Yusuf Ata ARIAK:Türkiye Uydu Hizmetlerinin İç ve Dış Piyasalarda Gelişebilmesi İçin Engeller Kalkmalı

YUSUF ATA ARIAK –BLOOMBERG HT KANALI ALİ ÇAĞATAY’IN SUNDUĞU ANA HABER BÜLTENİ -26.09.2017

Ali ÇAĞATAY:  Şimdi uydu haberleşmesini konuşacağız. Türkiye uydu haberleşmesi ve yörüngedeki uydu sayıları itibariyle dünyada hatırı sayılır yerde bulunan ülkelerden bir tanesi ama bu madalyonun bir tarafı. Öteki tarafına bakacağız. Türkiye bu uydularını ne kadar verimli ve fizible kullanıyor. İşte iş o noktaya geldiği zaman uydu sahibi olmakla övünmekten öteye fazla gidemiyoruz. 1957 yılında dünyadan uzaya ilk uydu Ruslar tarafından gönderildi. “ Sputnik” herkesin aklındadır bu. Sputnik uydusundan sonra yaklaşık 5000 uydu gönderildi. Bunların 1459’u faal, çalışır durumda, gerisi uzay çöplüğüne dağılmış durumda. Türkiye’nin de uyduları var ve bu uyduları kullanıyor. Bu uydular televizyon haberleşmesinde, ses haberleşmesinde ve internet haberleşmesinde kullanılıyor. 1960’lı yıllardan itibaren bu eğri tersine döndü. Yani önce televizyon haberleşmesine dönük olarak kullanılan uydular artık tersinden internet haberleşmesi öne çıktı. Diğer ses ve görüntü  haberleşmesi giderek azaldı. Yani bir uydunun kapsadığı alan bakımından kullanımı bakımından internet aslan payını işgal etmeye başladı. Ama biz henüz bu işlerin farkında değiliz ülke olarak. Stüdyomuzda kısa adı Telkoder, Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği Başkanı Yusuf Ata ARIAK var. Hoşgeldiniz Yusuf Bey.

Yusuf Ata ARIAK: Hoşbulduk.

Ali ÇAĞATAY:  Nasıl gidiyor, şimdi öncelikle uydu şeyimizi bir tarif edin bize yani uydusu olan bir ülkeyiz bununla övünmemiz gerekiyor övünüyorduk bir zamanlar ama artık ben o övünmeyi geride bırakmamız gerektiğini düşünüyorum. Uyduları kullanma becerisi konusunda çok fazla başarılı olduğumuzu düşünemiyorum şahsen.

Yusuf Ata ARIAK: Şimdi biz burada oturuyoruz yukarıda 35.000 km ötede birçok uydu var. Kendi ülkemize de başka ülkelere de aynı zamanda…

Ali ÇAĞATAY:  En yakını mı 35.000 Km’de?

Yusuf Ata ARIAK: En uzak 35.000 km’de oluyor. Bunlar sabit denilenler.

Ali ÇAĞATAY:  En yakını?

Yusuf Ata ARIAK: 1000 km’de olanlar var. Bir de ondan daha fazla olanlar var. Şimdi Türkiye’nin kendi 3 tane uydusu var şu anda. Arkadan da yenileri gelecek. Ama Türkiye’ye bakan ve Türkiye’ye hizmet verebilecek başka uydular da var. Nasıl bizim uydularımız başka ülkelere de bakıyorsa bize de bakan uydular var. Bunların toplamı şu anda özellikle hızlı internet için, ülkenin her noktasına hızlı interneti verebilmek için yetenekli olan, o kapasitedeki uydulardan 6 tane var. Bu 6’dan birisi bizim Türksat, geri kalanı başkalarının. Çok daha başka uydular da var Türkiye’ye bakan ama onlar televizyon işi yapıyor mesela. Ama bu yeni uydular teknolojik benim devrim diye nitelediğim ölçüde bir değişimin sonucu. Şu anda 2000 tane uyduyla alabileceğimiz internet imkanını bir uydudan alıyoruz. Bu teknolojik devrim, 8-10 sene içinde olan devrim bu kadar müthiş bir şey ve daha da gelişiyor. Dolayısıyla bu bize, nerede bulunduğunuzun hiç alakası yok, müthiş bir internet bağlantısı imkânı veriyor.

Ali ÇAĞATAY:  Şimdi bir şey soracağım. İlk gönderdiğimiz uydu ile son gönderdiğimiz uydu arasında bu teknolojik devrim farkı nedir? İlk gönderdiğimiz uydu ne kadar bu dediğinize uyuyor?

