Yusuf Ata Arıak : “Wimax’i alternatif bir özellik olmayan şekilde mi kullanacağız? Mevcut operatörlere mi bırakacağız? Yeni teknolojiler çok geniş bir şekilde yaygınlaştırılacak mı?? İşte ana soru budur..”
Bugün Çırağan Sarayında Wimax Turkey Konferansı gerçekleştirildi. Konferans bir süredir ülkemizde konuşulmakta olan ve lisanslarının bu yıl verilmesi beklenen Wimax konusundaki gelişmelerin konuşulduğu bir platform oldu.
Öğleden evvel yapılan sunumlardan birisinde Telkoder Başkanı Yusuf Ata Arıak konunun regülasyon ve dolayısıyla “politik karar” tarafına dikkatleri çekti. Ancak Arıak’ın belirttiği ilginç bir nokta da, kendi ortaya koymadığı ama desteklediğini açıkladığı bir fikirdi. Buna göre sektörde “tek bir wimax omurga işletmecisi olması ve tüm diğer işletmecilerin gerektiği yerde bu firmanın omurgasından hizmet alması” tartışılıyor. Avrupa Birliği’nin son dönemde ağırlıklı tartıştığı “networkün tarafsızlığı” konusuna da uygun olan bu önerinin regülatör tarafından nasıl yorumlandığı merak ediliyor.
Arıak’ın konuşmasından önemli notlar şu şekildeydi :
Konferansın gündemine bakınca, benim üstüme özel bir görev düştüğünü düşündüm. Biliyorsunuz ben aynı zamanda alternatif telekomcuların derneğinin başkanlığını yürütüyorum. Bu kapsamda Wimax’in ülkemizde var olabilmesi nasıl sağlanır, önündeki engeller nelerdir diye baktım. Önce sizlere bugüne kadar ne olduğunu da özetleyeceğim.
Biraz evvel açılışta BTK 2.Başkanı Sayın Galip Zerey’in sunumunda yer alan rakamlara göre, genişbantta Türkiye’de % 93.5 mertebesinde tek firmanın ağırlığı var. Alternatif bir altyapı olmasına ve bütün şehirlerde var olmasına rağmen kablo şebekesi (2 yıldır tamamen devletin yönetiminde) % 1. Geri kalan % 5 ise alternatif telekom firmalarının tamamen al-sat usülü ile aboneleri.
Bu rakamlardan da, yeni teknoloji ve avantajlarını kullanabilecek bir ortam olmadığını görmemiz lazım. Bu neye rağmen böyle? Türkiye’de mevcut olan kablo şebekesinin fiziki varlığına ve BTK’nın kablo lisansı verilmesine rağmen. Peki ne oldu? 3 yıl içinde kablo firmaları yok oldu. Genişbant için altyapı kurma lisansları da verildi. Buna rağmen bahsettiğim durum var.
BTK’nın biraz da gecikmeli regülasyonları yapmış olmasına rağmen bu noktadayız. İstenildiği noktada değiliz. Dünyadaki durumu da incelediğimiz zaman, yeterli rekabet koşullarının oluşturulamaması durumu ortada. Kablo TV da şebeke olduğu halde kullandırılmaması ortada..
Yani ilginç bir şey bu, Türkiye’de yatırım yapılmış ve fiziki varlık oluşturulmuş ama Türkiye bunu kullanamıyor. Yetkilendirmeler, kurulmuş altyapı ve düzenleyici var ama bunu halkın kullanımına veremiyoruz.
Bugün Türkiye’de 3 GSM firması ve 1 tane sabit hat firması var ve bir de Telkoder’in üyesi olan alternatif firmalar var. Sonuca baktığımızda, Türk tüketicisi telekom servislerinin % 97’sini bu 4 firmadan alıyor. Lisans sayıları filan söylendi, çok yüksek ama pratikte böyle değil ancak 20 kadar firma var ve pazar payları da % 3.
Amacımız ne olmalı. Çok değişik parametreler var. Bir tanesi şu ; bu lisanslar kaç yıllık, kaç tane, kaç para. Sayın Galip Zerey de bahsetti bu konular tamamen siyasi otoritenin karar vereceği bir durum. Siyaset bir karar verecek. O karar nedir? “Türkiye’de alternatif bir altyapı olsun mu, olmasın mı” kararını verecek.
Mevcut yapımızda 4 imtiyaz sözleşmeli operatör bu lisansları alabilir. Bu operatörler Aldıktan sonra bir taraftan da rakip teknoloji gibi görülen 3G sahibidirler. Teknolojik olarak kendi işine yarayacaksa Wimax’i kurar. Olmayacaksa bunları kurmaz. O zaman demek ki başka birilerinin de wimax altyapısı kurmayı istemesi lazım. Aksi takdirde bu lisansların anlamı olmaz.
Wimax için işletmecilerin her tarafta altyapısı olmalıdır. Mevcut 4 operatör işletmeciler bu konuda çok şanslı.
Wimax konusunda yatırım isteniyorsa, şartları ona göre planlamamız lazım. Sadece “lisans fiyatını ucuz tutalım” demenin anlamı yok. Zaten “pahalı yapalım” da zaten mevcut yapıyı desteklemek, başka yatırımcı girmesini engellemek anlamına gelir.
Büyük işletmecilerin verilerine bakıldığında, Türkiye’deki telekom cirosunun % 90’ı, 20 civarı şehirde yapılıyor. 3G ile rekabet edecek bir operatörün şansı büyük yerleşim merkezlerinde pek yok. Seyrek yerlerde ise yapılacak yatırımın geri dönmesi açısından bakıldığında çok cazip değil. O zaman siyasi kararın cevap araması gereken konu, büyük ve alternatif bir altyapı nasıl olur.
Benim tarafımdan oluşturulmayan ama benim desteklediği alternatif bir öneri belirtildi : 1 tane büyük kapsama alanı geniş şebeke kurulması için lisans verelim. Bu şirketin tek işi bu altyapıyı kurması ve işletmesi olsun ve diğer firmalar bu firmadan altyapı alsın.
Avrupa’da networkün fonsiyonel ayrılması tartışılıyor. Bununla da uygunluğu var..
Sonuç olarak diyeceğim şu ki: Wimax’i alternatif bir özellik olmayan şekilde mi kullanacağız? Mevcut operatörlere mi bırakacağız? Yeni teknolojiler çok geniş bir şekilde yaygınlaştırılacak mı??
İşte ana soru budur..