Basın Bülteni
TELKODER: Telekomünikasyon Sektörünün Gücü Türkiye’nin Ekonomik Gücünü Destekleyecek
Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), 2021 yılı Telekomünikasyon Sektörü Düzenlemelerine Yönelik Değerlendirmeler Raporu’nu sektör ve kamuoyuyla paylaştı. 2021’de telekomünikasyon sektörü toplam gelirleri 92,37 milyar TL oldu. TELKODER uzmanlarınca Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyon verileri kullanılarak yapılan diğer bir hesaplamaya göre enflasyon etkisinden arındırılmış pazar büyüklüğü ise 13,45 Milyar TL oldu. TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci konuya ilişkin yaptığı açıklamada: “2003 yılında 14,98 milyar TL olan enflasyondan arındırılmış elektronik haberleşme gelirinin 2021 yılında 13,45 milyar TL olduğu ortaya çıkıyor. TELKODER olarak 20 yıldır sektörün gelişmesi ve layık olduğu konuma gelmesi için hep doğruları işaret ediyoruz. Telekomünikasyon sektörü tüm alt alanlarıyla iş dünyasından eğitime kadar birçok sektörün altyapısı niteliğinde ve özellikle fiber altyapı başta olmak üzere telekomünikasyon sektörünün gücü Türkiye’nin ekonomik gücünü destekleyecek” dedi.
26 Haziran 2002 yılında kurulan ve bu sene 20. yaşını kutlayan Serbest Telekomünikasyon İşletmecileri Derneği (TELKODER), 2021 yılı Telekomünikasyon Sektörü Düzenlemelerine Yönelik Değerlendirmeler Raporu’nu sektör ve kamuoyuyla paylaştı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) verilerine bakıldığında 2021’de telekomünikasyon sektörü toplam gelirleri 92,37 milyar TL oldu. Yıllık ortalama dolar kuru ile hesaplandığında ise 10,41 milyar dolarlık büyüklüğe sahip bir pazardan söz ediliyor. Bu noktada son 5 yılın verilerine bakıldığında; 2016’da 15,06 milyar dolar, 2017’de 14,01 milyar dolar, 2018’de 12,25 milyar dolar, 2019’da 11,74 milyar dolar, 2020’de 10,98 milyar dolar ve 2021’de 10,41 milyar dolar büyüklüğü olan ve dolar bazında sürekli düşen bir pazar geliri ortaya çıkıyor.
TELKODER uzmanlarınca Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) enflasyon verileri kullanılarak yapılan diğer bir hesaplamaya göre enflasyon etkisinden arındırılmış pazar büyüklüğü ise 13,45 Milyar TL oldu.
Telekomünikasyon sektörünün Türkiye için kritik rolünün pandemi sürecinde bir kez daha net biçimde görüldüğünü ve 2003 yılından beri sektörde dikkat çekecek seviyede bir büyüme olmadığını söyleyen TELKODER Yönetim Kurulu Başkanı Halil Nadir Teberci: “2003 yılında 14,98 milyar TL olan enflasyondan arındırılmış elektronik haberleşme gelirinin 2021 yılında 13,45 milyar TL olduğu ortaya çıkıyor. TELKODER olarak 20 yıldır sektörün gelişmesi ve layık olduğu konuma gelmesi için hep doğruları işaret ediyoruz. Artık sektörümüzün fiber altyapı gibi önemli bazı sorunları ve çözüm hedefleri Cumhurbaşkanı nezdinde dile getiriliyor. Bu yaklaşımlar umarız ki sektörün büyümesinde yaşanan tüm sorunların dikkatle değerlendirilmesini ve sorunların çözülmesini sağlar. Hem karar vericileri hem sektör paydaşlarını gerçek rekabet ortamını destekleyecek yaklaşımları göstermeye çağırıyoruz. Zira telekomünikasyon tüm alt alanlarıyla iş dünyasından eğitime kadar birçok sektörün altyapısı niteliğinde ve özellikle fiber altyapı başta olmak üzere telekomünikasyon sektörünün gücü Türkiye’nin ekonomik gücünü destekleyecek” dedi.
Alternatif İşletmecilerin Yatırım İştahı Desteklenmeli
Rapor incelendiğinde, geçmişten bugüne pazarda bulunan büyük cirolu işletmeciler dışında, sonradan kurulan ve yenilikçi yaklaşımlarla tüketicilere hizmet sunmaya odaklanan alternatif işletmecilerin 2021 toplam gelirlerinin 9,52 Milyar TL olduğu, 2002 yılında başlayan serbestleşme hareketinden bugüne kadar geçen 20 yılda alternatif işletmecilerin toplam sektör gelirleri içerisindeki payının beklenen büyüklüğe ulaşmadığı ve sadece %10,3’lerde kalmış olduğu görülüyor.