Yusuf Ata ARIAK: Türksat uydusu ilk gönderdiğimiz, tamamen ses ve televizyon üzerineydi. İnternet yoktu.

Ali ÇAĞATAY:  Bunlar ilkel sayılabilecek uydulardı herhalde.

Yusuf Ata ARIAK: Evet eskidi. Giderek bunların payı azalacak. Bunlar yedek gibi olacaklar. Çünkü televizyon yayınları için yeteri kadar uydu var dünyada. Artık öldükçe, ömürleri doldukça yerine yenilerinin gelmesi gerekiyor. Ama internet bu kadar hızlı olunca internetin içinden televizyonda buradan geçecek belki ses de buradan geçecek. Dolayısıyla gelecek, hızlı internet uydularında. Buna da şu anda Ka Band deniyor. Uçaklarda hızlı internet kullanabileceğimizi düşünür müydük? Şimdi kullanılabiliyor.

Ali ÇAĞATAY:  Uydu piyasası rekabete açık bir piyasa değil mi? Dünyanın her yerinde rekabetçi bir şekilde yönetiliyor çünkü kamu, özel sektör, sivil toplum örgütleri yani belediyeler  ve yerel yönetimlerden bahsediyorum herkes yararlanabiliyor. Biz de her şey devletin tekeli altında ve özel sektör çok fazla uydulardan yararlanarak yeni bazı diğer enstrümanları devreye sokamıyorlar. Acaba  o rekabetçiliğin oluşması için ne eksik bizde?

Yusuf Ata ARIAK: Şimdi bir kere bu uydu işi, siz nasıl herkesin ülkesine gidip hizmet veriyorsanız, başkaları da size veriyor. Yani sadece bize ait, bizim çiftliğimizdir gibi düşünmemiz mümkün değil. Dünya ile mukayese edersek, dünyada bütün bu haberleşme dediğimiz işler telefonlar, internetler şu bu… bunların içinde uydu %10, kullanım olarak , biz de ise %1. Demek ki büyük bir coğrafyamız var, etkilediğimiz, ilgilendiğimiz geniş bir coğrafyamız var buna rağmen,  bu bakımdan mutlaka çok daha etkili olmamız gereken yerde dünya ortalamasının 10/1’indeyiz. Neden oluyor bu?

Birincisi; bir kanunumuz var 2008’de çıkmış devletin bütün ihtiyaçları Türksat uydusundan karşılanır diyor. Şu anda dünyada hiçbir gelişmiş ülkede bu kural yok. Neden böyle olduğu anlaşılır bir şey değil.

Ali ÇAĞATAY:  Gelişmiş derken, gelişmekte olan ülkelerden bahsediyoruz. Bunlar işte G7 dışında 77 tane de gelişmekte olan ülke var. Buraların hemen hemen hiç birinde yok mu diyorsunuz?

Yusuf Ata ARIAK: Yani uydu işi serbest geçiş olan bir alan gibidir. Onun ülkesine girersiniz o sizin ülkenize girer filan. Tabi sizin o girdiğiniz ülkelerde oranın kurallarına uymanız gerekir ama bizde yapılan devlet işiyse, bu Kızılay’ın işiyse, güvenlik kuvvetlerinin işiyse illa bunu Türksat yapacak. Bunun bugünkü dünyada bir anlamı yok.

Ali ÇAĞATAY:  Hadi silahlı kuvvetleri anlarım o devletin savunma sırlarını kapsıyor ama mesela Kızılay’ın işini neden kamu uydusu yapsın?

Yusuf Ata ARIAK: Yani böyle olursa daha güvenli olacak gibi düşünülüyor ama uyduculukta güven şifrelemeden geliyor. İyi şifrelerseniz dinleyemezler. İyi şifrelemezseniz dinlerler. Kimin uydusu olursa olsun o. Değişen bir şey olmaz yani. Sonuçta Nasreddin Hoca hesabı, tarifesi bendedir demekle olmuyor. Karga alıp gitmişse sizin ciğeri ciğer gitmiştir. Onun için bu ilk kurulduğu zaman belki fazla kan kaybetmesin, hemen rekabete hazır olmayabilir diye düşünülmüş olabilir ama bugün artık bunun anlamı kalmadı. Çünkü bu bizim iç piyasamızda dış piyasamızda geliştirmemizde engel. İç piyasamız da belli. Dış piyasada da şöyle, siz bunu böyle yaparsanız içerde özel kurallar koyarsanız başka ülkelere gittiğiniz zaman onlar da size başka kurallar koymaya başlarlar ve bunun sonu yok. Dünyada serbestleşmiş bir alan bizim de bunu serbestleştirmemiz lazım, birincisi bu.

