunuyor. Ancak pazarın dünyadaki seyrine baktığımızda bir tekelleşmeden söz edebiliriz. Zira 2022 yılında 350 milyar doları geçmesi beklenen küresel veri ve bulut hizmetleri pazarında rekabet Amazon AWS, Microsoft Azure, Google Cloud ve Ahbaba Cloud gibi büyük oyuncular arasında yaşanıyor. Sadece birkaç işletmecinin içinde bulunduğu bu rekabet gerek bölgesel gerekse küresel veri ve bulut hizmetleri pazarını şekillendiriyor. Bu da bilişim dünyasında köklü dönüşümlere neden oluyor. Bu duruma daha önce gerek Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gerekse Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkanı Dr. Ali Taha Koç vurgu yapmıştı.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yerli veri merkezlerinin önemi her geçen gün artıyor. Küresel arenada veri ekonomisinin gücünden yararlanarak öne çıkmak, ülkemizin gelecek stratejileri arasında yer alıyor. Açıklanan tüm planlarda veri merkezleri ve bulut pazarına ilişkin çalışma hedefleri sıralanıyor. Güvenlikten eğitime, sağlıktan enerjiye, bireysel alışkanlıklardan ticari faaliyetlere kadar her alanda giderek yaygınlaşan dijitalleşmenin en büyük zaafı olarak veri kontrolünün tekelleşmesinin öne çıktığı, az sayıda şirketin tüm dünyanın dijital verilerini kontrol ettiği bu çarpık durumun gelecekte yaşanacak çok büyük sıkıntıların habercisi olduğu da önemli tehditler arasında bulunuyor.
Ancak stratejik planlarda yer alan veri ve bulut pazarı çalışmaları istenen seviyede hayata geçirilemiyor. Bunu da ülkemizin verilerinin Türkiye’de kalması ve küresel veri ve bulut pazarından hak ettiğimiz payı almamızın gerekliliğini raporlar ve açıklamalarla paylaşan Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği‘nin (TELKODER) gündeminde hâlâ bu konunun bulunmasından çıkarıyorum.
TELKODER geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında ülkemizin Ulusal Veri Stratejisi’nin oluşturulmasının önemine ve bu konudaki stratejik noktalara dikkat çekti. Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci, yaptığı açıklamada ülkemizin ve vatandaşlarımızın geleceği için ulusal bir veri stratejisinin ivedilikle hayata geçirilmesi gerektiğini vurgulayarak tüm paydaşların dinlenmesiyle ortak bir stratejinin ortaya çıkarılabileceğini ifade etti. Teberci, “Küresel veri ve bulut hizmetleri pazarında yerimizi alma hayalimizi gerçekleştirebilmek için devletimizin birçok kurumunun büyük emekleriyle hazırlanan ve bizim de katkılar sunduğumuz çalışmalarda ortaya konulan hedefler ve eylem maddelerinin uygulanması için yürütülecek çalışmaların başlamasını bekliyoruz” dedi.
TELKODER‘in önerileri arasında ‘veri merkezi işletmecisi’ tanımının mevzuatta yer alması, veri merkezleri özelinde pazar çalışması yapılması, BTK Yetkilendirme Yönetmeliği’nde veri merkezlerinin ayrı ele alınması, veri merkezlerine Cazibe Merkezleri Programı kapsamında sağlanan destek ve teşviklerin kullanılabilmesi için 24 il sınırının ülke geneline yaygınlaştırılması ve beyaz alan sınırının kaldırılması, veri merkezlerine özel elektrik tarifesi hazırlanması ve indirimli fiber internet tarifelerinin sunulması, birden fazla internet değişim noktasının kurulması, veri merkezleri için dijital serbest bölgeler oluşturulması gibi uzun uzun konuşulması gereken pek çok konu yer alıyor. 2002’den bu yana güzel çalışmalar yapan bir sektör STK’sınm geniş kapsamlı bu önerilerini sadece sektörde faaliyet gösteren birkaç şirketin ticari talepleri olarak değerlendirmek ve görmezden gelmek bence hata olur. Bugün Endüstri 4.0’dan, karanlık fabrikalardan, otomasyondan, robotik teknolojilerden, hatta SG’den bahsediyorsak çağımızın en değerli hâzinesi haline gelen veriyi göz ardı etmememiz ve veri ekonomisiyle kalkınan bir ülke haline gelmemiz lazım. Bu noktada TELKODER‘in Türkiye’nin verilerinin Türkiye’de barındırılmasına ilişkin hedeflerin gerçekleşebilmesi için çağrıda bulunduğu yetkili kurumlarm bir an önce harekete geçmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Tabii Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci’yi dinlerken bu çalışmalara zemin oluşturan eski başkan rahmetli Yusuf Ata Arıak‘ı anmak gerektiğini de unutmadım…
Atıf Ünaldı