BTK tarafından Kasım 2011’de alınan fiber düzenleme muafiyet kararının uygulama döneminde, Türk Telekom’un yatırımlarında önemli miktarda artış yaşanmadığı dikkat çekerken, fiber kararının uygulamada olduğu dönemler olan 2011-2016 arasında Türk Telekom’un yatırımlarında sadece %6’lık bir artış olduğu ortaya çıkıyor. 2021 yılında Türk Telekom’un 4,8 Milyar TL yatırım yaptığı görülürken, alternatif işletmecilerin yatırım miktarı 6,8 Milyar TL olarak kayıtlara geçiyor. TELKODER; “Ülkemizde altyapı yatırımları yapılmasının önündeki engellere rağmen alternatif işletmecilerin yatırım iştahının oldukça fazla olduğu, söz konusu engellerin kaldırılması durumunda çok daha büyük yatırımlara hazır oldukları açıkça görülüyor” diyor.
Sabit Ses Trafiğinde Dünyaya Göre Çılgın Bir Düşüş Yaşadık
Sabit ses trafiğine ilişkin verilere bakıldığında, 2010 yılından itibaren toplam ses trafiği içerisinde sabit ses trafiğinin çok ciddi oranda düşmeye başladığı gözden kaçmıyor. Bu olumsuz durum raporda şöyle özetleniyor: “Tüm dünyada genel olarak sabit ses trafiğinin düşme eğilimi içinde olduğu bilinmekle beraber ülkemizde düşüşün çok daha büyük olduğu görülüyor. Örneğin; Türkiye’de toplam trafiğin %1,6’sı sabit, %98,4’ü mobil trafik iken, İngiltere’de sabit trafik %19,14 mobil trafik %80,86 ve Avrupa Birliği’nde ise sabit trafik %20,37 mobil trafik %79,63’dür. Türkiye’de sabit trafikteki çok hızlı düşüşün temel sebebinin pazardaki rekabet eksikliği olduğunu söylemek gerekiyor. Zira rekabetin gelişmediği pazarlarda, pazara yeni giren işletmecilerin fiyat ve kalite üzerindeki rekabetçi baskılarının sınırlı olması yerleşik işletmecinin Ar-Ge, yatırım ve tarife gibi sektörü büyütecek kararlarını olumsuz yönde etkiliyor”.
Yeni Yatırımlarla Büyüyecek Fiber Altyapı Gelecek İçin Çok Önemli
2020 yılında 82,4 Milyon olan toplam genişbant abone sayısının 2021 yılında 88,1 Milyona ulaştığı açıklanmıştı. Ancak rapora bakıldığında, 2013 yılından sonra fiber abone sayısındaki artış hızının ciddi ölçüde yavaşladığı görülüyor. 2021 yılı sonuna gelindiğinde artış hızının %5,8’e düşmesi dikkat çekiyor. TELKODER, fiber abone sayısının kayda değer oranda arttırılabilmesi için, fiber şebekenin hızla yaygınlaşması ve bu kapsamda, yerli ve yabancı yatırımcıların fiber altyapı kurma çalışmalarının önündeki engellerin kaldırılması gerektiğini değerlendiriyor.
Toplam sabit genişbant aboneliği içinde fiber abone sayısının oranı incelendiğinde 2021 yılı sonunda bu oranın %26 olduğu ortaya çıkıyor. OECD verilerine göre ise bu oran Kore’de %85, Litvanya’da %77, İspanya’da %76, Finlandiya’da %58, Estonya’da %43, Fransa’da %40 olarak tespit ediliyor. Türkiye mevcut durumda %32 olan OECD ortalamasının da altında kalıyor.
Fiber uzunluklarına bakıldığında ise 2012 yılından sonra Türk Telekom’un fiber km artış oranının yavaşlamış olduğu açıkça görülüyor. 2009-2021 yılları arasında yani 12 yılda Türk Telekom fiber şebekesi %185,7 büyürken alternatif işletmecilerin fiber şebekelerinin %512,97 büyümesi raporda oldukça şaşırtıcı bir tespit olarak nitelendiriliyor. Düzenleyici tedbirlere ve ekonomik avantajlara rağmen Türk Telekom’un fiber şebekesinin yeteri kadar büyüme göstermediğine vurgu yapılan raporda düzenlemelerin uygulanmasının etkisiz kalması nedeniyle alternatif işletmecilerin istedikleri yatırımları yapamadıkları ifade ediliyor. Yeni yatırımların önünün açılmasının ve fiber yatırımlarının teşvik edilmesinin ülkemize global rekabette büyük güç katacağı belirtiliyor.