İkincisi; şimdi yeni bir bizim bu sektörle ilgili olan kurum BTK’dır. Bu herhangi bir uydunun hizmetinin Türkiye’de verilebilmesi için illa buraya bir uydu istasyonu kuracaksın diye bir kural getirdi.

Ali ÇAĞATAY:  Sebep? Yani yerden denetlemek daha kolay o anlamda mı acaba?

Yusuf Ata ARIAK: Aslında dinleme işlemleriyle alakalı, yani bu trafiklerin içinde sakıncalı olabileceklerini ayıklama, takip etmekle alakalı.

Ali ÇAĞATAY:  Peki yer istasyonu olmayınca bu ayıklamayı yapamıyorlar mı?

Yusuf Ata ARIAK: Yapılabilir, teknik olarak. Bu da eski bir fikir.

Ali ÇAĞATAY:  Onu sorguluyorum zaten. Biraz önce ilkel bir yaklaşım içindeyiz dedim ya. Yani hem uydu kullanımı bakımından hem de rekabete açmayarak. Şimdi yerde de bu denetlemeyi yapabilecek durumdasın, uyduda da yapabilecek durumdasın. Yer istasyonu kurma mecburiyeti getirmek biraz böyle işi yokuşa sürmek gibi.

Yusuf Ata ARIAK: Şimdi bu şu demek; bizim de uydularımız bütün ülkelere gidiyor. Şimdi Türksat’ın uydusu var, bundan sonra gelecek uydu var, yapılmakta olan uydu var. Afrika’yı görüyor. Bütün Avrupa’yı görüyor. Türkiye civarı, Balkanları, Kafkasları, Güneyi görüyor. Şimdi biz başka uyducu firmalarına buraya sen bunu kur dersek, öbür ülkeler de bize derse belki biz uydumuzun 4/3’ünü hiç kullanamaz olacağız. Bu akıllıca bir şey değil. Buradaki endişenin teknik olarak giderilmesi mümkündür. Buna razı olacağız, zorlamayacağız ve caydırmayacağız insanları. Niye Ali Bey? Çalışıp duruyoruz hani yatırım yapılsın Türkiye’ye yabancı sermaye gelsin. Tepemizde Türkiye’ye bakan ve bunun için 300 Milyon civarında yatırım yapmış  5 tane yabancı uydu var. Şimdi bunlardan 4 tanesine git kardeşim diyoruz, bu karar olursa. Yer istasyonu meselesinde ısrar edersek gitmeye mecbur. Çünkü bunu yapmazsan git diyor. O da diyor ki ben bunun dizaynını eskiden yaptım. Şimdi bunu değiştirmem mümkün değil. Bundan sonraki uydularımda olabilir ama bunun olmaz. Dolayısıyla ben senin isteklerini başka türlü yerine getireyim. Ama sen benim çalışmama müsaade et. Etmezsek hem o firmalar gidecekler hem de o firmalardan insanlara hizmet veren yerli işletmecilerimiz var. Bunların binlerce abonesi var. Dolayısıyla bunları halletmemiz lazım ki dünya ortalamasına bile çıkabilmek için şöyle bir 10 katı büyüyelim. 1.5 Milyar Dolarlık bir şey olalım.

Ali ÇAĞATAY:  Kapasitemizin ne kadarını kullanıyoruz ve kullanamadığımız bölümü neden kullanamıyoruz?

Yusuf Ata ARIAK: Yukarıda kullanıma hazır olanın %15’ini kullanıyoruz. Şu yeni gelen, mayıstan itibaren uygulamak istedikleri kural gelirse bu daha da aşağıya gidecek. Dolayısıyla mesela toplamda 100.000 noktaya bu hizmeti verebilecekken biz 10.000’de çakılıp kalacağız. Dolayısıyla bu akıl işi değil, bu yatırılan paralara yazık. Bizim hizmet götüremediğimiz yerlere yazık. Bir de bu hizmet bütün köylerimize, uzak noktalara 4,5G getirmek için şimdi yapılmış bir ihale var,  orada da uydu kullandırılmadığı için oradaki yatırımlar da ihaleler de 3 katına çıkıyor. Paramızı da kötüye kullanıyoruz. Çünkü gerekmeyen yerlere yatırım yaptırıyoruz.  Dolayısıyla teşekkür ederim bu konuşma için. Uydu konusunda Türkiye’nin hemen harekete geçecek imkanı var. Çok basit birkaç tane noktayı halletmekle. Bir kanunda bir cümle çizilecek, bir yönetmelik ortadan kaldırılacak ve bu işler yürüyecek.

Ali ÇAĞATAY:  Çok teşekkürler, başarılar diliyorum.