Uydu Haberleşmesi Çok Büyük Fırsatlar Barındırıyor
TELKODER Raporu, 2021 yılsonu itibariyle 15.163 uydu haberleşme hizmetleri abonesi bulunduğunu ortaya koyuyor. Türkiye üzerindeki uydu kapasitesi dikkate alındığında abone sayısının geçtiğimiz yıllardaki gibi hala çok düşük olması dikkat çekiyor. Çalışmada ayrıca, uydu sektörümüz ve onunla birlikte TÜRKSAT’ın iç ve dış piyasadaki fırsatları kaçırdığı da net biçimde aktarılıyor. Bu doğrultuda, Uydu Haberleşme Sektörümüzün önünde büyük imkânlar olmasına rağmen, ihtiyaçların da bulunduğu bir ortamda, gerekli adımların atılamadığı vurgulanıyor.
Geçtiğimiz yılki raporda olduğu gibi 2021 raporunda da Dünya Elektronik Haberleşme Gelirleri/Uydu Haberleşme Gelirleri ve Türkiye’nin Elektronik Haberleşme Gelirleri/Uydu Haberleşme Gelirleri karşılaştırılmasına dikkat çekilerek dünya ülkeleriyle benzer bir büyüklüğü yakalayabilmemiz için uydu sektörümüzün en az 10 kat büyümesi gerektiğine vurgu yapılıyor.
Yerli Veri Merkezleri Daha Fazla Desteklenmeli
TELKODER hazırladığı raporda veri merkezlerinin önemine dikkat çekiyor. Dünyada sadece birkaç büyük işletmecinin içinde bulunduğu rekabetin, gerek bölgesel gerekse küresel veri ve bulut hizmetleri pazarını şekillendirdiği, bilişim dünyasında köklü dönüşümlere neden olduğu paylaşılıyor. Yurttaşlarımız, üniversitelerimiz, kamu kurumlarımız ve şirketlerimiz, bu büyük işletmecilerin yurtdışında bulunan veri merkezlerine veri tabanlarını yükleyerek, sanal sunucu, e-posta, veri depolama gibi birçok hizmeti kullanmak durumunda kalıyorlar. Bu durum ülkemiz için başta veri güvenliği olmak üzere birçok tehlike ve riskler doğuruyor. TELKODER bu nedenle, konuyu her yönüyle ele alan (Veri Güvenliği, Kişisel Verilerin Korunması, Ticari Verilerin Korunması, Siber Güvenlik vb.) ve bazı uluslararası şirketlerin tekel davranışlarının önüne geçmek adına acilen Ulusal Veri Stratejimizi oluşturması gerektiğini savunuyor.
Veri Merkezi Stratejisine ilişkin raporda şu satırlara yer veriliyor: “Bu noktada en önemli hususların başında gelen konu; Microsoft Azure, Amazon AWS, Google ve Alibaba Cloud gibi büyük işletmecilerin Türkiye’de bulunan veri merkezi işletmecileri ile iş birliği yapmalarıdır. Ancak bu sayede, kendi ekosistemimizi oluşturmuş, yurttaşlarımıza, üniversitelerimize, kamu kurumlarımıza ve şirketlerimize kendi topraklarımızda istedikleri hizmeti vermiş, vergisini devletimize ödeyen veri merkezi işletmecilerimizi büyütmüş ve en önemlisi de verilerimizi güven altına almış olabiliriz.
Veri Merkezleri için Dijital Serbest Bölgeler oluşturulmalıdır. Dijital hizmet ihraç edebilmemiz açısından “Dijital Serbest Bölgeler” kavramının çalışılması ve hayata geçirilmesi ihtiyacı mevcuttur. 5 yıl süre ile veri merkezi personelinin gelir vergisinden %100 muafiyeti sağlanmalıdır. Sıfır maliyetli, uygun fiziksel şartlara sahip bina/kampüs imkânı tanınmalıdır. Türkiye dışına satacağı servislerin gelirlerinde %100, Türkiye içerisine satacağı servislerin gelirlerinde %50 oranında vergi muafiyeti sağlanmalıdır. Anlaşmalı üniversiteler ve kurumlardan gerekli teknik personelin yetiştirilmesi şartı ile bu personelin maaşlarında %50 oranında devlet desteği verilmelidir. Yeni yapılacak Veri Merkezleri, en az Uptime Institute, ANSI/TIA veya BICSI Tier III isteklerini karşılayacak nitelikte olmalıdır. Bu konuda Türk Standartları Enstitüsü (TSE), ülkemizin kendine ait Veri Merkezi Standartlarını oluşturmalıdır”.